Fehmi KORU
Demokrasilerde iktidarlardan umudunu kesen veya herhangi bir sebeple ‘değişim’ isteyen halk, dikkatini muhalefet üzerinde yoğunlaştırır.
ABD ve İngiltere gibi iki partinin siyasete egemen olduğu ülkelerde halkın işi kolaydır.
Kısa süre önce, ABD’de, Demokratik Partili başkan Joe Biden koltuğunu Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump’a kaybetti.
İngiltere’de de, halk, oylarını İşçi Partisi’ne kaydırarak Muhafazakar Parti’yi cezalandırdı; şimdi orada İşçi Partili Keir Starmer başbakan…
Çok partili demokrasilerde işler biraz daha karışık. Sürekli koalisyonlarla yönetilen Almanya’da, Sosyal Demokrat Parti (SPD) lideri Olaf Scholz tarafından kurulan üç partili hükümet ömrünü erkenden tamamlıyor gibi.
Ortağı Hür Demokrat Parti’nin (FDP) erken seçim talebinden hoşlanmayan Scholz bunu dillendiren bakanı görevden alınca sarsılan koalisyon yüzünden, erken seçim kaçınılmaz olabilecek.
Demokrasilerde bu tür tuhaflıklar yaşanabiliyor.
Benzer bir durum, AK Parti’yi iktidara taşıyan 2002 seçimi öncesinde ülkemizde yaşanmamış mıydı? DSP-MHP-ANAP koalisyonunun bir üyesi -MHP- kendisini hükümet dışında bırakacak muhtemel gelişmeyi durdurma bahanesiyle seçim tarihini erkene çektirmişti.
Üçlü koalisyonun üç ortağı da barajın altında kalmıştı 2002 genel seçiminde…
O gün bugündür Türkiye AK Parti tarafından yönetiliyor…
Pardon. Yukarıdaki cümle şu anki durumu tam yansıtmıyor. AK Parti’ye yeniden iktidar olma yolunu açan sistem değişikliği (2017) sonrasında, iktidarın artık ortağı var: MHP… Hükümete bakan vermiyor MHP ama iktidarın her imkan ve imtiyazından fazlasıyla yararlanıyor.
Son yedi yılı az sorunlu atlatan iki ortaklı iktidar şu günlerde senkron bozukluğu yaşıyor. Birlikteliğin her ikisine de yaradığı gerçeğinden hareket edenler, ne olursa olsun yollarına birlikte devam edeceğinden emin. [O kafile içerisinde yakın zamana kadar ben de vardım.] Ancak, büyük ortağı kendi çizgisine getiremezse, küçük ortak ayrılabilir.
Bugünkü ihtilaf 2002 öncesi üçlü koalisyonun sonunu getirenden daha ciddi çünkü.
Diyelim, aralarındaki ihtilafı çözüp yola birlikte devam ettiler, bu defa AK Parti’nin genel başkanına yeniden cumhurbaşkanı adaylığı yolunun açılması için seçim tarihinin öne çekilmesi konusu gündeme gelecek.
Kısa sürede veya iki yıl sonra…
Seçim ufukta göründüğünde, mevcut iktidarı değiştirmek isteyecek seçmenler, muhalefet saflarına baktıklarında, yeni iktidarı oradan çıkartabilecekler mi?
Muhalefete bakalım
CHP iktidara hazır mı?
Muhalefetteki diğer partiler içerisinde iktidarı göğüsleyebilecek parti var mı?
Normalde iktidarın alternatifinin ana-muhalefet partisi olması gerekir. Yani CHP. Oysa CHP son yerel seçimde kendisini birinci parti haline getiren seçmen kalabalığını arkasında tutamıyor. Yeniden %25 çizgisi arkasına kayıyor gibi…
İçerisinde partisini aşan sempatiye sahip kişilikler yok değil, ancak onlar gözlerini iktidara değil cumhurbaşkanlığı koltuğuna dikmiş görünüyorlar. O koltuk için çekişmeler daha şimdiden dışarıya vurmaya başladı.
Gözden kaçırdıkları gerçeği hatırlatayım: Son cumhurbaşkanlığı seçimine, beş partiyi CHP’nin yanına alarak katıldığı halde, Kemal Kılıçdaroğlu’nun oyu %48’de kalmıştı. Şimdi CHP’nin yanında diğer beş parti yok. DEM ile yakınlaşsa bile, o yakınlığın getirisi kadar götürüsü de olacaktır.
Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş veya Özgür Özel’i aday gösterse de CHP, iktidarın adayını geride bıraktıracak ‘%50+1’ çoğunluğunu nasıl bulabilecek?
Gözlerini münhasıran iktidara çevirmiş, şimdi dağınık göründükleri halde günü geldiğinde milliyetçilik çatısı altında buluşabilecek ve seçime ittifak kurarak girebilecek bir dizi parti var; gelecek iktidar o çatının partilerine kayabilir…
Cumhurbaşkanı adayını onların belirlemesini kabul etmek suretiyle AK Parti’yi de arkalarına katarak…
Olsa ile bulsa…
Ya CHPliler şimdiki görüntülerinin yanlışlığını fark ederse?
Veya gelişme potansiyeli olmasına rağmen kendi kendilerini kapattıkları dar alanda çırpınıp duran, kamuoyu yoklamalarında ‘diğer’ genel başlığı altında yer alan partiler, iktidara gelmenin formülünü bulurlarsa?
Biraz daha muhayyilemi geliştirerek sorayım: Ya 2002 öncesinin AK Parti’si gibi yeni bir parti kurulursa?
Eskiler böyle durumlarda “Olsa ile bulsayı ekmişler, yel ile yuf bitmiş” derlerdi.
Siz de öyle diyorsanız, haksız sayılmazsınız.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025