Fehmi KORU
Kuruluşunu duyurmak ve saflarına katılan önemli şahsiyetleri tanıtmak için AK Parti’nin Ankara’daki Bilkent Otel’de düzenlediği toplantıdayız. Tarih 14 Ağustos 2001. Kürsüde, yeni partinin, okuduğu birkaç kıtalık bir şiir yüzünden yargılanmış ve siyasi yasaklı hale getirilmiş genel başkanı Tayyip Erdoğan…
Konuşmasının bir yerinde şu cümleyi kuruyor Erdoğan:
"Voltaire ‘Sizin görüşlerinize katılmıyorum, ancak bu görüşlerinizi rahatça ifade edebilmeniz için canımı feda etmeye hazırım’ demişti; onun bu sözünü kılavuz edineceğiz."
Aradan 23 yıl ve o sözü belleğimden silecek pek çok olay geçmiş; unutmuşum.
O günleri içeriden yaşayan bir tanık yeni yayımlanan anılarında hatırlattı.
Öncesinde başında bulunduğu araştırma şirketi ANAR’da verdiği fikri destek yanında, iktidara geldiği ilk günden başlayarak AK Parti hükümetlerinde önemli bakanlıklarda bulunmuş Beşir Atalay’ın anıları yayımlandı.
Kendi hayat serüveni içerisinde karşılaştığı hak ve özgürlükleri hiçe sayan uygulamaları hep aklında tutarak olayları naklettiği için, AK Parti’nin kuruluş döneminden paylaştıkları arasında bu tür alıntılar yer alıyor.
Şu bölüm de yine kitaptan:
"O günün şartlarında, 28 Şubat’ın rüzgarı sürerken, en fazla ihtiyaç duyulan şey bağımsız ve tarafsız bir yargı sistemiydi ve bu konuda yapılacak reformlar en ince teferruatıyla beyannamede -AK Parti’nin 2002 seçim beyannamesinde- yer aldı. Sağlam bir adalet sisteminin kurulması, yargının bağımsız hale getirilmesi, davaların kısa sürede sonuçlandırılması için gerekenler somut hedefler olarak ifade edildi."
Yeni partinin kuruluş çalışmaları sırasında belirlenmiş temel ilkeler de, parti saflarında unutulmuş olabilir diye, hatırlatılmayı hak ediyor.
"Bizim yeni siyaset tarzı olarak düşündüklerimizin en ana çizgileri bu değerlendirmelerin ışığında şöyleydi: Bütün boyutları ile dürüstlük, ortak aklı öne alma, ahlak ve adalet üzerine kurulu bir siyaset, insana büyük değer verme, insan haklarını dokunulmaz sayma, insanın hayat standardını ve refahını yükseltme, adaletsizliğe meydan okuma, yolsuzluğun zerresine müsamaha göstermeme, toplumsal ve bireysel yasakları hemen kaldırma, en geniş bakışla bütün toplumu kucaklama ve bütünleştirme…"
Günümüz AK Partisi’ni andırıyor mu bu temel ilkeler?
Anılarında, kendisinin beş yıl sürmüş rektörlük görevine, 28 Şubat (1997) şartları içerisinde YÖK tarafından son verilme günlerini anlatırken, ‘post-modern darbe’ diye anılan o süreçte adalete müdahale çirkinliğini de sergilemiş oluyor.
Görevden aldıkları rektörü gözden düşürmeleri gerekiyor ya, üniversiteye gönderdikleri müfettişler her şeyi didik ediyorlar. Önce iki ay yürütülmüş teftiş, bakmış bir şey bulamamışlar, bir iki ay daha… Her taşı kaldırmış, her kişiyi dinlemişler…
İlla bir şey bulacaklar…
Sonunda 10 bin liranın harcanmasında kendilerince bir usulsüzlüğe rastlamışlar, ama mahkeme ‘irticai’ bir konu olmadığı için adil karar verebilmiş…
Bir yerde “Ne yazık ki, yargıdan adalet mümkün değildi” diyor; hemen sonrasında da “Bir ülke için ne acı bir durum: Adalet dağıtacak kurum ve kişilerden hiç adalet bekleyememek…” diye teessüfünü açıklıyor…
[Dinledikleri yüzlerce kişiden -herhalde yakını olan- beşinin aleyhinde konuştuklarını öğrendiğinde hayretler içinde kaldığını söylüyor.]
Düşünün…
Beşir Atalay Ankara Hukuk Fakültesi mezunu; avukatlık stajını da tamamlamış bir hukukçu… Akademik hayata ‘sosyoloji hocası’ olarak Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde katılıyor… Araştırmaları Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından kitaplaştırılıyor… DPT’de daire başkanı oluyor… Sonra Kırıkkale Üniversitesi’ne rektör atanıyor…
Ancak, 12 Eylül 1980 askeri darbesi ardından, henüz Erzurum’da öğretim üyesiyken, işkence de göreceği bir aylık tutukluluğu yüzünden, iftiraya uğradığı anlaşılıp serbest bırakıldığı halde, hayatının her döneminde önüne sanki suçluymuş gibi ilk gün çekilen fotoğrafı çıkartılıyor…
Kitabında, İçişleri Bakanlığı yaparken, en titizlik duyduğu konunun, güvenlik güçlerinin imajını olumlu anlamda yükseltme çabası olduğunu özellikle belirtiyor.
Beşir Atalay’ın anılarının AK Parti’nin iktidara gelişine kadarını içeren kitap, çok partili siyasi hayatımızın panaromasını sunmakla yetinmiyor, bir ‘Müslüman aydın’ olarak tanımlayabileceğimiz yazarın kendisine yakın dünyada yaşananları da bütün içtenliğiyle sergiliyor.
AK Parti’nin kuruluşu sonrasında ve iktidarı boyunca yaşananları içerecek ikinci cildi de merakla bekleyeceğim.
[Beşir Atalay: ‘Dünden Bugüne Anılar-Sadece Yaşayıp Yazdıklarım’, Kapı Yayınları]
Kitabı daha önce Mehmet Ocaktan ve Mustafa Karaalioğlu da birer yazıyla değerlendirdi. Verdiğim linklerden onları da okumalarını okurlarıma tavsiye ederim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025