Fehmi KORU
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Selahattin Demirtaş ile ilgili aldığı son karar hakkında ne düşündüğüne dair kendisine yöneltilen soruya, “Burası bir yargı ülkesidir, yargı ne derse o olur” cevabını vermişti.
Günlerdir o cevap birkaç yönden tartışılıyor.
‘Hukuk devleti’ değil ‘yargı ülkesi’ demesi…
O cümlesini “Demirtaş bu kararla yargı tarafından salınacaktır” cümlesinin izlememesi…
Nitekim, aradan günler geçmesine rağmen Selahattin Demirtaş hala cezaevinde…
İktidarın küçük ortağının lideri Devlet Bahçeli de kürsüden Demirtaş’ın tahliye edilmesinin _‘hayırlı olacağı’_nı söylediği halde…
[İktidar ortakları arasındaki rahatsızlık ne zaman gündeme getirilse, MHP lideri bunu yazan ve söyleyenlere ağır ithamlarda bulunuyor; oysa hemen her yeni çıkışı AK Parti ve lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından suskunlukla geçiştiriliyor.]
Bu alanda yeni bir gelişme daha yaşandı. Gezi tutuklusu Tayfun Kahraman ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği ‘hak ihlali’ kararı, o karara uygun davranarak kendisini tahliye etmesi beklenen Ağır Ceza Mahkemesi’nce kaale alınmadı.
Mahkeme, ‘yetki gaspı’ yaptığını ileri sürdüğü AYM’nin kararını uygulamayacağını açıkladı.
Daha önce de, aynı yerel mahkeme, milletvekili seçilmiş Gezi davasından tutuklu Can Atalay’ın tahliye edilmesi yolunda verilmiş AYM kararına da uymamış, üstelik kararda imzaları bulunanlar hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
Anayasasında ‘hukuk devleti’ olduğu vurgusu bulunan ülkemizde olması gereken nedir, buna anayasaya göz atarak bakalım mı?
Madde 153: “Anayasa Mahkemesi'nin kararları kesindir.” “Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.”
Yani?
Eğer AYM bir konuda karar vermişse, diğer yargı organları karara uymak zorunda olduğu için, Tayfun Kahraman’ın ve Can Atalay’ın derhal tahliye edilmesi, yürütmeye ait kurumların tahliye işlemlerini yerine getirmesi ve yasama organı TBMM’nin de Can Atalay’ın bir an önce milletvekili görevine başlamasını sağlaması gerekir.
Peki ya, AİHM’nden Selahattin Demirtaş’la ilgili çıkan kararla ilgili durum?
Bunun için de Türkiye’nin uluslararası kurumlarla ilişkisini düzenleyen anayasanın 90. maddesine bakmak gerekiyor:
“Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.” diyor o madde.
Anayasanın bu maddesine pekiştirme amaçlı bir de ek cümle getirilmiş: “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır. (7/5/2004-5170/7 md.)”
Peki nasıl oluyor da, Selahattin Demirtaş hakkında AİHM’nin, Tayfun Kahraman ve Can Atalay ile ilgili AYM’nin aldığı kararlar bugüne kadar yerine getirilmedi?
İşte bu sorunun cevabı şimdiye kadar bilinmiyordu, ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği “Burası bir yargı ülkesidir, yargı ne derse o olur” cevabı konuya bir açıklama getirmiş oldu.
‘Yargı ülkesi’, yani yerel mahkemelerin üstte ve kararlarının geçerli olduğu bir ülke burası…
Başka metinlerde aksine ne yazarsa yazsın…
Eğer metinlerde ülke yerel mahkemeleri üstünde başka mahkemelerin varlığı söz konusu edilmişse, bunu yanlış sayan bir düşünce tarzı bu.
Son zamanlarda karşılaşılan sorun hukuk ve yargı alanında; biz de ‘hukuk devleti’ ile ‘yargı ülkesi’ kavramları arasındaki farkı böyle yorumlayabiliyoruz.
Başka türlü yorumlamak mümkün olmadığı için…
Ancak, başka alanlarda karşı karşıya kalınan sorunlara da aynı anlayışla yaklaşıldığını görebiliriz.
Yerellikle evrensellik arasında kalındığında hemen her konuda yerellik evrenselliğe tercih ediliyor.
Ekonomi alanına bakalım isterseniz.
Ülkenin bu alandaki ihtiyacının yabancı sermaye olduğunu ileri sürenler her zaman oldu, şimdi de var. Mehmet Şimşek ülkemize yatırım yapmalarını istemeye dünyayı dolaşıyor, öyle değil mi?
Yabancı sermaye ise ülkemizden uzak duruyor.
Avrupa Birliği (AB) ile üyelik müzakereleri birkaç başlıkta kilitlenmişti, onlara aşılabilinecekleri gözüyle bakılıyordu. AB’den yine söz edildiği oluyor ama, hepimiz bunun gerçekleşmeyebileceğinin farkındayız.
‘Hukuk devleti’ ile ‘yargı ülkesi’ ikilemi arasında kalmamız ve günün sonunda ikinciyi birinciye tercih etmemiz, galiba yabancıların hoşuna gitmiyor.
[Bu yazıyı yazdığım saatlerde bir yandan da gözüm haberlerdeydi; serbest bırakılırlar ve değerlendirmem yanlış çıkabilir diye… Ne kadar iyi niyetliyim, anlayın.]
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
2.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
25.10.2025