Fehmi KORU
Olağanüstü Hal (OHAL), demokrasilerde, sigara tiryakiliği, içki düşkünlüğü, kumar bağımlılığı gibi bir şeydir.
Demokrasinin sağlığına zararlıdır.
Winston Churchill‘in, ”Zaman zaman denenen öteki sistemler daha kötü olmasaydı, aslında demokrasi kötü bir yönetim biçimidir” dediği bilinir. Ancak yöneten ile yönetilen arasındaki uyum demokrasi ile sağlanabildiği için dünyada en yaygın yönetim biçimi odur
Bir de ‘OHAL’ gibi kötü alışkanlıklara meydan vermeseydi…
Hükümetler için iyi ve arzu edilir olan halk için kötü, halkın arzuladığı da hükümetler için ancak katlanılır bir şeydir. Halk daha çok hak ve özgürlük talep eder, hükümetler ise daha geniş yetkilere sahip olmayı ve alınacak tedbirler konusunda elinin serbest kalmasını tercih eder…
İki ucun birleştiği yerde denge oluşur ve biz buna ‘demokrasi’ diyoruz…
Dengemizi 15 Temmuz iyice bozdu
Türkiye, tarihinin en alçakça saldırısına maruz kaldı 15 Temmuz gecesi; yaşananlar kolay unutulamayacağı gibi, yaşatanların da sinir uçlarına kadar izini sürmeye kararlılık var. 32 bin kişi son üç ay içerisinde cezaevlerine dolduruldu; 80 bin kadar memurun devletle ilişiği kesildi. Darbeci örgüt (FETÖ) ile irtibatlı bulunan işadamlarının mal-mülklerine el konuldu.
Bu tedbirlere normal bir ortamda başvurulması mümkün değildir. Bir tekine bile…
Gözümüz önünde yapılan bu işlemlerin yapılabilmesini sağlayan ‘OHAL rejimi’dir.
Anayasada var olan OHAL uygulamalarının en çarpıcısı ‘Kanun Hükmünde Kararname’ (KHK) ile, hükümet, kendisini yasama organı (Meclis) yerine koyup istediği yasayı uygulamadan kaldırabiliyor, istediği tedbiri almasına imkân sağlayacak yasal güce sahip hale gelebiliyor…
Darbe girişimi sonrasında OHAL rejimi arayışı ortaya çıktığında yazmıştım: İlk anayasamız olan 1876 tarihliKanun-u Esasi‘den beri var olan bir rejimdir OHAL ve hükümetler tarafından ne zaman başvurulmak istense muhalefetin şiddetli itirazlarına maruz kalınmaktadır.
O sebeple de, bugüne kadar, genellikle muhalefetin de itiraz etmeyeceği durumlarda başvurulmuştur OHAL’e…

Kanun-u Esasi‘de (m. 36), OHAL, Meclis’in toplantı halinde bulunmadığı… Ülkede ciddi bir güvenlik sorunu çıktığı… Buna rağmen Meclis’i acele toplantıya çağırma ve çıkarılması öngörülen kanun/lar/ı görüşme imkânına sahip olunmadığı… Böyle bir ortamda, anayasaya aykırı olmamak şartıyla… Hükümet tarafından alınacak kararlar… Padişah tarafından da onaylanırsa… Kanun yerine geçer…
KHK’nın Osmanlıcasıdır bu…
Roma Hukuku içerisinde de yer alan bir uygulamadır OHAL…
Hep belli sınırlar içerisinde ve Meclis’i devreden çıkarmadan demokrasilerde zaman zaman uygulanagelmiştir.
Güya 45 günle sınırlı kalacaktı
Meclis 15 Temmuz’da tatildeydi. Hükümet, eski alışkanlıkla, KHK çıkarmaya imkân sağlayan OHAL uygulamasına gitmeyi yeğledi. Birbiri ardına çıkardığı kararnameler ile normal zamanlarda asla başvuramayacağı türden tedbirler ve o tedbirlere dayalı uygulamaları sürdürüyor hükümet…
İlk başlarda bayağı teenni ile davranarak, âdeta baştan pişmanlık duyuyormuş hissini vererek bu yola gitmişti hükümet; Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ”OHAL çıkaracağız” açıklamasını yaparken, üç aylık bir yetki isteyeceklerini, ancak muhtemelen yarısı kadar bir süreyle yetinmeyi düşündüklerini söylemişti.
”Kötü alışkanlıklar gibidir” demiştim ya OHAL için; işte görüyorsunuz, üç aylık yetkinin sonuna geldik, uzatılması konuşulmaya başladı bile…
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ‘bir yıl, hatta daha da uzun’ bir süre biçiyor OHAL’e…
”Fransa’da var, orada kimse ses çıkarmıyor” diyerek…
Nerelerde var OHAL
Doğrudur, ‘OHAL’ uygulaması başka ülkelerde de başvurulan bir yönetim biçimidir. Fransa ve Türkiye dışında Tunus’ta, Mali’de ve Venezuela’da da uygulanıyor…
Hepsi bu kadar OHAL uygulanan ülkelerin…
Toplam 203 milyon insan OHAL’li ülkelerde yaşanıyor dünyada…
”Washington, Brezilya’da yaptığı türden kamuoyunun zihnini çelerek yönetim değişikliğini zorlayan bir altüst oluşu bizde de denemek niyetinde” diyerek OHAL uygulamasına geçen Venezuela dışındaki diğer ülkeler, teröre maruz kaldıkları için bu yola başvurdular.
Fransa meselâ… Geçen Kasım ayında Paris’i sarsan terör eylemleri sonrasında, Cumhurbaşkanı Françoise Hollande OHAL ilân etmişti. Bu yıl Bastille Günü’nde (14 Temmuz) OHAL uygulaması kaldırılacaktı.
Ben boşuna ”Bunlar zihinleri bulandırılmış birer Mançuryalı aday” demiyorum; OHAL’in kaldırılacağı gün, bu defa Nice’de, Müslüman bir kamyon şoförü kalabalıkların üzerine sürdürdü kamyonunu, sonra durdu ve halkın üzerine ateş açtı.
OHAL, bunun üzerine, 6 ay daha uzatıldı Fransa’da…
Sokağa çıkma yasağı ilân edilebiliyor OHAL ile Fransa’da, toplantılar ve sokak gösterileri yasaklanabiliyor, polis mahkeme kararı olmaksızın üst-baş ve ev araması yapabiliyor, ruhsatlı olsa bile silâhlar müsadere edilebiliyor…
Fransa’da uygulanan OHAL’in sınırları bu kadar…
İşten atmalar, kitlesel gözaltı ve tutuklamalar, mal ve mülke el koymalar, şirketlere kayyım atamalar…
Bunları yapma yetkisi vermiyor OHAL orada…
Enteller tartışıyor, ama halk dünden razı
Aşırı sağdan birileri, sözgelimi ”Terör sanıkları için temerküz kampları kuralım” teklifini paylaşan Laurent Wauquiez gibiler de var; ama uygulamalar Fransa gibi ‘Aydınlıkçı felsefe’nin etkisini bugün bile hisseden bir ülkede entelektüel çevrelerden ciddi tepkiler çekiyor. Ünlü bir hukukçu, Frédéric Sicard, ”Hükümet, böyle giderse, Fransa’yı birkaç hafta içerisinde diktatörlüğe sürükleyecek” bile dedi.
Siyasilerden Nicolas Sarkozy ”Fransa bir daha asla eskisi gibi olmayacak” der ve daha fazla tedbir isterken, eski başbakanlardan Alain Juppe, ”Dengeyi fazla bozmayalım” temennisinde bulundu.
Paris ve Nice eylemlerinden hemen sonra Fransa Halkoylaması Enstitüsü’nün (IFOP) yaptığı bir kamuoyu yoklamasında, halkın çok büyük bir bölümünün (yüzde 84) ”Yeter ki güvende olalım, kişisel hak ve özgürlüklerimiz kısaltılabilir” noktasına geldiği anlaşıldı.
Yüzde 80 de OHAL uygulamasından yana…
”OHAL türü uygulamalar kötü alışkanlıklar gibidir.” NOKTA.
Bizde de halkın OHAL ve uygulamalarına genel bakışının çok farklı olduğunu sanmıyorum. ”OHAL uzatılmalı”diyenler ve uzun süre biçenler de herhalde buna güveniyor…
Sınırlar iyi belirlenmeli, mağduriyetlere yol açılmamalı
Ancak…
Meclis birkaç gün sonra açılacak… Yasama organı Meclis ve her partiden milletvekilleri OHAL ile KHK çıkarma yetkisini en geniş biçimde kullanmaya başlamış hükümetin bu tavrını sınırlama ihtiyacı duyabilirler…
Anayasa Mahkemesi de, CHP tarafından önüne getirilmiş bazı KHK’lerin iptalini görüşüp karara bağlayabilir.
Demokrasilerde bir de böyle ‘fren’ mekanizmaları var.
İyi ki var.
Mağduriyetler ancak öyle engellenebiliyor çünkü…
OHAL bir süre daha devam ederken, hükümet KHK uygulamalarında anayasal sınırlar içerisine çekilebilir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
2.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
25.10.2025