Fehmi KORU
Güçlü iktidar çok uzun boylu insana benzer; boyu bayağı uzun olanlar nasıl uzağı herkesten iyi gördüğü halde hemen yanı başlarındakileri fark etmekte sıkıntı yaşarlarsa.. güçlü iktidarlar da küçük sorunları göremez, fark edemezler…
Boşuna Google’da aramayın, yukarıdaki benzetme bir özdeyiş de değil, başkasına ait bir söz de..
Düşünürken kendim bu benzetmeyi buldum.
Tabii, AK Parti’nin ‘tecavüzcüye af’ biçiminde yorumlanıp büyük gürültülere yol açan.. en yetkili ağzın “Üç bin kişiyi ilgilendiriyor, mağduriyet gidermiş olacağız” diye takdim ettiği.. iktidara yakın medyanın “İşte bunların mağduriyeti” diye bazı kadınların ilk elden tanıklığına başvurduğu halde ortalığı teskin edemediği.. yasal düzenleme girişimi de bana yardımcı oldu.
Okyanusu geçebilecek güce sahip bir transatlantiğin derede çakılıp kalması doğaldır ya, işte onun gibi bir şey…
AK Parti de bu olayda manevra yapamıyor…
Ne yapacağını bilmez halde…
Hem de kendilerinin ifadeleriyle ‘sadece üçbin kişiyi ilgilendiren’ bir olay yüzünden…
Vah ki vah..
Dünyada dengeler değişirken biz..
Yazıklanmam, şu sıralarda dünyanın almakta olduğu yeni biçimde herkes ve her ülke kendisini nereye konuşlandıracağının derin hesaplarını yapmaktayken başımıza bunun gelmesi yüzünden.
Değişimin en fazla etkileyeceği ülkelerden birinde yaşıyoruz ve kaderimizi son seçimde yüzde 50 oy vererek eline teslim ettiğimiz iktidar partisinin başına geliyor bu.
Ben yazıklanmayayım, siz yazıklanmayasınız da, kim yazıklansın?
Geçmişte de, öyle uzak değil, benim bilinçli olarak izleyebildiğim 1960’lardan bugüne yürüyen geçmişte, bir çok güçlü iktidar böyle dönemler yaşattı.
Hiç bir şekilde zarar görmeyeceğine inanılan, oransal olarak da öyle olduğu bilinen iktidarlar…
Az sonra…
Neyse, geçmişi bir tarafa bırakalım ve bugüne gelelim.
Önce bildiklerimizi gözden geçirelim:
ABD dünyanın en güçlü ülkesi. Gücü biraz da o gücü kullanmasından geliyor. Her ülkenin milli parası var, ama o paralar da ABD’nin parası dolara göre değer taşıyor. Her ülkenin milli ordusu var, ama boyundan büyük bir sorunla karşılaştığında, her ülke yanında Amerikan askeri bulunsun istiyor. Her ülkenin milli sanayii var, ama fabrikalarında, sokaklarında, kışlalarında ve hatta ceplerinde ABD malı ürünler revaçta.
O güçlü ülke kendisine yeni bir başkan seçti, o başkan “Ben her şeyi değiştireceğim” diyor ve o yolda adımlar atıyor…
En güçlü ülkenin kendi parametreleriyle oynaması, onunla birlikte veya ona karşı konuşlanan her ülkenin de kendi parametrelerini gözden geçirmesini zorunlu kılıyor.
İttifaklarını da…
Kâğıt üzerinde kolay görünebilir bu söylediğim, ancak daha önce bir benzeri bu cenahta pek yaşanmadığı için hiç de kolay değildir.
Soğuk Savaşı bitiren dönemde karşı cenahta yaşandı ama…
Rus Çarlığı’ndan Sovyetler Birliği’ne, oradan Rusya Federasyonu’na..
1917’de gerçekleşen devrim sonrasında Sovyetler Birliği’ne dönüşmüş ve bir evrensel ideoloji olarak başka ülkelere de ihraç etmeye çalıştığı ‘komünizm’ ile her alanda varlığını kabul ettirmiş ülke, devriminin 70. yılından başlayarak, farklı bir yola girmişti.
Lenin’lerin, Stalin’lerin, Kruşçev’lerin Sovyetler Birliği, Mikhail Gorbaçov’la Soğuk Savaş ringine havlu atıverdi.
Ardından neler yaşandığını hatırlıyor musunuz?
Rusya’da ve onun Sovyetler Birliği adını taşıdığı dönemdeki uluslararası dengede?
Herhalde hatırlıyorsunuzdur.
Donald Trump’ın verdiği mesajlar, ABD’nin merkezinde yer aldığı uluslararası dengede de benzer bir sarsıntı yaşanabileceğine işaret ediyor…
Tabii kesin bir işaret değil bu, ancak yine de etkisi Sovyetler’in çözülüp yerini Rusya Federasyonu’na çevirmesi günlerindeki gibi olabilir.
Kaçan kaçana manzarası yaşanmıştı o günlerde…
Para, para, para.. Varlığı bir dert..
İsterseniz paralellikler kurmakta fazla aceleci davranmayayım, ‘devletler muvazenesi’ konusunda bugünlük bu kadarla yetinip, üçbin aileyi ilgilendirdiğini öğrendiğimiz, ama bütün ülkeyi şöyle bir çalkalandırdığını gördüğümüz ‘çocuk gelinler’ ile meşguliyetimize döneyim.
Öyle çalkalandık ki, iktidara en yakın isimlerin yer aldığı bir kadın örgütü (KADEM) bile, “Biz farklı düşünüyoruz” açıklamasını yapmak zorunda kaldı.
TL’nin hızlı değer kaybında o çalkalanmanın bir payı var mı, bilmem ve sanmam, ancak biraz daha devamının olumsuz katkı yapacağına iddiaya girebilirim.
Konu kadınları öfkelendirdiği için değil, para –daha doğrusu ekonomi– çok kırılgandır ve böyle ortamları sevmez de ondan…
Para –yahut ekonomi– dingin ortamları sever. Toplumda barış, istikrar, huzur olursa ekonominin çok hoşuna gider ve para da bir değerlenir ki, tutmayın gitsin…
Öyle bir ortamda, önceki karmaşa dönemlerinde pula dönmüş paramız, etraftaki barış, istikrar ve huzurdan öylesine kendine güven duyar hale gelmişti ki, artık banknotun üzerine sığmaz olmuş sıfırlardan altısını birden atabilmiş, kendisini ABD doları karşısında neredeyse aynı değerde konuşlandırabilmişti.
Ne zaman? 2005 yılında…
Aynı dönemde öz-güven patlaması yaşanıyordu ülkemizde; hiçbir hükümetin cesaret edemediği reform paketleri birbiri ardına çıkarılıyor, ülkemiz hem çevresinde hem de bütün dünyada gıptayla anılan bir ‘örnek-ülke’ye dönüşüyordu.
Öyle ortamların, bulunduğu yerle sınırlı kalmayıp, her yere sirayet etme etkisi de vardır.
Türkiye’nin sirayet etme etkisi, yakın çevresindeki ülkelerde, “Biz de Türkiye gibi olabiliriz” fikrinin doğmasında görüldü.
Şimdi rüyadan uyanma zamanı
Paramız yeniden pula dönme eğilimine girdi. Barış, istikrar ve huzur gibi sözcükler günlük kullanımdan kalktı. Üçbin kişiyi ilgilendiren bir yasa tasarısı bile kasırga gürültüsü oluşturabiliyor ve “İktidar bunu neden yapıyor?” sorusuna “Cezaevleri tıka basa dolu, üçbin kişilik yer açılsın diye…” cevabını verenler çıkabiliyor…
Ülkemizin cumhurbaşkanı, kendisine olağanüstü itibar gösterilen yabancı ülkeden ayrıldıktan sonra, ziyaretinin konuşulduğu bir TV programında, ülkenin itibarlı gazetecilerinden biri, “Biz Türkiye’yi çok seviyoruz, o kadar çok seviyoruz ki, ‘dünyanın en büyük gazeteci-yazar cezaevi’ olarak anılmasını kaldıramıyoruz” cümlesini sarf ediyor.
Evet, Pakistan’da oluyor bu ve o cümleyi sarf eden gazetecinin adı da Hamid Mir…
Acaba dengelerin sarsıldığı dünyada kendimize yeni bir sığınak aramalı ve sözgelimi ‘Şanghay Beşlisi’ saflarına mı katılmalıyız?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Semerkant’tan dönerken “Varsa yoksa Avrupa Birliği demeyin, Şanghay Beşlisi bizi rahatlatır” demiş de…
Tartışın bakalım…
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları










































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.12.2025
26.12.2025
25.12.2025
23.12.2025
19.12.2025
18.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
12.12.2025
9.12.2025