Fehmi KORU
Avrupa Birliği (AB) vazgeçilmez, mutlaka içerisinde yer alınması gereken, dışında kalınca her şeyin kaybedildiği bir oluşum değildir.
İsviçre ve Norveç AB üyesi değiller ve bu iki ülkenin halkları herhalde dünyanın en zavallı insanları sayılmaz.
Ayrıca, 1973’ten beri AB üyesi olan İngiltere’de, bu yıl içerisinde yapılan halkoylamasında, “Biz ayrılıyoruz” kararını halk verdi.
Herkesi mutlu ediyor olsaydı AB, akıllarını peynir ekmekle yememişlerse, İngiliz halkı böyle bir tercihte bulunmazdı.
Sözün kısası şu: Göbeğimiz AB ile kesilmiş değil. “Türkiye illâ AB üyesi olmalı, olduktan sonra da, aleyhine gelişmeler yaşansa bile içinde kalmalı”diye bir politik tavır olamaz.
Hükümet –buna Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da dahil– istediği an, “Ben başvurumu geri alıyorum” deyip ülkemizin AB adaylığı statüsüne son verebilir.
Tabii ülke çıkarları öyle gerektiriyorsa…
İşte bu noktada ciddi kuşkular var.
İdama giderken AB’yi konuşmuştu DP kadrosu
Kuşkular konusuna girmeden biraz arka-plana göz atalım.
AB üyeliği iki taraflı bir irade beyanına tâbi: Bir ülke AB üyesi olmaya karar veriyorsa ve bunun için gerekli şartları (Kopenhag ve Schengen mutabakatları) yerine getirebileceğine de inanıyorsa, Brüksel’e başvuruyor…
İlk yapılması gereken bu irade beyanı…
Türkiye bunu erken yapan ülkelerden…
27 Mayıs’ta (1960) askerler tarafından devrilen Demokrat Parti’nin (DP) öndegelenleri, Yassıada Mahkemesi’nde idam cezası verilenler, infazların yapılacağı İmralı adasına götürüldükleri botta, darbenin Türkiye’nin Avrupa Ekonomik Topluluğu’na alınmasını engelleyebileceği üzüntüsünü paylaşmışlardı.
Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) daha sonra AB’ye evrilecektir…
Ülkemiz AET’ye ortaklık başvurusunu DP döneminde, 31 Temmuz 1959 tarihinde, yapmış; darbeyle kesilen ilişkiler 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanan Ankara Anlaşması ile yenilenmiş, 1970 yılında iki taraf arasında imzalanan ‘Karma Protokol’ ile Türkiye’ye ortaklık sözü verilmiştir. 1995’te, Türkiye, tam üye olmadan AB’nin Gümrük Birliği’ne girmeyi kabul etmiş, bir ara rafa kalkmış görüntüsü veren tam üyelik vaadinin tescili, 2004 yılı Aralık ayında yapılan AB’nin Brüksel Zirvesi’nde kesinleştirilmiş, 2005 yılında üyelik müzakereleri başlatılmıştır.
Böylece AB de Türkiye’yi içine alma konusunda irade beyanında bulunmuştur; hem de kaç defa…
Halen, AB üyelerinin bazılarından çatlak sesler çıksa ve en son hafta içerisinde yapılan Avrupa Parlamentosu (AP) oylamasında olduğu gibi “Türkiye’nin üyeliği dondurulsun” beyanları duyulsa bile, AB ile üyelik müzakereleri kesilmemiştir.
Kesilebilirdi.. yine kesilebilir.. ama şimdiye kadar kesilmemiştir..
İki taraf (Türkiye ve AB) da ülkemizin üyelik perspektifi içerisinde kalmasının yararlı olacağını düşündüğü için…
AB neden böyle yapıyor?
1990’lara kadar farklı bir yol izlemiş Estonya, Litvanya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Romanya, Slovakya ve en son Hırvatistan gibi ülkeleri üyeliğe kabul ederken.. Türkiye’yi kapıda bekletmektedir AB…
Neden?
AB tarafından kullanılan gerekçeleri, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün, AB’yi muaheze ettiği konuşmasında teker teker açıkladı.
“Neymiş efendim Türkiye’de olağanüstü hal varmış.. teröristlerin üzerine çok sert gidiliyormuş.. görevden alınıyormuş.. idam cezası tartışılıyormuş.. medyaya kısıtlama varmış.. vize serbestisinde 72 şarttan 7’si yapılmamış.. gümrükle ilgili, ekonomi ile ilgili tehdit ediyorlar…”
Bu tür eleştirilere açık olmayı, daha ilk başvuruyu yaptığından itibaren, özellikle de 2004 Brüksel Zirvesi’nde tam üyelik sözü almayı beklerken, Türkiye’nin kendisi kabul etmişti.
Üye ülkelerin ulaşmaları gereken demokratik standartları belirleyen ‘Kopenhag Kriterleri’ ile buluşacağı vaadiyle…
Aynı konuşmasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan “Size ne, size ne!” diyor, AP ile AB’ye… Ama bu kurumların tam da saydığı konularda söz hakkı bulunduğunu, taa 2004 yılında, Brüksel’de kabullenmiş Türkiye Cumhuriyeti heyetinin başı, başbakan olarak, bizzat Tayyip Erdoğan’dı…
Brüksel’e giderken dümeni Şanghay’a mı çevirdik?
Her şeyin bir başlangıcı olduğu gibi, bazı şeylerin sonu da vardır.
Ülkemizin AB macerasının sonuna yaklaştığımız anlaşılıyor…
Tabii, bu çıkışlar, AB’yi, yönelttiği bu şikâyetlere rağmen, Türkiye’yi içinde tutmaya mecbur etmek için…
Veya, perde gerisinde müzakereleri yürütülen bir başka birliktelik arayışında, karşı tarafa verme taahhüdünde bulunulmuş mesajlar değil ise…
Bu konu üzerinde düşünürken yukarıdaki paragrafta dillendirdiğim ihtimallerin ikisini de pek vârit görmüyordum.
Ancak bugün, Hürriyet’ten, Rusya ile arka-kapı diplomasisi yürüten Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in çizgisine yakın bilinen iki ismin, Aleksandır Dugin ile Vladimir Jirinovski’nin Ankara temaslarını öğrenince…
Putin ile Erdoğan son bir ay içerisinde bir kez yüz yüze ve kimbilir kaçıncı kez telefonla görüştüler…
AB’den duyulan bıkkınlık devleti başka arayışlara sevk etmiş görünüyor…
Son yıllarda bazı çevrelerin bizde de savunduğu ‘Avrasya’ formulüne…
‘Şanghay 5’lisi’ konusu herhalde boşuna gündeme gelmedi…
Hafta içerisinde AP’nin Türkiye’ye yönettiği eleştiriler ‘Avrupalı olma’ ile ilgili kriterlere ters düşmenin sonucuydu. O eleştirilerin hiçbiri Şanghay 5’lisi ülkeleri yöneticilerinin umurunda değildir. Türkiye bugünkü haliyle Şanghay 5’lisi’ne üye olabilir.
‘Ceddin deden’ yüzünü Avrupa’ya dönmüştü
Ciddi iki soruya cevap verilebilirse…
İlk soru tarihten: Osmanlı atalarımız, Anadolu topraklarına ayak bastıkları ilk günden itibaren, Süleyman Şah’ın ‘suya seccade salıp’ Avrupa kıtasına geçmesiyle birlikte, gözlerini oraya dikmiş, yüzlerini oradan ayırmamışlardır…
Batı’dan…
Osmanlı’ya ‘hasta adam’ lâkabını takan Batılılar, ondan yine de ‘Batı’nın hasta adamı’ diye söz ederlerdi.
Şimdi bundan vaz mı geçeceğiz?
[Tarihçimiz Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Erhan Afyoncu’nun bugünkü yazısının başlığı ‘160 yıllık Batı yalanı: Siz Avrupalısınız’.. İtirazım var: Eğer o ifade yalansa, biz kendimizi o yalanla 600 yıl şartlamışız demektir…]
İkinci soru ekonomiden: Türkiye’nin ekonomik ilişkileri, özellikle 1995 Gümrük Birliğianlaşması sonrasında, büyük çapta Avrupa ile entegre durumda; ihracat ve ithalatımızın büyük bölümü AB ülkeleriyle.. Rusya’ya enerji bağımlısıyız; Şanghay’ın diğer ülkeleriyle ekonomik ilişkimiz neredeyse yok mesabesinde…
Dümeni birden Doğu’ya nasıl çevireceğiz; hadi çevirdik diyelim, Batı’yı ekonomik açıdan ikame edebilecek mi Doğu?
Unutmamamız gereken bir nokta daha var: Batı ile bir gün yolumuzun ayrılabileceği düşüncesiyle son 10 yıldır ekonomik ilişkiler çeşitlendirilmeye çalışılıyordu; özel çabalarla 2008 krizinden o sayede fazla etkilenmeden çıkmıştı ülkemiz…
O özel çabaları sürdürebilecek durumda da değiliz bugün.
AB ile ilgimizi tartışa tartışa kurmuştuk; ayrılmaya yüz tuttuk, kamuoyuna tartıştırmıyoruz bile…
Bu yazı o yolda bir ilk olsun.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025