Fehmi KORU
Tarihe en fazla atıfta bulunulan, hamaset dolu nutuklar atılan, her ağzını açanın tarihi şahsiyetlere güzellemeler yaptığı bir dönemde yaşıyoruz. ‘Osmanlı’ adını taşıyan dernekler kurulduğu gibi, o adı taşıyan Süperlig’de bir de spor kulübü var.
İyi ama, ben yine de sorayım: Osmanlı’yı ve Osmanlı’nın şimdilerde en fazla hayranlık duyulan şahsiyetlerini ne kadar tanıyoruz?
Bu soruyu, aklıma, önceki akşam, sofra başında iftarı beklerken açtığımız TRT-1 kanalında, dini program bitince başlayan tarihi muhtevalı bir dizide gördüğüm sahneler düşürdü.
Abdülhamid ‘eli kanlı’ bir padişah mıydı?
Dizi, ismine bakılırsa, Sultan 2. Abdülhamid ile ilgili olmalıydı; ancak daha ilk sahne “Bu Abdülhamid Han mı?” sorusunu sorduracak cinstendi. Padişah yakınlarına birileriyle ilgili suçlayıcı cümleler sarf ediyor, ardından devlet görevlisi oldukları anlaşılan insanlar kurdukları darağacında, kafasına çuval geçirdikleri bir adamı asıyorlardı.
Abdülhamid ya bu padişahın adı, birileri ona ‘Kızıl Sultan’ lâkabını takmış ya, o lâkap da ancak kan dökmekle kazanılmış olmalı diye düşünülüp senaryoya bu sahnenin eklendiği belli.
Ne kadar yanlış bir sahne…
Osmanlı ve o dönemin şahsiyetlerine eleştirilemez gözüyle bakan biri değilim. Tarihimize bakışım düzdür: “600 sene sürmüşse bu devlet, mutlaka üzerinde durulmayı hak eden bazı özellikleri vardır.. sonunda battığına göre, çöküşüne yol açan vahim hataları da olmalı” diye düşünürüm. Güzelleme yapmak yerine anlamaya çalışırım.
Rehberim de dönemle ilgili ilk elden tanıklıklardır.
Sultan 2. Abdülhamid nispeten yakın bir dönemin padişahı olduğu için bu alanda yeterinden fazla kaynak var. Kaynaklardan biri de, Türk müziğinde ve tiyatrosunda önemli birer yeri olan Cemal Reşit Rey ile Ekrem Reşit Rey’in babaları Ahmet Reşit Rey’in (1870-1956) Türkiye İş Bankası Yayınları’ndan çıkan ‘İmparatorluğun Son Döneminde Gördüklerim Yaptıklarım’ başlıklı anılarıdır.
Tam 14 yıl Saray’da kitabet dairesinde çalışmış, valilikler ve dönem dönem bakanlık görevleri üstlenmiş biridir Ahmet Reşit Bey.
Padişah’a ‘Kızıl Sultan’ lâkabının Fransız tarihçi Albert Sorel (1842-1906) ile İngiliz siyaset adamı William Gladstone (1809-1898) tarafından yakıştırıldığı bilinir. ‘Eli kanlı diktatör’ olarak tanıtır Sultan Abdülhamid’i Sorel, bir ara İngiltere’de başbakanlık da yapmış Gladstone da parlamento kürsüsüne bu iddiayı taşır.
Osmanlı için ‘Ermeni sorunu’nun zirveye çıktığı bir dönemdir ve onlar ile destekçilerinin özel çabalarıyla da itham tutar.
Dünya basınında hiç de hoş olmayan yazılar ve karikatürlere konu olur Sultan Abdülhamid.
Peki gerçek nedir?
Sultan Abdülhamid dönemi kendisine muhalefet etmiş aydınlarıyla da ünlüdür. Tevfik Fikret sözgelimi. Bir Ermeni teröristin Padişahı öldürmeye kalkışan eylemini bile alkışlamış, terörist için “Şanlı avcı” övgüsünü dillendirdiği ünlü şiirinde “Attın… ama yazık ki.. yazıklar ki.. vuramadın” diye hayıflanmıştır da.
Ölmesini istemektedir Sultan Abdülhamid’in, bir terörist eliyle olsa bile…
“Başına kimbilir neler gelmiştir?” diye düşünmeyin, başı bile ağrımamıştır.
Fikret şiirlerini ve yazılarını, çıkardığı dergi (Servet-i Fünun) ve gazetelerde (Tanin vs.) yazabilmiş, herhangi bir cezayla karşılaşmamıştır da.
O dönemde aydınlara verilen en aşırı ceza sürgün (menfa) cezasıdır.
Ahmet Reşit Rey’den aktarayım:
“Memlekette, Padişahın emri ile, seller gibi değil, hatta bir damla bile kan döküldüğünü Türklerden gören kimse yoktu. Harbiye ve Tıbbiye mektepleri talebesinden Trablusgarb’e, ahattan ve bazı münevver gençlerden diğer vilâyetlere nefi edilmiş (sürülmüş) olanlar malûm ise de falân veya filânın ne asılıp kesildiğine, ne gizlice boğulduğuna, ne de denize atıldığına dair ötedenberi hiçbir kimse hiçbir sahih haber işitmemiş(tir)”
Dizide ‘idam’ sahnesi vardı ya.. bakınız o konuda da ne diyor hatıra yazarımız:
“Kitabet hizmetinde bulunduğum on dört sene zarfında âdi cürümlerinden dolayı haklarında idam hükmü sâdir olanlar elbette yüzü tecavüz etmiştir. Padişah bunların arasında yalnız birinin, anasını ve babasını katletmiş bir canavarın idam hükmünü tasdik etti. (..) Padişahın umumiyetle idam cezalarını muttariden hapis cezasına tahvil etmiş olduğu, halen, hazinei evrak kuyudile de sabittir. Alelıtlak adam öldürmekten bu derece içtinap ise ancak kanı kerih gören bir tabiatın şiarı olabilir.”
Uyarayım: Ahmet Reşit Bey Sultan’ın hayranı bir kişi değildir. Anılarında Padişah’tan sürekli ‘vehimli’ ve ‘cahil’ olarak söz eder. Amcası Sultan Abdülaziz’in bir askeri darbe ile, sadece birkaç ay tahtta oturabilmiş ağabeyi 5. Murad’ın da bir fetva ile devrilmelerinin kendisinin başına da aynı durumun gelebileceği düşüncesiyle onda kalıcı etki bıraktığını.. etrafını fazlaca dinlediğini.. kendisine lâf taşıyanlara kulak verdiğini.. anlatır da anlatır…
Okuyalım:
“Saltanatının başlangıcında etrafını kuşatan havasi bendegânın Padişahı ellerinde tutmak için korkusundan istifadeye çalışmış olmaları da şimdi saydığımız âmillere inzimam ederek uydurma tehlikeler karşısında vehminin gitgide arttığına da kaniim.”
Amcası gibi gafil aldanmamak diye bir derdi olduğu anlaşılıyor Sultan Abdülhamid’in, etrafında bulunanlar onun bu hissini kullanarak ihbarlarıyla vehmini ve dolayısıyla endişelerini artırmış olmalılar…
Hünkar, buna rağmen, kimsenin burnunu kanatmamış, kendisinden nefret eden aydınların başına bir iş getirmemiştir.
Bunları yazan da “Padişah tek kişinin kanını dökmemiştir, idamlık adi suçları bile hafifletmiş, bir kişi haricinde kimseyi darağacına göndermemiştir” tanıklığında bulunan Ahmet Reşit Bey…
Ben de soruyorum şimdi: Tarihe bu kadar önem verilen bir dönemde, en beğenilen Osmanlı padişahı Abdülhamid bile, dizilere yanlış aktarılıyorsa, bunun bir sebebi olması gerekmez mi?
Ne olabilir o sebep?
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025