Fehmi KORU
Israrla talep edildiği, uğruna büyük mücadeleler verildiği için değil de, dıştan zorlamalarla ülkemize ithal edildiği için olmalı, demokrasi, bizde el bebek gül bebek muamelesi görmüyor.
Ona sahip çıkıyormuş görünenler bile bunu sureta yaptıklarını ufaklı-büyüklü kaymalarda dışa vuruyorlar.
Lâfı fazla uzatmadan tespitimi paylaşayım: Demokrasi bizler için fazla önemli bir ‘değer’ değil.
Gözlemlerimin bende uyandırdığı bu görüşleri geçen hafta açıklanan uluslararası bir araştırma da doğruladı.
Amerikan PEW Araştırma Kurumunun 16 Şubat ile 8 Mayıs 2017 tarihleri arasında 38 ülkede toplam 42 bine yakın denek üzerinde yaptığı anketinsöylediği de bu. “Seçilmişler yerine bir uzmanlar grubunun veya güçlü bir liderin hakkımızda karar vermesine itiraz etmem”diyenlerimizin oranı hayli yüksek. Askeri yönetim istemiyor halkımız, ancak seçilmiş temsilcilere güveni de az.
İyi bir şey mi bu?
‘Refah toplumu’ da denilen gelişmiş ülkeler halklarının aynı konulardaki tercihi göz önünde tutulduğunda pek iyi bir durumda sayılmayız. İsveç, Almanya, Hollanda, hatta İtalya’da yaşayan insanlar ile bu noktada ayrışıyoruz, araştırmaya göre.
Tabloya ve ülkelerin durumlarına baktığımızda demokrasi yolunda katetmemiz gereken daha çok mesafe olduğu, bunu yapmadığımız taktirde gelişmişlik skalasında gerilere düşmekten kurtulamayacağımız gerçeği yüzümüze sırıtıyor.
Kalkınmak, gelişmek, toplumumuzu refahla tanıştırmak istiyorsak daha fazla demokrasi talep etmeli, demokratik hak ve özgürlüklerin üzerine titremeliyiz.
Meydan okumamız gerektiğinde Batılı ülkeler karşısında sesimizin daha yüksek çıkması, gündeme sokmaya ve sonuç almaya çalıştığımız “Dünya beşten büyüktür” türü iddialarımızın dinlenmesi için de bu şart.
Biri bana “Milli otomobilimiz mi olsun, yoksa daha fazla demokrasiye mi sahip olalım?” diye sorsa vereceğim cevap açık: “Otomobilimiz de olsun, ama demokrasi ekonomik gücün de kaynağı olduğu için öncelik taşıyor.”
Acaba neden bu konuda gerilerdeyiz?
Elbette her toplum, her birey hak ve özgürlüklere sahip olmak, onlardan en geniş biçimde yararlanmak ister. Bizler de istiyoruz ve yakın geçmişte toplumun üzerine giydirilen ‘28 Şubat’ ve benzeri süreçlere, askeri yönetimlere tepkiler veriyoruz.
Yeterli mi? Değil. Bunun için ciddi çabalar göstermemiz, örgütlü bir topluma dönüşmemiz, sürekli daha fazlasını talep etmemiz de gerekiyor. Sadece seçilmişlere saygı göstermek yetmiyor demokrasi sayılmak için, onları seçtikten sonra denetleme mekanizmalarına sahip olmak da şart.
Örgütlenmeli ve ‘sivil toplum’ haline dönüşmeliyiz.
O konuda eksiklerimiz büyük.
Osman Kavala olayı
Böylesine bir konuyu bugün ele almamın sebebi beni hayretten hayrete düşüren bir yeni gelişme; işadamı Osman Kavala’nın gözaltına alınması ve tutuklanması…
Kendisini tanıdığımı söyleyemem; birkaç sosyal etkinlikte karşılaşmak ve ayak üzeri konuşmaktan öteye geçmeyen, hayatlarımızın doğal akışı içerisinde yollarımızın pek kesişmediği biri o.
Ancak uzaktan bakarak takdir ettiğim biri.
Evet, takdir ettiğim biri.
Hakkında ‘kızıl milyarder’ sıfatı da kullanılıyor ya, o sıfatı hakaret için kullananların üzerinde bir kez daha düşünmelerini salık veririm.
Para kazanmak veya yüklü bir servete mirasçı olmakla yetinmeyen, ülke sorunlarıyla yakından ilgilenip ‘daha iyi bir Türkiye’ için çalışan birini, bütün iştahı ‘daha fazla zenginleşmek’ten ibaret birine tercih etmemiz gerekmez mi?
‘Daha iyi bir Türkiye’ konusunda görüşlerimiz farklı olabilir, fakat herkes kendi ‘daha iyisi’için çaba gösterir ve fedakârlıklar üstlenirse bundan ülkenin kazanacağı da belli.
Yargı ne için var?
Konuya ilgi duymamın bir sebebi Kavala’ya atfedilen suçların ‘örgütlü toplum’ anlayışıma ters gelmesi ise, bir diğer sebep de bu olayın ülkemizin imajını bozma potansiyelidir.
Son zamanlarda işin kolayına kaçılıyor ve her olumsuz görünen olay yargının görev alanı içerisinde mütalaa ediliyor.
“Gazete yayın çizgisinden saptı, bunu yapanları yargılayalım” deniliyor sözgelimi ve Cumhuriyet gazetesiyle ilgili dava açılıyor.
Muhalif çıkışların üzerine de yargı gidiyor.
Oysa bunlar ‘basın özgürlüğü’ kapsamı içerisinde ele alınması ve kendi doğal akışına bırakılarak ‘basın içi kavgalar’ ile gündeme taşınması gereken konular… Her eğilimin yayın organı var ülkemizde, oralarda yer bulamayanlar için internet medyası ve sosyal medya bulunuyor; özgür bir ortamda bunlarla denge oluşabilir.
Hakaret varsa, kişi haklarına tecavüz söz konusuysa devreye girer yargı.
Beğenilmeyen işler yapan insanlar, örgütler ve kurumlar için de durum aynı; onları ve yaptıklarını beğenmeyen kendisi örgütlenip beğenilen işler yapar, yapıyor da zaten…
Görüşlerin de bir piyasası vardır ve iyi, sahih, halis olan sonunda kazanır.
Önüne getirilen bu konuda da, yargı, etki altında kalmadan kararını verecektir hiç kuşkusuz; Osman Kavala’ya yönelik iddialar hakkında mahkemenin kararını beklememiz gerekiyor.
Ancak ‘ülke imajı’ diye bir derdimiz varsa –ki olmalıdır–, tutuklu halin fazla uzun tutulmaması daha doğru olacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025