Fehmi KORU
Gazeteci dediğin ne yapar eder sorusunu sorar
6.02.2018
1050
Gazeteci milletinin ‘‘Git, filancayla şu konuda görüş’’ türü bir görevi üstlendiği andan itibaren gözü kimseyi görmez.
Zihninde mesleğe girdiği ilk günden başlayarak en sık duyduğu ‘‘Aptalca soru yoktur’’ vecizesi, kendisinden cevabı istenen konuda muhatabını en iyi nasıl konuşturacaksa öyle davranır.
Hem başbaşa görüşmelerde hem başka meslektaşlarıyla bir arada bulunduğu basın toplantısı gibi ortamlarda.
Yöntem gazeteciden gazeteciye değişebilir.
Ben yumuşak başlangıç sorularıyla karşımdakinin güvenini kazanmaya, rahatlamasını sağlayıp yalnız onun istediğinin değil, ama benim için önemli olanın da ağzından çıkmasını bu yolla garantiye almaya çalışırım.
Trump’ı sarsan Michael Wolff’un kitabını okumaya başladım; konuştuğu insanları rahatlatmayı başardığı anlaşılıyor. Her şeyi onun önüne dökmüşler âdeta.
Hiç unutmadığım bir-iki olay
Daha önce İstanbul’da görev yapmış deneyimli bir yabancı gazeteci ülkesi dışişleri bakanlığında 3 numaralı koltuğa getirilmişti. Görevi üstlendikten kısa süre sonra basın özgürlüğü konusunda görüş aktarmak üzere Türkiye’ye gönderildi. Davetli bir grup gazeteci arasında ben de vardım. Hem ortamın en kıdemlisi olduğum, hem daha önce de tanıdığı için ilk soruyu sorma işini bana bıraktı. Her zamanki gibi yumuşak bir soruyla başlamayı uygun gördüm.
Katılanlardan genç bir yazar, ertesi gün, sütununda, günün manşeti yumuşak soruma verilen cevapla alındığı halde, beni bu yüzden eleştirdi.
Kimi öyle ortamları kendisinin muhatabından fazla konuşulmasını sağlayacak manevralar için kullanır.
Gazetecilerin zihinlerinde taşıdıkları ‘‘Aptalca soru yoktur’’ vecizesini onların karşısına çıkanların da unutmamasında yarar vardır.
Avrupa ile ilişkilerimizin en hafif deyimle ‘şekerrenk’ olduğu şu günlerde Fransa’ya giden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın evsahibi Emmanuel Macron ile katıldığı basın toplantısında yaşananlar bana bu yazıyı yazdırıyor.
Dün Türkiye’yi yakın takibi altında tutan bazı ülkelerin televizyonları Cumhurbaşkanı Erdoğanile Fransız gazeteci Laurent Richard arasında geçen şu muhavereyi döne döne izleyicilerine yansıttı:
‘‘Richard: Terörle mücadelede size güvenilir mi? Neden Suriye’ye silah gönderdiniz? Türkiye’nin selefi grupları desteklemesi için ne diyorsunuz?
Erdoğan: Suriye’ye kim silah gönderdi?
Richard: MİT’e ait TIR’larda silahlar bulundu.
Erdoğan: Sen FETÖ ağzıyla konuşuyorsun.
Richard: Ben gazeteci gibi konuşuyorum
Erdoğan: O operasyonu yapanlar şu anda içeride. Onlar FETÖ’nün savcılarıydı. Onlar hapisteler şu anda. Operasyon yaptılar. İstihbarat teşkilatlarının bu tür operasyonlarına yönelik kamyonlarla silah taşıma gibi yetkileri vardır. Sen bana bu soruyu soruyorsun da, ABD’nin 4 bin TIR gönderdiği silahları niye sormuyorsun? Bunları da araştırsaydın gazetecisin ya. 4 bin TIR. Bunları yazın. Sorularınızı sorarken başkası ağzıyla konuşmayın. Bunları yutacak biri yok karşınızda. FETÖ ağzıyla konuşmamayı da lütfen öğrenin.’’
Fransız meslektaş, belli ki, basın toplantısına hır çıkarmak amacıyla gitmiş; sonuçta istediğini almış olduğu anlaşılıyor. Toplantının hemen arkasından attığı Twitte soru-cevap bölümünün videosuyla birlikte ‘‘Bugün sadece Türk gazetecilerin artık soramadığı soruları sormaya çalıştım’’ cümlesini paylaşmış.
Haksızlık bu.
Devlet yöneticileri ve siyasilerin karşısına çıkan gazeteciler Türkiye’de de halkın merak ettikleri soruları onlara yöneltebiliyor. Şahsen artık o tür bir gazetecilik yapma fırsatım olmuyor, ancak olduğu dönemlerde katıldığım ortamlarda karşımızdakileri şaşırtan incelikte sorular sorulduğunu hatırlıyorum.
Şimdilerde de durumun fazla farklı olduğunu sanmam; soru sorulamayan ortamlar gazeteciliğin yapılamadığı ortamlardır çünkü.
Cezaevlerindeki gazeteciler
Paris’teki basın toplantısındaki o soru ve cevabın Batı kamuoylarında bırakacağı tortu, hem Türkiye’de basın özgürlüğü uygulaması hakkındaki önyargıları pekiştirecek, hem de Türk basını hakkında olumsuz izlenimler bırakacaktır.
Hatta aynı basın toplantısında bulunan Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un konuğunu karşılamaya hazırlanırken yaptığı Türkiye’yi otoriter rejimler arasında sayma saygısızlığını unutturacak kadar…
Sayıları her sayana göre değiştiği halde en azı bile Türkiye’yi ‘dünyanın en çok gazeteci hapseden ülkesi’ halinde takdim etmek dışında bir işe yaramayan hapisteki gazeteciler de görüntüyü iyice flulaştırıyor.
O flulukta.. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fransa’daki o basın toplantısında da yaptığı türden.. AB ülkelerinin Türkiye’yi birlik içerisine almamak için sergiledikleri gerçekten çirkin ve çifte standartlı engellemelere yönelik eleştiriler.. dinleyenlerin bir kulağından girip öteki kulağından çıkıyor.
Gazetecilerinin devleti yönetenlere her soruyu soramadıkları görüntüsü hiçbir ülke için hoş değildir.
Katar Devleti beni de danışma kuruluna aldıkları bir ‘basın özgürlüğü merkezi’ oluşturmuştu da, Arap ve İslam Dünyası’nda medyanın daha özgür çalışması şartlarını yerleştirme amaçlı girişim adına yaptığımız basın toplantısında gazetecilerden gelen ilk soru, ‘‘İyi diyorsunuz, ama burada Katar’da 2 gazeteci cezaevinde, buna ne diyeceksiniz?’’ olmuştu.
2 gazeteci. Sadece.
Merkez o gün bugündür âtıl.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025