Fehmi KORU
Gazeteci dediğin ne yapar eder sorusunu sorar
6.02.2018
1046
Gazeteci milletinin ‘‘Git, filancayla şu konuda görüş’’ türü bir görevi üstlendiği andan itibaren gözü kimseyi görmez.
Zihninde mesleğe girdiği ilk günden başlayarak en sık duyduğu ‘‘Aptalca soru yoktur’’ vecizesi, kendisinden cevabı istenen konuda muhatabını en iyi nasıl konuşturacaksa öyle davranır.
Hem başbaşa görüşmelerde hem başka meslektaşlarıyla bir arada bulunduğu basın toplantısı gibi ortamlarda.
Yöntem gazeteciden gazeteciye değişebilir.
Ben yumuşak başlangıç sorularıyla karşımdakinin güvenini kazanmaya, rahatlamasını sağlayıp yalnız onun istediğinin değil, ama benim için önemli olanın da ağzından çıkmasını bu yolla garantiye almaya çalışırım.
Trump’ı sarsan Michael Wolff’un kitabını okumaya başladım; konuştuğu insanları rahatlatmayı başardığı anlaşılıyor. Her şeyi onun önüne dökmüşler âdeta.
Hiç unutmadığım bir-iki olay
Daha önce İstanbul’da görev yapmış deneyimli bir yabancı gazeteci ülkesi dışişleri bakanlığında 3 numaralı koltuğa getirilmişti. Görevi üstlendikten kısa süre sonra basın özgürlüğü konusunda görüş aktarmak üzere Türkiye’ye gönderildi. Davetli bir grup gazeteci arasında ben de vardım. Hem ortamın en kıdemlisi olduğum, hem daha önce de tanıdığı için ilk soruyu sorma işini bana bıraktı. Her zamanki gibi yumuşak bir soruyla başlamayı uygun gördüm.
Katılanlardan genç bir yazar, ertesi gün, sütununda, günün manşeti yumuşak soruma verilen cevapla alındığı halde, beni bu yüzden eleştirdi.
Kimi öyle ortamları kendisinin muhatabından fazla konuşulmasını sağlayacak manevralar için kullanır.
Gazetecilerin zihinlerinde taşıdıkları ‘‘Aptalca soru yoktur’’ vecizesini onların karşısına çıkanların da unutmamasında yarar vardır.
Avrupa ile ilişkilerimizin en hafif deyimle ‘şekerrenk’ olduğu şu günlerde Fransa’ya giden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın evsahibi Emmanuel Macron ile katıldığı basın toplantısında yaşananlar bana bu yazıyı yazdırıyor.
Dün Türkiye’yi yakın takibi altında tutan bazı ülkelerin televizyonları Cumhurbaşkanı Erdoğanile Fransız gazeteci Laurent Richard arasında geçen şu muhavereyi döne döne izleyicilerine yansıttı:
‘‘Richard: Terörle mücadelede size güvenilir mi? Neden Suriye’ye silah gönderdiniz? Türkiye’nin selefi grupları desteklemesi için ne diyorsunuz?
Erdoğan: Suriye’ye kim silah gönderdi?
Richard: MİT’e ait TIR’larda silahlar bulundu.
Erdoğan: Sen FETÖ ağzıyla konuşuyorsun.
Richard: Ben gazeteci gibi konuşuyorum
Erdoğan: O operasyonu yapanlar şu anda içeride. Onlar FETÖ’nün savcılarıydı. Onlar hapisteler şu anda. Operasyon yaptılar. İstihbarat teşkilatlarının bu tür operasyonlarına yönelik kamyonlarla silah taşıma gibi yetkileri vardır. Sen bana bu soruyu soruyorsun da, ABD’nin 4 bin TIR gönderdiği silahları niye sormuyorsun? Bunları da araştırsaydın gazetecisin ya. 4 bin TIR. Bunları yazın. Sorularınızı sorarken başkası ağzıyla konuşmayın. Bunları yutacak biri yok karşınızda. FETÖ ağzıyla konuşmamayı da lütfen öğrenin.’’
Fransız meslektaş, belli ki, basın toplantısına hır çıkarmak amacıyla gitmiş; sonuçta istediğini almış olduğu anlaşılıyor. Toplantının hemen arkasından attığı Twitte soru-cevap bölümünün videosuyla birlikte ‘‘Bugün sadece Türk gazetecilerin artık soramadığı soruları sormaya çalıştım’’ cümlesini paylaşmış.
Haksızlık bu.
Devlet yöneticileri ve siyasilerin karşısına çıkan gazeteciler Türkiye’de de halkın merak ettikleri soruları onlara yöneltebiliyor. Şahsen artık o tür bir gazetecilik yapma fırsatım olmuyor, ancak olduğu dönemlerde katıldığım ortamlarda karşımızdakileri şaşırtan incelikte sorular sorulduğunu hatırlıyorum.
Şimdilerde de durumun fazla farklı olduğunu sanmam; soru sorulamayan ortamlar gazeteciliğin yapılamadığı ortamlardır çünkü.
Cezaevlerindeki gazeteciler
Paris’teki basın toplantısındaki o soru ve cevabın Batı kamuoylarında bırakacağı tortu, hem Türkiye’de basın özgürlüğü uygulaması hakkındaki önyargıları pekiştirecek, hem de Türk basını hakkında olumsuz izlenimler bırakacaktır.
Hatta aynı basın toplantısında bulunan Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un konuğunu karşılamaya hazırlanırken yaptığı Türkiye’yi otoriter rejimler arasında sayma saygısızlığını unutturacak kadar…
Sayıları her sayana göre değiştiği halde en azı bile Türkiye’yi ‘dünyanın en çok gazeteci hapseden ülkesi’ halinde takdim etmek dışında bir işe yaramayan hapisteki gazeteciler de görüntüyü iyice flulaştırıyor.
O flulukta.. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fransa’daki o basın toplantısında da yaptığı türden.. AB ülkelerinin Türkiye’yi birlik içerisine almamak için sergiledikleri gerçekten çirkin ve çifte standartlı engellemelere yönelik eleştiriler.. dinleyenlerin bir kulağından girip öteki kulağından çıkıyor.
Gazetecilerinin devleti yönetenlere her soruyu soramadıkları görüntüsü hiçbir ülke için hoş değildir.
Katar Devleti beni de danışma kuruluna aldıkları bir ‘basın özgürlüğü merkezi’ oluşturmuştu da, Arap ve İslam Dünyası’nda medyanın daha özgür çalışması şartlarını yerleştirme amaçlı girişim adına yaptığımız basın toplantısında gazetecilerden gelen ilk soru, ‘‘İyi diyorsunuz, ama burada Katar’da 2 gazeteci cezaevinde, buna ne diyeceksiniz?’’ olmuştu.
2 gazeteci. Sadece.
Merkez o gün bugündür âtıl.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025