Fehmi KORU
Birkaç yıldır siyaseti uzaktan izleyen kıdemli bir politikacıyla âniden karşılaşınca ‘baskın seçim’ konusunu kendisine sormadan edemedim.
“Sizin için de sürpriz oldu mu?” sorumu geniş bir tebessümle karşılayınca da şaşırdım. Hayır, ona sürpriz olmamış…
Dediği şu:
“Esas sürpriz benim için 7 Haziran seçimi (2015) sonrasında yaşananlardı. AK Parti’nin oyları yüzde 40’a kadar düşmüş ve muhalefetin eline müthiş bir fırsat geçmişti. Sonrasında yaşananlar şaşırtıcıydı. Muhalefet nal toplarken Cumhurbaşkanı Erdoğan bir hamleyle o yüzde 40’ı altı ay sonra yüzde 49,5’a yükseltmeyi bildi.”
Gerçekten de öyle olmuş, ne yapacağını şaşıran muhalefet eline geçen fırsatı kullanamamıştı.
“Şimdi yaşanana bu yüzden sürpriz diyemem” diye devam etti kıdemli politikacı.
“Diyemem, çünkü gelişmelere bakınca bu seçimin daha 16 Nisan referandumu günü planlandığı anlaşılıyor. Beklentilerin hayli altında ‘Evet’ oyu çıktı referandumda. Baskın seçimin geleceği belliydi de, zamanı belli değildi. Bekliyordum. Devlet Bahçeli, tıpkı 2002 yılında olduğu gibi, gününü de belirterek erken seçim talep edince, Tayyip Bey tarihi derhal kendileri için en erkene çekti. 24 Haziran Tayyip Bey’in yeni 1 Kasım (2015) hamlesidir.”
Ardından ilave etti: “Meclis’te bir-iki muhalefet milletvekili seçimlerin 24 Haziran için planlandığını öngörerek bahis de kazanmış galiba.”
Evet, onlardan biri de HDP’li Sırrı Süreyya Önder…
“Bravo ona” dedi görüştüğüm kıdemli politikacı.
Hazır yakalamışken…
“Muhalefet bu defa da hamlesiz mi kalır, ne yapabilirler?”diyecektim ki, ikinci soruma müsaade etmedi, yoluna devam edip gitti.
Keşke önce o soruyu sorsaymışım…
Sahi, bu ortamda muhalefet ne yapabilir?
Bugünkü gazetelere sabahın erken saatlerinde göz attığımda benim yüzümde de geniş bir tebessüm belirdi.
Diğerlerini bırakıp sahibi yeni değişen gazetenin yazarlarının ilgilerinin nereye yoğunlaştığını merak etmemden kaynaklandı bu havam.
Yazı başlıklarını sunayım da ‘neden?’ sorusunun cevabını kendiniz verin.
İlk yazı ‘Kılıçdaroğlu’nun en zor seçimi’ başlığını uygun görmüş yazısına. Bir diğeri ‘CHP ne yapıyor?’ sorusunu yazının başlığına taşımış. Bir başkası da yazı başlığıyla ‘CHP’nin adayı nasıl bir şey olmalı?’ sorusuna cevap arıyor.
“Hah, nihayet konuya farklı yaklaşan biri var” diye sevinerek yaklaştığım sonuncu yazar ‘Gül’ün zor kararı’ başlıklı yazısının büyük bölümünü yine CHP’ye ayırmamış mı?
Herkesin derdi CHP’nin ne yapacağında…
AK Partililer, CHP Kemal Kılıçdaroğlu’nu aday gösterse rahat edecekler, bunu fazlasıyla belli ediyorlar. ‘Stratejik ortak’ MHP’nin lideri ise Kılıçdaroğlu hakkında hayırlı sözler sarf etmiyor.
Strateji CHP ve Kılıçdaroğlu söz konusu olduğunda farklı uçlara gidiyor.
CHP kendi içinden her kesime hoş gelebilecek bir aday çıkarma hazırlığındaymış; gazetede okuduğum yazılardan çıkardığım sonuç bu.
İYİ Parti kurucusu Meral Akşener daha ilk günden “Ben adayım” dedi zaten; elde kılıç olmasa da ağızda kılıç gibi sözlerle dümdüz ilerliyor… Hesap yok, varsa da o hesaba bir tek kendisi inanıyor olmalı.
HDP, eğer haklı olarak bir türlü hazmedemedikleri, önceki cumhurbaşkanlığı seçiminde beklenmeyen oranda oy almış eski eş-başkanları Selahattin Demirtaş’ı, cezaevinde olmasına rağmen, yeniden aday göstermenin hukukiliğini araştırmaktaymış yanlış anlamadıysam…
İlkeler nerede kaldı?
Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, hepsine dönüp, “Hani ‘ilkeler platformu’ üzerinde mutabakata varmıştık?” diye daha önce bizzat ve yüz yüze görüştüğü liderleri hesaba çekse yeri var.
Her parti kendi adayını çıkarırsa, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, hesap verebilirlik, yolsuzluk ve yoksullukla mücadele ve tabii demokratik hak ve özgürlüklere dayalı adalet sistemi ilkelerini yeniden hakim kılma iddiası ne olacak?
Nasıl gerçekleşecek o ilkeler?
Dünkü yazımda, AK Parti’nin ‘baskın seçim’ ile yaptığı hamlenin muhalefeti zor duruma düşürdüğünü vurguladıktan sonra “Muhalefet bu tablo karşısında ne yapabilir?” sorusunu kendime sorup cevabımı paylaşmıştım:
Dediğim şuydu:
“Fazla bir seçenek yok. Daha doğrusu benim görebildiğim tek bir seçenek var: Parti kimliklerini geçersiz hale getirecek ve seçmenlerin davranışlarını etkileyebilecek çapta bir görüntü değişikliği ile seçime gitmek…
İYİ Parti ve Saadet Partisi’ni Meclis’te temsil edilebilecek güce kavuşturacak, HDP’nin baraj derdini geride bıraktıracak, CHP için ‘Ben bu partiye asla oy vermem’ diyen (yüzde 28) kesimi bir kez daha düşündürmeye sevkedecek çapta bir değişiklik…
Lafla anlatılabilecek kadar zamanı yok muhalefetin, ancak görüntü değişikliğiyle seçmeni kendine oy vermek konusunda düşündürebilir.”
Beklentim şunlar:
Görüntü değişikliği…
Ne yapman bekleniyorsa onu değil, en beklenmeyen seçenekler üzerinde yoğunlaşıp onlar arasından biri üzerinde karar kılmak…
Var olan tabloyu değiştiremeyeceğine göre, o tabloda olmayan bir unsuru devreye sokarak şaşırtmak…
‘Solak’ olduğu bilinmeyen bir boksörün ringte davrandığı gibi davranmak…
Bekleyelim bakalım, kendilerine bir çıkış yolu bulacak mı muhalefet partileri?
Yoksa kıdemli politikacının 1 Kasım’dan sonra beklediği gibi mi yaşanacak olaylar?
Yazarlar
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025