Fehmi KORU
Türk siyaseti biraz da ‘deja vu’ duygusunu yaşatan bir ortamdır.
Hani, bazı olaylar gelişirken “Ben bu olayı galiba daha önce de yaşamıştım” hissi uyanır ya insanda, siyasi hayat içerisinde bulunanlar o hissi en güçlü şekilde en az birkaç kez hissetmiş, benim gibi siyaseti yakından izlemeye çalışanlar da “Böyle mi olmalıydı?” diye sıkça hayıflanmışlardır.
Meral Akşener‘in eliyle kurduğu partide yaşadıkları bunun son örneği…
Yaşanan olayı Abdülkadir Selvi (Hürriyet) şöyle anlatıyor:
“Afyon’daki kampta kürsüye çıkanların seçimlerdeki başarısızlığın faturasını Akşener’e keserken parti yönetiminin sessiz kalması üzerine salonu terk etmesinin altında yatan duygu da bu. Akşener, eleştirilerin yoğunlaşması üzerine hızla salonu terk ederken partililer durdurmak için çaba gösteriyorlar. ‘Kötü oldum, çekilin‘ diye sesini yükseltmesi üzerine geri çekiliyor, çıkmasına engel olamıyorlar. Ama Akşener’in makam aracına binip Ankara’ya dönmek istediği anlaşılınca aracının önüne geçiyorlar. Parti yöneticisi kadınlardan fenalaşanlar oluyor. Bir parti yöneticisinin ayağı ezilmekten son anda kurtuluyor. Akşener’in Afyon’u terk etmesi bu şekilde engelliyorlar. Bu kez Akşener salona giriyor, olağanüstü kongre kararını açıklıyor ama daha sonra Twitter hesabından genel başkanlığa aday olmayacağını duyuruyor.”
Biri de, aynı gün, “Madam, sen seçim kaybetmedin, sana olan inanma duygusunu yok ettin” diye tweet atmış, Akşener de, buna, “Kültürümüzde ‘madam’ diye kime denir herkes bilir; genelev patronuna denir. Siz beni yalnız bıraktınız, bana bu hadsizliği yapana haddini bildirmediniz” diye öfkelenmiş…
O birinin, İYİ Parti’yi başından itibaren destekleyen bir gazetede (Yeniçağ) yazan Ülkücü camianın iyi bilinen ‘ağabey’ isimlerinden Adnan İslamoğulları olması öfkeyi büyütmüştür.
İYİ Parti Meral Akşener‘in ilk yeni parti denemesi değildi
Siyasi hayata DYP saflarında Tansu Çiller‘le başlamış, son yıllarda MHP içerisinde bulunmuş Akşener, AK Parti’nin kuruluşu döneminde, Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül‘ün bir adım gerisinde bulunan birkaç isimden biri olmuştu.
Milli Selamet, Refah, Fazilet çizgisinden gelen, ancak yeni partinin daha geniş bir yelpazeye sahip olmasına çabalayan AK Parti kurucuları, DYP’li bilinen isimlerin kazanılması girişimlerinde araya Meral Akşener‘i koymaktaydılar.
Faik İçmeli ile birlikte.
İçmeli de, DYP’de bulunduğu sırada ‘Asena’ sıfatıyla da anılan Akşener gibi Ülkücü kökenli bir siyasetçiydi. Sonradan DYP İstanbul il başkanlığı da yaptı. ‘Kırık Kurşun – Mamak Askeri Cezaevinden Bosna’ya Fırtınalı Yıllar’ adıyla anılarını yayınladı. Susurluk olayının önemli ismi Abdullah Çatlı‘yla en son görüşenlerden biri olduğu da anılarından öğreniliyor. Yalnız değilmiş. Fenerbahçe-Juventus maçının oynandığı akşam VIP salonunda karşılaşmışlar, orada bulunan eski-yeni bakanlar, valiler, emniyet müdürleri ve işadamlarıyla birlikte maçı izlemişler…
Abdullah Çatlı VİP’te ağırlanmaktaymış sizin anlayacağınız…
Susurluk olayından sadece 1,5 ay önce…
Neyse.
Ak Parti kurucuları, DYP’de siyaset yapmış Ülkücü kökenli iki ismi –Meral Akşener ile Faik İçmeli‘yi- aralarında görmek istedikleri DYP’lileri partilerine kazanmak için görevlendiriyor…
Onlardan biri de Diyanet İşleri Başkanlığı da yapmış, DYP milletvekili Tayyar Altıkulaç…
Tayyar Altıkulaç, ‘Zorlukları Aşarken’ adını verdiği anılarının üçüncü cildinde o dönemi de anlatıyor.
“Daha önce DYP saflarında birlikte bulunduğumuz Meral Akşener İSAM’daki odamda ziyaretime geldi. Beraberinde Faik İçmeli de vardı. Konu siyasetti. Meral Hanım Tayyip Bey’in hareketine katılıp katılmama konusunda benim ne düşündüğümü öğrenmek istiyor, birlikte bu hareketin içinde yer alabileceğimizi söylüyordu.” (s. 1061).
Görüşmeler gitme-gelme biçiminde hayli sürmüş. Meral Akşener‘in yanında Faik İçmeli de hep varmış. “Dördüncü görüşme için” Meral Akşener‘in, kendisine, “Hocam artık bu konuları Tayyip Bey’le birlikte konuşma zamanı geldi, ben sizi evimde çaya davet ediyorum, Tayyip Bey’ide çağıracağım” dediğini aktarıyor Altıkulaç. Tayyip Bey, “O benim hocamdır, ben onun ayağına giderim” diyerek buluşma yerini Tayyar Bey‘in çalışma mekanı İSAM olarak belirlemiş…
İncelik.
‘Meral Hanım Vakası’
AK Parti’nin Uludağ’da sürdürdüğü tüzük ve program çalışmaları sırasında da Meral Hanım kurucu sıfatıyla yer almış, ama kuruluş belgelerinin paylaşıldığı, kurucular kurulunun oluşturulduğu son Afyon toplantısına katılmamış Meral Akşener…
‘Meral Hanım Vakası’ adını verdiği olayı yine Tayyar Altıkulaç‘ın kaleminden okuyalım:
“Beni bu harekete ikna için uğraşan Meral Akşener Afyon’a gelmediği gibi bu hareketten ayrılacağına dair haberler de o günkü basında yer almıştı. Tayyip Bey’in bu yüzden canı sıkıntılı idi.”
Tayyar Hoca, kurucu olsunlar diye Afyon toplantısına davet edilmiş isimlerin büyük çoğunluğunun Erdoğan-Gül ikilisinin eski partileri çizgisinde olmasını ve Meclis’e kapatılan Fazilet Partisi’nden seçilmiş milletvekillerinin kurucu olarak kadroda yer almasını mahzurlu bulduğu için toplantıyı terk etme noktasına kadar gelmiş… Kendisini son anda Erdoğan-Gülikilisiyle yaptığı görüşme ve aldığı teminat fikrinden caydırmış…
“Gerçekten kurucular kuruluna kapatılan Fazilet Partisi’nden hiçbir milletvekili alınmadığı gibi listede siyasi kimliği ve geçmişi olan sadece iki kişi vardı: Bunlardan biri bendim, diğeri Konya eski Belediye Başkanı Halil Ürün’dü” diye anlatıyor (s. 1067) tepkisinin sonucunu Altıkulaç.
Aynı sebepten tepkili Meral Akşener ise, Afyon’a kadar gelmeye zahmet etmediği için, AK Parti’den kopmuş…
Kopuş o kopuş…
Şimdi de kendisinin liderliğinde kurulmuş öbeğinde eski MHP’lilerin yer aldığı İYİ Parti’den kopma noktasına geldi Meral Akşener.
Siz de, “Biz bu filmi daha önce görmüştük” hissine kapılmıyor musunuz?
Ben kapılıyorum da.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025