Fehmi KORU
Dışarıdan baktığı halde sanki sürecin parçasıymış gibi aday teklifinde bulunan, adı geçen adaylar hakkında kalıcı kanaatler belirtenler de çıkabilir elbette; ancak bir siyasi partinin seçimde kimi nereden aday göstereceği sürecin bir parçası olmayanlar için sadece bir merak konusudur.
AK Parti’nin İstanbul, Ankara ve İzmir için belediye başkanı adayı olarak düşündüğü isimler sözgelimi, benim baktığım açıdan meraktan öte bir anlam taşımıyor.
Merakım da şu: Ülkeyi 17 yıldır yöneten bir parti önemli görevler söz konusu olduğunda nasıl olur da hep aynı isimlerden öteye geçemez?
Bakan, başbakan, TBMM başkanı ve belediye…
İsterseniz bir isimden hareketle fikir cimnastiği yapalım: Binali Yıldırım…
Bakan.. başbakan.. TBMM başkanı.. Bu arada İzmir’den belediye başkanı adaylığı (2014) da var. Şimdi de İstanbul için belediye başkanı adayı olarak ismi geçiyor ve kendisi de ‘‘Partim beni hangi göreve uygun görürse ben varım’’mesajını veriyor…
Size de tuhaf gelmiyor mu?
Mehmet Özhaseki için de benzer bir akıl yürütme yapılabilir: Siyasi hayatı Kayseri belediye başkanlığı ile başlamış biri Özhaseki, bir süre bakanlık da yaptı ve şimdi de AK Parti’yi yerel seçime hazırlayan kadronun başında. Onun ismi de Ankara belediye başkanlığı için geçiyor ve sorulduğunda ‘‘İsmimin geçmesi benim için büyük bir şeref’’ cevabını veriyor.
Siyasetçi kendisini her göreve layık görebilir, bu o uğraş alanının doğasında var; ancak makamların hep belli isimleri akla getirmeye başlaması siyasetin doğasına aykırıdır.
AK Parti bir ara çok önem verilen ‘üç dönem’ kuralını biraz da siyasetin doğasını akılda tutarak benimsemişti.
Nispeten küçük sayılan iller ve beldelerde siyasetin tek bir isim etrafında oluşması belki bir dereceye kadar kabul edilebilir; biri başkanlığı elde edince etrafını oluşturma hakkına da sahip oluyor ve böylece tek isim etrafında bir ilişkiler ağı kurulabiliyor. Siyaset biliminde buna ‘patron-client sistemi’ deniliyor; bu kavramı Türkçemizde ‘kayırmacılık’ sözcüğüyle karşılayabiliriz.
Peki de İstanbul, Ankara ve İzmir gibi milyonlarca insanın yaşadığı metropoller, bunca okumuş-yazmış, siyaseti meraktan öte bir ilgi alanı olarak gören iyi eğitim almış kişi varken, en tepe makamlar gündeme geldiğinde, oralarda da neden hep aynı isimlerden vazgeçilemiyor?
Hiç kuşkusuz burada bir yanlışlık var.
İsimleri aday olarak geçen siyasileri suçladığım sanılmasın, aksine onlar için bakanlıktan, başbakanlıktan, hatta TBMM başkanlığından sonra belediye başkanlığı, ilin adı İstanbul olsa bile, kolay kolay yapılabilecek bir tercih değildir. Aynı durum, ülkenin büyüklü-küçüklü bütün illeri ve ilçelerine belediye başkan adayları belirlemek olan, belediye başkanlığını genç yaşında üstlenmiş ve ardından bakanlık da yapmış biri için de söz konusudur.
Bu insanlar kuşkusuz görev ahlakı içerisinde olumlu tepki veriyorlar.
Yorgun diye emekli edilenlerin yerine daha yorgunlar
Üzerinde durduğum, bunca yıldır ülkeyi yöneten bir siyasi kuruluşun, ne kadar önemli makam varsa oralar için yeni isimler çıkaramaması, hep aynı isimlerden öteye gidememesi kısır döngüsüdür.
1994’ten beri Ankara siyasetine ağırlığını koymuş olan belediye başkanı Melih Gökçek’ten bir çırpıda vazgeçebiliyor AK Parti, onu ‘metal yorgunu’ bulup bir kenara koyabiliyor; sonra onun ayrıldığı makam için seçmenin önüne bir başka büyükşehirde belediye başkanlığı yapmış partinin önemli ismi Mehmet Özhaseki’yi sunuyor…
Garip bulduğum bu.
Kadir Topbaş‘ın ‘yoruldu’ denilerek görevini bırakması sağlandı, şimdi onun yerine 2002’den beri hep ağır yükler taşımış, başbakanlıktan sonraki görevi TBMM başkanlığı olan Binali Yıldırım düşünülüyor…
Bu durum garip değilse neye garip diyeceğiz?
Siyaset evet makam-mevki kollanarak içine girilecek bir uğraş alanı değildir; ancak yine de siyasi hayata giren herkes kendisini bir yerlerde görmek ister. Ayrıca çeşitli sebeplerle kendisini siyasetin dışında tuttuğu halde seçimle gelinen makamları hakkıyla doldurabilecek değerleri de siyasete kazandırmak gerekebilir.
Hep aynı isimler üzerinde ısrar bu sebeple de makul değil.
Makul olsaydı, en verimli çağında, İzmirli’nin önüne büyükşehir adayı olarak sunulduğunda, partisinin gözünde ‘başbakan olacak adam’ bilinen isim belediye başkanı seçilirdi…
Garabet seçmenin dikkatinden de kaçmaz.
Yazının burasında bazı okurlar ‘‘Yoksa senin adayların mı var?’’ diye düşünürlerse böyle düşünecekleri asla yargılamam; ben de olsam onlar gibi kuşkulanırım. Dahası, ‘‘Kimi aday gösterelim?’’ sorusuna muhatap edilecek biri olsam, bu üç ilin en önemli makamını dolduracak birden fazla isim önerisinde de bulunabilirim.
Sonuçta her birinde hayatımın üçte birini geçirdiğim üç büyük il İzmir, Ankara ve İstanbul; buralarda başkanlık yapacak kişiler beni de fazlasıyla ilgilendiriyor.
Yakından izlemeye devam edeceğim.
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025