Fehmi KORU
Çeşitli uluslararası platformların yönelttiği davetlere katılmakta hiç nazlanmadım. O toplantılarda görüş açıklayarak herhangi bir sorunun çözümüne katkıda bulunacağım umuduyla değil; öyle bir sonucu da beklesem bile…
Uluslararası toplantılar, toplantıyı düzenleyen kurumun bulunduğu ülkenin o sırada hangi konuya ağırlık verdiğini göstermesi yanında, katılanlara öteki davetlilerle tanışma ve olaylara daha geniş bir perspektiften bakma fırsatı da verir.
Toplantıya katılan gazeteciyse, orada yaşanan ve konuşulanları okurlarıyla paylaşma imkânını da…
Kanada’nın Halifax kentinde yapılan güvenlik toplantısına bu yıl davet edilen milli savunma bakanı Hulusi Akar kendisi gibi davetli olan ABD genelkurmay başkanı yanında Kanada ve Kosova’dan önemli isimlerle de görüşme fırsatı bulmuş…
Birkaç yıl önce, hem de iki yıl üst üste, aynı platforma, ilkinde refakaten, ikincisinde doğrudan davet edilmiş, her ikisine de daha önce verilmiş sözlerim yüzünden katılmam mümkün olmamıştı.
İçimde ukdedir. İkinci davete katılamamamın sebebi bir başka yurtdışı uluslararası toplantıya katılma sözümdü; o toplantı son anda iptal edilince ikisinden de mahrum kalmıştım.
Katıldığım toplantılardan öğrendiklerim
Geçenlerde iyi bir okurum olduğu anlaşılan bir hekim “Bilderberg toplantısına neden katıldınız?” sorusunu yönelttiğinde şaşırmadım. İnsanlar merak ediyorlar. Oysa beni o tür toplantılara, hem mesleki iç güdülerim hem de merakım sevk ediyor.
‘Dünyayı yöneten kadro’ diye bilinen ve sıkça hakkında yazı yazdığım bir grubun toplantısına davet edilirim de nasıl olur da katılmam?
Katıldım ve her ülkenin en güçlü adamlarıyla dirsek dirseğe geldim.
Hiç unutmadığım toplantılardan biri Amerikan üniversitelerinden birinin Atina’da düzenlediği güvenlik eksenli bir toplantısıydı. Bütün tecrübeme rağmen ilk kez oradaki gibi geniş çaplı bir davetli listesiyle karşılaşmış oldum.
Toplantının benim de tercih ettiğim bir yan etkinliğini yöneten kişi İsrail’den bir akademisyendi. Oturumu açarken o da şaşkınlığını “Buradaki ortamı ülkeye dönüp anlattığımda bana kimse inanmayacak” demiş ve eklemişti: “İşte görüyorsunuz, sağ yanımda İranlı bir molla, sol yanımda da at kuyruklu yaşı geçkin bir Suudlu mimar oturuyor…”
Aynı toplantının benim bulunmadığım farklı başlıklı bir oturumu, hiç beklenmedik biçimde, ‘Türkiye’de Kürt sorunu’ üzerinde yoğunlaşmış; ana oturumlarından birinde, İran’ın en tepe yöneticilerinden birinin danışmanı olan ana konuşmacıya, İsrailli katılımcılar “Ülkelerimizin birbirini tanıması hiç mümkün olmayacak mı?” türünden sorular yöneltmişlerdi.
İngiltere dışişleri bakanlığı ile irtibatlı bir fikir üreten kurumun sürekli düzenlediği toplantılara da katıldım, birkaç kez. Birinde konu Kıbrıs sorunu idi ve soruna taraf iki ülke ile Kıbrıs’ın iki kesiminden davetlilerdik. İlk günkü oturumlarda, o sırada Suriye’den ayrılmış ve Avrupa’yı dolaşan Abdullah Öcalan‘a Yunanistan’ın sahip çıkması Türk katılımcılar tarafından ısrarla gündeme getirildi; Yunan ve Rum katılımcılar “Hayır, öyle bir şey yok”diye iddiaya karşı çıktılar. İkinci gün sabah kahvaltıya indiğimizde, CNN International,“Öcalan Kenya’daki Yunanistan büyükelçiliğinde derdest edilip bir operasyonla Türkiye’ye getirildi” haberini geçiyordu. Geri kalan üç günde Kıbrıs sorunu daha rahat tartışılabildi.
Almanlar da vakıfları aracılığıyla Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini tartıştırdılar bir dönem. Onlara da katıldım. Birine bizden TBMM başkanı da davetliydi ve resmi programda açılışta konuşma yapması öngörülmüşken aramızda olamadı. Öğleden sonraki oturuma geldiğinde, konumuna ve kırmızı pasaportuna rağmen havalimanında görevliler tarafından tutulduğunu, büyükelçiliğin devreye girmesiyle serbest bırakıldığını öğrenmiştik.
Deniz Baykal, ana konuşmacılarından olacağı Münih güvenlik konferansına gidecekti ve bir başka meslektaşla birlikte benim de orada bulunmamı istemişti. Her zamanki gibi havalimanına erkenden geldim, valizimi teslim edip uçuş kartımı aldım ve diğer meslektaşı beklemeye başladım. O sırada aklıma vize durumumu kontrol etmek geldi. Vizemin süresinin birkaç gün önce sona erdiğini gördüğümde nasıl dehşete düştüğümü anlatamam. Ertesi sabah vizem yenilendi de 24 saat gecikmeyle Baykal‘ın gezisine katılabildim.
En renkli toplantılardan biri de İtalya’nın Como gölüne tepeden bakan Bellagio şatosunda katıldığımdı. Dar katılımlı ve davetlilerinden birinin New York Times‘ın patronu olduğu bir toplantıydı. 11 Eylül uğursuz eylemlerinden hemen sonra yapılan o toplantının konusu ‘İslam ve demokrasi ilişkisi’ idi.
Halifax’a gitmedim, gidemedim. Bu yılkine davet edilsem ve gidebilseydim, katılımcılar listesine baktım, dünyanın dört bir tarafından önemli şahsiyetlerle tanışma fırsatı bulacaktım. Bakan Hulusi Akar‘ın görüştüğü Kosova’nın güvenlik çarı diye bilinen Rüstem Berisha ile Priştina’da yapılan bir toplantıda aynı ortamda bulunmuştum.
Yukarıda değindiğim toplantılardan aldığım izlenimleri, sürekli okurlarım bilir, yazılarıma hep yansıttım.
Katılmamın sizler açısından da yararları var yani.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
26.09.2025
19.09.2025
18.09.2025
16.09.2025
22.08.2025
19.08.2025
17.08.2025
15.08.2025
14.08.2025