Fehmi KORU
Tayyip Erdoğan İstanbul’a belediye başkanı seçildiğinde kaç yaşındaydı, hiç düşündünüz mü? Ben günlerdir bu konu üzerinde düşünüp duruyorum.
Düşünmemin sebebi, herkesin gözbebeği illere partilerin aday göstermeyi düşündüğü isimler…
Aralarında neredeyse Tayyip Erdoğan’ın başkan seçilme yaşı kadar siyasi hayatın içerisinde bulunmuş kişiler var.
Fazla vakit kaybetmeden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belediye başkanı seçildiği sıradaki yaşını yazayım: 40…
Bir insanın en olgun, ondan daha da önemlisi en iddialı olduğu yaş…
O yaşta İstanbul gibi dünyanın imrenerek baktığı bir kentin en üst düzey yöneticisi olan biri, orada elde ettiği başarıdan sonra başbakanlığa ve cumhurbaşkanlığına talip olacak bir siyaset virtüozuna dönüşebiliyor…
Eskişehir’in belediye başkanının 80’li yaşlarında olduğunu ve başarılı icraatlar yaptığını biliyorum elbette. Ancak Yılmaz Büyükerşen’in bir istisna olduğunu kabul etmeliyiz. Sorunlarla cebelleşilen büyükşehirlerde iddialı genç isimlerin daha yararlı hizmetler göreceklerini genel kural sayabiliriz.
Fransa’da cumhurbaşkanlarının bazıları büyük kentlerin başarılı belediye başkanları olarak yola çıkmış siyasilerdir. Bir kenti iyi yönetenin ülke yönetiminde de başarısını devam ettireceği varsayımı iddialı siyasilerin önünü açmıştır orada.
Hep aynı isimler
Bu genel kabullerden hareketle şu sırada önemli kentlerin belediye başkan adayı olarak ismi geçenlere baktığımızda, siyaset alanında saçını başını ağartmış kişilerin o görevler için düşünüldüğünü görüyoruz.
İstanbul için ismi üzerinde en fazla durulan kişi, bakanlık, başbakanlık yapmıştı, son görevi de TBMM başkanlığı… Onun İstanbul için belediye başkanı olarak düşünülmesi, aday gösterecek partinin en büyük kentimize verdiği değerin sergilenmesi sayılabilir; nitekim öyle de takdim ediliyor.
Ancak her geldiği kademede yorulmuş bir deneyim abidesi için İstanbul belediye başkanlığı hayli ağır bir görev değil midir?
Geçenlerde AK Parti’de ağırlığı bulunan siyasi kimlikli bir dostla söyleşirken, isimler üzerinde durmaksızın, şu soruyu gündeme taşımıştım: ‘‘Partiniz 16 yıldır iktidarda. Bu uzunca yıllar içerisinde önemli görevlere getirilebilecek isimlerin yetişmiş olması gerekir. Ancak ne zaman önemli bir koltuğu doldurmak söz konusu edilse, yeni isimlerin ortaya atıldığını pek göremiyoruz. Hep aynı isimler gündemde. Bu neden?’’
Dostum, bu soruyu tebessüm ederek atlattı.
Atama veya tercihte bulunma noktasında bulunan kişi/ler/in yeni yüzleri tanımamasıyla ilişkili olabilir bu durum. Yakınları veya eskiden beri yan/lar/ında bulunanlar ilk akıllarına gelen isimler oluyorsa ne yapacaksınız?
Genç-yaşlı konusunu gündeme getirmenin bugünün Türkiye’sinde fazla bir anlam taşımadığını ben de biliyorum. Önemli görevler ‘‘Başarılı olamazsa görevden alınırlar’’mantığı içerisinde dağıtılıyor bugün. Nitekim yakın zamanda alk tarafından seçilmiş bazı belediye başkanları ‘metal yorgunu’ oldukları gerekçesiyle görevden alındılar.
Sistem değiştikten sonra bakanlık görevine getirilenler bile, daha ‘Besmele’ çekip göreve başlayacakları sırada, ‘‘Atandıkları gibi, başarılı olmadıkları takdirde görevden alınabilirler de’’ uyarısıyla karşılaşmadılar mı?
Bakanların bazısı hem yeni isim hem de genç; ancak onların da böylesine bir moral baskı altında çalışmalarından hayır gelecek midir, bilemiyorum.
Acaba son zamanlarda yaşanan yalpalamalarda bu yönetim anlayışının da bir etkisi var mı? Yakınların, uzun yıllardır tanınanların önemli görevler için tercih edilmesi, nispeten dışarıdan geldi sayılacak yeni ve genç isimlerin moral baskı altında tutulması sıkıntılara sebep oluyorsa şaşırmamalı.
Önseçim olsa…
Eskiden, 1980 öncesinde, tercih etmeleri için vatandaşın önüne konulacak isimleri, siyasi partiler, önce teşkilatlarının beğenisine sunar, ‘önseçim’ denilen mekanizmayla isimler belirlenirdi. O mekanizmanın yerini son zamanlarda anketler ve temayül yoklamaları aldı. Anket sonuçları gizli, temayül yoklaması ise yukarılara bakılarak elde ediliyor genellikle; bu yöntemlerin sağlıklı olduğu herhalde söylenemez.
CHP bile, bazı yerlerde ‘önseçim’ yöntemini kullanacağını beyan etmişken, büyük kentler söz konusu olduğunda merkez yoklamasından vazgeçemiyor.
Partileri yönetenlere aday belirleme hakkını elde tutmak daha kolay ve işe yarar görünüyor.
Oysa, adaylar geniş bir tabanın eğilimini yansıtacak bir yöntemle belirlenmiş olsa, ortaya çıkan ismin çok deneyimli veya hiç deneyimi bulunmayan biri olması fark etmezdi; sonuçta demokrasinin genel kuralı ‘halkın sesi Hakk’ın sesidir’ anlayışıdır.
AK Parti’nin yüzde 50’ye kadar çıkmış oyunun son zamanlarda ancak ‘ittifak’ yoluyla iktidarını koruyabildiği gerçeğiyle yer değiştirmesi, CHP’nin de oyunu ‘iktidar namzedi’görülmesine yol açacak biçimde artıramaması aday ismi belirlemede uygulanan sistemle ilgili olamaz mı?
Bana olabilirmiş gibi geliyor.
Yeni Tayyip Erdoğan’ların çıkıp ‘‘Ben varım’’ diyecekleri bir ortama ihtiyaç var.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025