Fehmi KORU
Ali Babacan, duygusal sayılabilecek bir yazılı açıklama ile, kurucularından olduğu AK Parti ile bağlarını kopardı. Açıklaması, ayrılmanın kendisi açısından alınması zor olsa da zorunlu bir karar olduğunu güçlü ifadelerle dışa vuruyor.
Bir şeyi daha açığa vuruyor açıklama: Ali Babacan’ın yeni bir siyasi oluşuma doğru yol alacağını…
Siyasi tarihimizde şimdikine benzer dönüm noktaları az değildir. Tek parti döneminin sona ermekte olduğunu, içerisinde bulundukları halde yönetimi ve politikalarıyla ayrışma yaşadıkları gerekçesini keskin bir dille vurguladıkları sonradan ‘Dörtlü Takrir’ diye anılacak çıkışlarıyla, önemli dört ismin CHP’den kopması haber vermişti.
En son çıkışı ise, ‘Yenilikçi Hareket’ girişimlerine geçit verilmemesi üzerine partileriyle bağlarını koparan Abdullah Gül’ün başını çektiği bir kadro yapmıştı.
Demokrat Parti ile AK Parti kopuşların doğurduğu başarılı birer örnektir. [Her iki parti siyasi hayata ilk girdiklerinde, vaktiyle birlikte oldukları geride kalmış arkadaşları, kurucuların arkasından, “Boşa kürek çekiyorlar, boş çuval bunlar, başarılı olamazlar” diye konuşmuşlardı.]
Tarihimizde sonu hiç de iyi gelmemiş, hatta ölü doğmuş başarısız kopuş örnekleri de yok değildir.
‘2002 ruhu’
Partileriyle isimleri özdeşleşmiş insanların ondan ayrılmaları zor bir süreçtir. Ali Babacan da, halen iktidarını sürdüren AK Parti ile birlikte ismi anılan kişilerden… Gözlerimizin önünde yaşanan ayrışma ve kopuş süreci bu sebeple hayli uzun sürdü. Yalnızca kendisini iktidara taşıyan ve rahatlıkla ‘2002 ruhu’ denilebilecek varlık sebebinden uzaklaşmakla, farklı ve köklü bir değişimi kendi içerisinde gerçekleştirmekle kalmadı AK Parti, zaman içerisinde en değerli unsurlarını da kendisi dışladı.
AK Parti’den o kopmuş görünse de gerçeği biliyoruz: Ali Babacan ve onun kadar değerli pek çok kurucu isimden vazgeçen aslında AK Parti’dir. Değişen parti, kendisini ‘2002 ruhu’ndan uzaklaştıran değişimine uygun kadro tercihinde bulunurken, ayak bağı olacağı düşünülen yol arkadaşlarının bazılarını da geride bırakmış oldu.
Varlıkları ile yoklukları arasında bir farkları kalmadı AK Parti içerisinde Ali Babacangibilerin…
Şimdi de değil, henüz hükümette ortak sorumluluk taşırlarken bile…
‘Vatana ihanet’ anlamına gelecek ağır eleştirilere tahammül etmek zorunda bırakıldığı günler oldu ekonominin sorumluluğunu omuzlarında taşırken Ali Babacan’ın…
Ayrışmanın iyice ortaya çıktığı son dönemlerde ise, partide sorumluluk taşıyan bazısı yeni isimlerin Babacan ve onun gibilere karşı sergiledikleri tavırları “Ayrılsalar da kurtulsak”anlamına gelecek kabalıktaydı.
Yaşanan ve kopuş/lar/a yol açan sürecin güncel siyasete dönük yüzünde herkesin kolayca farkına varacağı bir gerçek var: Parti kendisini yeni ufuklara doğru açar, dünyaya ve ülke sorunlarına bakışını ‘popülist’ çizgide yenilerken, bazı kurucu isimlerini kaybetmeyi de göze aldığını belli ediyordu zaten. Onların vitrinden çekilmesiyle bırakılan boşluğu MHP ile ittifak doldurdu; iktidarda kalmak için gerekli oyu da ittifak ortağı MHP’nin oylarıyla tamamlamaya başladı AK Parti.
Kopuşun zamanı çoktan gelmişti
Günümüzü belirleyen iki birbirine taban tabana zıt akım var: Pek çok Batı ülkesinde de varlığını hissettiren ‘popülist’ politikacıların temsil ettiği, demokrasinin temel değerleri diye bilinen unsurları söylemde sorgulayan, uygulamada da onların yerine gücün daha az elde toplandığı yeni bir anlayışı ikame eden akım ile, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, hür medya, kuvvetler ayrılığı gibi klasik değerleri savunan akım…
Türkiye’de ilkini bugün AK Parti temsil ediyor bu akımların…
Hatta, dünyanın değişik köşelerinde iktidara taşınan ve en çarpıcı temsilcisine ABD’de Donald Trump’la rastlanan bu akımın ilk başarılı örneği bile sayılabilir kendisini o yönde dönüştürmüş olan AK Parti…
Babacan ve onunla birlikte hareket edecek arkadaşlarının, varlığının hissedildiği her ülkede derin sarsıntılara yol açan ‘popülist’ anlayışın yanlışlığına, ilk olarak yine bizim ülkemizde son vermek gibi bir görevleri de bulunuyor.
Adaletli bir hukuk düzeni içerisinde kalkınmacı bir anlayışı yeniden diriltmek görevi…
İşsizlere iş bulacak bir ekonomik atılımı gerçekleştirirken, bunu herkesin kendini güvende bileceği bir hukuk düzeninde sağlamayı amaçlayan bir program yazılması gerekiyor.
“Nerede kalmıştık?” veya “Hadi köyümüze geri dönelim” tarzı bir kolaycılığı değil, 21. yüzyılın ilk 20 yılına damgasını vuran gelişmelerden hareketle, önümüzdeki dönemin şartlarını göz önünde tutan bir ufuk çizgisini kollamayı önceleyen bir anlayışla…
Ali Babacan’ın AK Parti’den ayrıldığını duyurmak için kaleme aldığı metin, kendisine destek verecek geniş toplumsal dinamiklerden oluşan arkadaşlarıyla birlikte tam da bunu yapmaya niyetlendiklerinin ilanı sayılabilir.
Herhalde arkası da gelecektir.
ΩΩΩΩ
Ali Babacan’ın istifa mektubu:
KAMUOYUNUN BİLGİSİNE
Ankara, 8 Temmuz 2019
“Ağustos 2001 tarihinde kurucu üyesi olduğum Adalet ve Kalkınma Partisi’nden 14 yıl MKYK üyeliği yaptım. 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra 13 yıl Bakanlar Kurulu Üyesi oldum. Bu süre içerisinde ülkemizin elde ettiği büyük başarılara katkı vermekten onur duydum.
Görevde olduğum dönemlerde partinin kuruluş ilke ve değerlerini hem ülkemizde hem de dünyada inanarak savundum. Türkiye’nin tarihi dönüm noktalarında, doğruları için verilen büyük mücadelelerin bizzat içinde olmak benim için şeref oldu.
Son yıllarda ise pek çok alanda yapılan uygulamalar ile inandığım ilke, değer ve fikirler arasında derin farklılıklar oluştu. Aklen ve kalben bir ayrışma yaşadım.
Aynı süreçte Türkiye yeni sınamalarla karşı karşıya kaldı. Dünya hızla değişti. Ülkemizde ise parlak bir gelecek vaat eden, bambaşka beklentileri olan, dinamik, yeni nesillerimiz var artık.
İçinde bulunduğumuz şartlarda, Türkiye için yepyeni bir gelecek vizyonuna ihtiyaç vardır. Ülkemiz için her alanda doğru analizler, yeniden düşünülmüş stratejiler, planlar, programlar gerekmektedir. Çok çeşitli kesimlerle yaptığımız istişareler de bunu teyit etmektedir.
Türkiye’nin bugünü ve geleceği için yeni bir çalışma başlatmak kaçınılmaz hale gelmiştir. Ben ve pek çok arkadaşım, böyle bir çalışma için büyük ve tarihi bir sorumluluk hissetmekteyiz.Bu süreçte aynı ahlaki ve toplumsal sorumluluğu hisseden çok sayıda insanla tanışmış olmak da bizim için çok sevindirici olmuştur.
İnanıyorum ki, karşı karşıya olduğumuz sorunların çözümü, ancak, temsil gücü yüksek ve geniş bir kadro çalışmasıyla mümkün olacaktır. Beraberce çalışmak ve ortak aklı hedeflemek zorundayız. Çalışmalarımızın bağımsız ve özgür bir şekilde yapılması büyük önem taşımaktadır. Her konuda beyaz sayfalarla işe başmak gerekmektedir.
Bu gerçekler dikkate alındığında Adalet ve Kalkınma Partisi kurucu üyeliğimin devam etmesi maalesef mümkün görünmemektedir. Bugün itibariyle istifa dilekçemi parti genel merkezine ulaştırdım.
Hepimizin amacı ülkemizin itibarını yükseltmek, halkımızın refah ve mutluluğunu artırmak, Türkiye’yi hak ettiği güzel bir geleceğe ulaştırmaktır. İnsan hakları, özgürlükler, ileri demokrasi ve hukukun üstünlüğü vazgeçilmez ilkelerimizdir. Siyasete ilk girdiğim günden bu yana bunlar için canla başla çalıştım. Allah sağlık ve ömür verdiği sürece bundan sonra da çalışmaya devam edeceğim.
Saygılarımla
Ali Babacan.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025