Fehmi KORU
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Soçi’de Rusya Federasyonu başkanı Vladimir Putin’le yaptığı beklenenden uzun sürmüş görüşmesinde varılan mutabakat herkesi memnun etmişe benziyor.
Rusya ile Türkiye memnun; onların memnun olduğu gelişmeden memnuniyetsizlik duyması gereken ABD Başkanı Donald Trump da, gariptir, Soçi mutabakatından memnun gözüküyor.

Soçi’de iki liderin üzerinde uzlaştığı mutabakat metni açıklandıktan sonra attığı Twitter mesajında “Türkiye, Suriye ve Ortadoğu tarafından iyi haberler geliyor; tamamlayıcı bilgiler de gelecek” diyor Trump…
Daha da ilginç gelişme şu: Suriye’ye yönelik ‘Barış Pınarı’ harekatına şiddetle karşı çıkan kalemlerin sıcağı sıcağına yaptıkları ilk açıklamalar da olumlu.
Muhalif kalemlerden Mehmet Y. Yılmaz başlığında “Erdoğan Soçi’de istediğini aldı” dediği yazısında şunları da yazıyor:
“Bugün Türkiye’nin ulaştığı nokta, Avrupa ile ipleri kopma noktasına getirmek pahasına da olsa Erdoğan açısından bir başarı olarak görülmeli. (..) Bu aşamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Soçi’den istediğini alarak döndüğünü söyleyebilirim.”
Onun gibi t24 sitesi yazarı olan Akdoğan Özkan’ın verdiği mülakatta başlığa çekilen görüşü ilgimi çekti: “ABD, Vietnam Savaşı’ndan sonraki belki de en büyük yenilgisini Suriye’de aldı.”
İlginç değil mi sizce de?
[ABD açısından 20 yıl sürmüş (1955-1975) ve 58.200 asker kaybına yol açmış olan Vietnam savaşı ile Suriye’de yaşananların mukayesesi biraz fazla abartılı. O 20 yıl boyunca ABD toplumu bir bütün olarak Vietnam ile yattı kalktı. Askere alınanlar bir yandan, askere alınmamak için türlü yollara başvuranlar diğer yandan, -tabii bu arada o insanların aileleri de- neredeyse herkes savaşla bir biçimde ilgiliydi. Hemen her gün ülkenin bir yerinde yapılan küçüklü büyüklü protesto eylemlerini de hesaba katın. Bugün Suriye’de olanlarla ise ABD’de yalnızca Washington ilgili; onda da galiba yalnızca siyasiler…]
Gelişmeye farklı gözle de bakılabilir
Olanı “Rusya kazandı, ABD kaybetti” olarak görmek yine de ve elbette mümkün. Trump Amerikan askerlerini bölgeden çekti, onların çekildiği yerler Rus ve Suriye askerleri tarafından dolduruluyor.
Amerikalılar yanlarına YPG/PYD güçlerini almışlardı, Türkiye de ‘Barış Pınarı’nda Milli Suriye Ordusu adını verdiği yerel güçlerle birlikte ilerliyordu, şimdi Ruslar da Suriye ordusuyla ortak koruma görevi üstlenecek.
Soçi’de Türkiye ile Rusya arasında varılan 10 maddelik mutabakatın ilk maddesinde yer alan “(İki ülke) Türkiye’nin milli güvenliğinin korunmasına olan bağlılıklarını teyit ederler” cümleciği bana uzaktan yaralı parmak gibi görünüyor.
Cümlecikte Türkiye’nin milli güvenliğinin korunmasına Rusya’yı da ortak ediyor anlamı da var çünkü…
[Suriye’ye Türkiye’nin ilgisi sınırına bitişik topraklarında PKK ile iç içe bir terör örgütünün varlığı sebebiyle. YPG binalarında PKK posterleri asılı ve bu da örgütlerin iç içeliğinin kanıtı. Rusya ile mutabakat PKK/YPG varlığının Suriye’den Türkiye’yi tehdit etmesini engelleme amaçlı. Güzel. Ancak, ABD ve AB’nin ‘terör örgütü’ listelerine aldığı PKK’ya Rusya bugüne kadar ‘terör örgütü’ olarak bakmadı. PKK’nın Rusya’da resmen bir temsilciliği bile var. Mutabakat metninde PYD ile ‘terörist’ sözcükleri aynı cümle içerisinde geçmiyor; yani Rusya’nın PKK’ya bakışında bir değişiklik olduğuna dair bir emare yok. Rusya PKK’yı -tabii PYD’yi de- ‘terör örgütü’ olarak görüyor mu, görmüyor mu?]
Olayı “Rusya kazandı, ABD kaybetti” olarak görmeyeceksek sonuca nasıl bakabiliriz?
Yazılarımı takip edenler bir süredir Trump merkezli analizlerimde onun farklı bir çizgiyi temsil ettiği kanaatine vardığımı anlamış olmalılar.
[Trump normal biri değil, ona ‘klinik bir vaka’ olarak bakan psikiyatristler hastalık teşhisi de koydular. Ülkesinde başkanlık süresini kısaltmak amacıyla siyasi bir süreç de başlatıldı.]
Trump ABD’nin başkanı bugün ve yapmak istediklerine yakından bakmak şart.
Donald Trump dünya için ciddi bir sorun teşkil ediyor, ama onun da bir sorunu var. Trump’ın sorunu, onu normal kabul edip temsil ettiği çizgiye olumlu bakan, kendisine yakınlık duyan başka ülkelerden dostları olduğu halde, ABD’de ve hatta kendi etrafında neyi temsil ettiğini fark edip destekleyenlerin pek az olması…
Trump’ın çizgisi
Trump, o Beyaz Saray’a taşınıncaya kadar ABD’de ipleri elinde tutan kadroların -başkanlar dahil- benimsediği ‘globalleşme yanlısı’ çizgiyi değiştirmeye kararlı bir görüntü veriyor. Başkanı olduğu ülkeyi uluslararası taahhütlerinden uzaklaştırmak gayretinde. Var olan ‘dünya düzeni’ ile başı hoş değil; BM’nin zorladığı çeşitli anlaşmaları tanımıyor, gözünde NATO’nun herhangi bir değeri yok. Bu özellikleri onu Putin ile fikir akrabası yapıyor; bu durum da ABD’de kendisi gibi düşünmeyen siyasi kadrolara fena halde batıyor.
Bu yönüyle bakılırsa “Putin kazandı, ama Trump da kaybetmedi” denilebilir.
Onların kazanması ülkeleri için aynı anlamı taşımıyor olabilir.
ABD’de Trump’a karşı muhalefet Soçi’den sonra muhakkak şiddetlenecektir.
Yazarlar
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.08.2025
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025