Fehmi KORU
Günlerdir dünya medyası bazı Arap ülkelerinin İsrail ile yakınlaşmasını haberleştirip tartışıyor. Şaşıran var, olması gerekenin bu olduğunu öne süren var, Filistinliler hesabına bu gelişmeyi kabul etmeyerek İsrail’e yanaşan ülkeleri suçlayan da…
Konunun nasıl ele alındığı da önemli elbette, ama daha önemli olan bu gelişmenin medyada değerlendirilmeye değer görülmesi.
Aynı tespiti bizim medya için de yapabilir miyiz?
Tek tük birkaç yazı…
“Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) zaten Türkiye’ye düşman, Tayyip Erdoğan’ın varlığına karşı, ondan böyle bir davranış beklenirdi” türü değerlendirmeler…
Oysa gelişmenin, şimdiye kadar İsrail’le barışmış iki ülkeyi, hatta aynı yola girmeleri beklenen sıradaki birkaç başka ülkeyi, hatta ve hatta bölgeyi ve taraf ülkeleri aşan boyutları var ve bunların hepsi olanı çok dikkatli izlemeyi ve değerlendirmeyi gerektiriyor.
‘Aduv sohyoni’ derlerdi, yani Siyonist düşman
Daha önce de birkaç vesileyle yazdığımı hatırlıyorum. Arap basını İsrail’den söz etmesi gerektiğinde onu adıyla anmak yerine tek bir sıfat kullanırdı: ‘Siyonist düşman’… İsrail’in devlet olarak varlığını kabul etmek bir yana, herhangi bir amaçla yolu İsrail’e düşmüş, pasaportunda İsrail vizesi bulunan yabancıları sınırlarından geri çevirirlerdi.
Hiç unutmadığım olaylardan biri, İsrail ile Türkiye arasında yenilenmiş askeri işbirliği anlaşması sonrasında Hüsnü Mübarek’in telaşla Ankara’ya yolladığı dönemin Mısır dışişleri bakanı Amru Musa’nın söyledikleridir.
Mısır büyükelçisinin davetiyle gittiğim konutunda, Amru Musa’dan Türkiye’nin İsrail ile yakınlaşmasının yanlışlığını hükümet yetkililerine aktardığını işitince şaşırmış, o şaşkınlıkla kendisine “Fakat sayın bakan, sizin ülkeniz de Enver Sedat’ın sonradan Nobel barış ödülü almasını da sağlayacak Camp David’te Menahem Begin ile buluşmasının ardından İsrail’le anlaşmadı mı?” sorusunu yöneltmiştim.
Amru Musa’nın cevabı şu olmuştu: “Hayır, ikisi aynı şey değil. Biz anlaşmayla İsrail’le savaşmaktan vazgeçtik, yoksa aramızda bir barış anlaşması yok; siz ise yalnız anlaşmış olmuyor, üstelik bir de askeri işbirliğine gidiyorsunuz.”
Dışişleri bakanının kendisini bilgilendirmesi üzerine Mübarek’in de ertesi gün Ankara’ya geldiğini hatırlıyorum.
Şimdi Arap ülkeleri teker teker İsrail’le barışıyorlar.
Yalnızca barışmakla da kalmıyor, iki ülke arasındaki ilişkileri kalıcı kılmak üzere çok yönlü işbirliği alanları oluşturuyorlar.
Neden acaba?
Önceki gün anlaşmayı görüşmek üzere toplanan BAE Meclis’inden çıkan karar bazı ipuçları sağlıyor. Meclis, Washington’da imzalanan anlaşmanın stratejik açıdan bölgeye güven ve istikrar getireceğine inanıyor. Ayrıca dünya barışı için de bunu tarihi bir adım olarak görüyor. Kültürel ve dinler arası yakınlaşmanın da yararı olacağı kanaatinde.
‘Güven ve istikrar’?
Kısa süre öncesine kadar, BAE dahil bölgedeki Arap ülkeleri İsrail’in varlığını güven ve istikrara tehdit olarak görmekteydi.
Değişen bir ‘tehdit algısı’ söz konusu.
İsrail ile barışmak için sıraya giren Körfez ülkeleri için belli ki İsrail artık ‘düşman’ değil, buna karşılık hayli zamandır İran’dan kendilerine yönelik tehdit geldiği görüşündeydiler, son zamanlarda İran’ın yanına Türkiye’yi de yerleştirme gayretleri olduğu fark ediliyordu.
Arap ülkelerinin tuttuğu bu yeni yolu beğenmeyen ve protesto eden yalnızca iki ülke çıktı: İran ve Türkiye…
[Yeni duruma kendini uyarlayan yalnızca Körfez’deki Arap ülkeleri değil; Sudan’ın da İsrail ile anlaşmak için sırada olduğu duyuluyor. Bir ara sınırları içerisindeki bir adayı askeri üs amacıyla kullanılmak üzere Türkiye’ye tahsis eden Sudan. Tahsisi yapan 1989’da bir askeri darbeyle işbaşına gelip 30 yıl ülkeyi yöneten devlet başkanı Ömer Beşir’in kendisi geçen yıl bir askeri darbeyle devrildi. Sudan’daki eksen kayması için öyle bir darbe gerekiyordu.]
BAE Meclisi’nin anlaşmayı ‘stratejik’ olarak değerlendirmesine dikkatinizi isterim.
Komplo teorisi mi, öngörü mü yoksa?
Gerçekten de bu anlaşmalar yeni bir stratejinin sonucu. Netanyahu gibi işgal altında tutulan Batı Şeria’nın bütünüyle İsrail’e katılması projesini kısa süre önce açıklamış biriyle imzalanıyor anlaşmalar. [Yoksa Netanyahu’nun o çıkışı da stratejik, yani Arap ülkelerini imzaya zorlama amaçlı mıydı?] Her imzalayan, ne hikmetse, “Biz bunu Filistin’in iyiliği için yapıyoruz” demeyi de ihmal etmiyor.
Jerusalem Post’ta, Gershon Maskin adlı yazar, dün, “Arap liderler İsrail’i tanıdıkları ve iki ülke arasındaki ilişkileri normalleştirdikleri sırada, Filistinlilere ihanet etmediklerini, tersine bu anlaşmaların Filistinlilere yardımcı olacağını söylemekteler. Yoksa onlar bizim bilmediğimiz bir şeyi mi biliyorlar?” diye soruyordu.
Yazısının sonunda “Acaba komplo teorisi midir, yoksa gerçek bir beklenti mi?” diye sunduğu, 85 yaşındaki Suud kralı Salman’ın ölümü sonrasıyla ilgili bir tabloyu paylaşıyor Baskin.
Okuyalım:
“Suudi Arabistan’ın yeni genç kralı (MbS diye de anılan Muhammed bin Salman’ı kast ediyor), yanında BAE ve Bahreyn kralları, Oman sultanı ve Muhammed Dahlan (BAE kralının danışmanı olan Filistinli) olduğu halde Ben Gurion Havalimanı’nda uçaktan iniyor. Muzaffer bir edayla Mescid-i Aksa’ya gidiyor; oradan Arap ve İslam dünyasına dönüp, kendisini ABD ve İsrail dahil bütün dünyanın kabul ettiği ‘İslam’ın büyük müdafii’ ilan ediyor. Orada, Filistinlilere de bir devlet kurma, bütün dünya müslümanlarına haccın bir parçası olarak Kudüs’ün yolunu açma imkanı sağladığını duyuruyor. Tabii Suud mührü altında.”
İsrail ile yakınlaşma Araplara bu satırlara yansıyan düşünceyle satılmış olmalı.
Tamam da, ABD ile İsrail’in -yada Trump ile Netanyahu’nun- bu projesi bir hevesin veya seçim kazanma stratejisinin bir parçasını mı, yoksa daha geniş ve bütün dünyayı -özellikle Türkiye ile bölge ülkelerini- yakından ilgilendiren bir büyük planın parçası mı?
Sorunun cevabı bu yazımın bir yerlerinde var.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025