Fehmi KORU
‘Reform’ sözcüğü yabancı kökenlidir. Türkçede aynı kavram ‘ıslah’ veya çoğul olarak ‘ıslahat’ olarak kullanılagelmiştir. ‘Tanzimat fermanı’ (1839) ve ardından çıkan ‘Islahat fermanı’ (1856) tarihimizden birer reform paketidir.
Neden sözcüğün kökenini hatırlatıyorum?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) büyük dairesi tarafından alınıp hemen açıklanan Selahattin Demirtaş’ın tutukluluk haline son verilmesini öngören karar, avukatlarının gereğinin yerine getirilmesi için başvurduğu mahkemece bu yüzden reddedildi de ondan.
En iyisi konuya ilişkin haberi okumak:
“Başvuruyu değerlendiren Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği, şüphelinin hukuki durumunda bir değişiklik bulunmadığına kanaat getirerek tahliye talebini reddetti ve Demirtaş’ın tutukluluğunun devamına hükmetti.
“Mahkeme kararında, şüphelinin müdafilerinin tahliye talepli dilekçenin ekine AİHM’nin 22.12.2020 tarihli kararının İngilizce suretini koydukları belirtilerek, ‘Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca mezkur kararın Türkçe tercümesinin dosyaya gönderilmesi için Adalet Bakanlığına müzekkere yazılmış olup henüz cevabın gelmediği anlaşılmıştır. Şüpheli müdafileri tarafından ekte sunulan kararın tercüme metninin bulunmadığı, bu haliyle AİHM’nin kararının hangi başvuruya istinaden hangi suçlara yönelik, hangi kapsamda olduğu bilinemediğinden söz konusu kararın hukuken denetime elverişli olmadığı anlaşılmıştır’ ifadesine yer verildi.”
Hakimler başvuru dilekçesine iliştirilmiş karar metninin Türkçe olmamasını red gerekçesi yapmışlar.
Acaba ‘reform’ konusu da sözcük yabancı olduğu için mi söyleyene ve dinleyene göre değişiyor?
Bu sorumun sebebi de, hakkında ‘serbest bırakılma’ ile sonuçlanması gereken iki AİHM kararı bulunan kişinin tutukluluk halinin sona erdirilmesinin reddedildiği gün, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşma.
Uzun konuşmasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah 2021 yılı, milletimize söz verdiğimiz gibi, demokratik ve ekonomik reformlar yılı olacaktır” demekte.
Demokratik ve ekonomik reformlar…
Başka? Başka her hangi bir değişiklik beklenmiyor.
Ekonomik reformla kast edilenin “Enflasyonun sebebi faizdir” tanımından vazgeçmek olduğunu anlamakta zorlanmıyorum. Merkez Bankası’nın yeni yönetimi bir ay içerisinde tam iki kez faiz oranlarını yükseltme kararı aldı. Gerekirse yeniden artırılacağı da açıklandı.
Başka? Başka her hangi bir değişiklik beklenmiyor.
Esas kafa karıştıran ‘reform’ sözcüğünün demokratik alan için de kullanılması…
“Demokratik reformlar” denildiğinde, doğal olarak insanların aklına birkaç başlık geliyor. En önemlisi uzun tutukluluk hallerinin sona erdirilmesi… Ayrıca gazeteci ve yazar olduğu bilinen kişilerin yazdıkları ve konuşmaları yüzünden takibata uğramamaları da günümüz için bir başka ‘reform’ konusu olabilir.
Ancak, Selahattin Demirtaş’la ilgili AİHM’nin verdiği kararın reddedilmesi yargıçların ‘reform’ sözcüğüne bizlerin anladığı biçimde bir anlam vermediklerini gösteriyor.
“Siyasiler, gazeteciler, yazarlar neden hapiste?” sorusu ne zaman sorulsa, yetkili ağızlar, bugüne kadar, “O kişi siyasi olduğu için cezaevinde tutulmuyor, o bir terörist” ve “Cezaevinde gazeteci yok” cevabını veriyorlardı.
[Daha önce Başbakanlık Basın Yayın Genel Müdürlüğü tarafından şartları yerine getirenlere verilen basın kartını yeni sistemde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı (CİB) düzenliyor ve gazeteci sayılmak için şartları yerine getirmek artık yeterli sayılmıyor. Daha önce verilmiş kartları iptal etti CİB, şimdi şartları yerine getirmiş herkese kart vermiyor. Gazetecilik yapsa da CİB tarafından kart verilmeyenler cezaevine düştüğünde “Cezaevinde gazeteci yok” cevabı verilebiliyor. Kartın rengi de değiştirildi zaten, sarıydı, yeni kartın rengi turkuaz.]
Gazeteci sayılmak için önceden belirlenmiş şartların yerine getirilmesinin yeterli olmayışı, basın kartının renginin farklılaştırılması ve eski kartların geçersiz sayılması da, üzerinde biraz düşünülünce, yabancı kökenli ‘reform’ sözcüğüne yüklenen anlamın kişilere göre değişmesi gibi bir şey.
Günümüzde sözcükler ve kavramlar ilk akla gelen anlamı taşımak zorunda değiller. Konuşanın bazı sözcük ve kavramlara yüklediği anlam, o sözcük ve kavramların lügatlarda bulunan karşılığından genellikle farklı.
Gazeteci veya basın mensubu denildiğinde akla gelen anlamlar onları kullananların niyetine göre değişebiliyor.
Reform sözcüğü de öyle.
O sözcüğü kullananlar bizim anladığımızı kast etmiyorlar; onların meramları başka.
Bizlerin anlamakta zorlandığımız bu gerçeği o sözcük ve kavramları kullananlara yakın olanlar doğru anlıyor ve ona göre de davranıyorlar.
Her gazeteciyi gazeteci saymıyorlar sözgelimi…
Ya da fikir ve ifade özgürlüğünü herkese yakıştırmıyorlar…
“Peki de, anayasa?” demeye kalkmanın bir anlamı yok. Anayasa ve yasalar da benzer bir biçimde yeniden yorumlanarak uygulanıyor. Anayasa AİHM’nin kararlarının bağlayıcı olduğunu yazıyor, basının sansür edilemeyeceğini belirtiyor; ama olsun, önemli olan yazılanların nasıl yorumlandığı…
Türkçe olmayan bir metne bakarak karar verilemez; o halde Selahattin Demirtaş biraz daha yatıversin. Osman Kavala da öyle… Cezaevlerinde bulunan sarı basın kartı sahiplerinin turkuaz kartı var mı, yok; eh o halde onlar neden gazeteci sayılsın?
Anladınız…
Bence artık Türkçe olmayan ‘reform’ sözcüğü yanlış anlaşılmalara yol açtığı için günlük konuşma dilinden çıkartılsın.
Bugünü anlamada ‘ıslah’ ve ‘ıslahat’ sözcükleri daha uygun.
[George Orwell’in 1948 dolayımında kaleme aldığı kendi ülkesi İngiltere’nin geleceğine dair kara ütopyasıdır ‘1984’ romanı. Pek çok ülkede şu sıralarda en çok okunan kitaplar listesinde en ön sırada yer aldığı biliniyor. Türkiye’de de öyleymiş.]
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
2.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
25.10.2025