Fehmi KORU
Siyaset bilimiyle ilgilenenlerin fırsat düştüğünde kullanmayı sevdikleri bir tespit İtalya’da doğmuş (1834), Almanya topraklarında ölmüş (1902) İngiliz Lord Acton’a aittir.
“Güç bozar, mutlak güç mutlaka bozar” demiş Lord Acton.
Koyu Katolik Lord Acton, kilisenin (Vatikan) sınırlar aşan gücünün rahatsızlıklara yol açtığı dönemde bir dostuna yazdığı mektupta ifade etmiştir o cümleyi.
Daha yazının başında bu tespitin mutlak geçerli olmadığı çok sayıda istisna örnek bulunduğunu belirtmek isterim. İnsanlık tarihi -bu arada bizim tarihimiz de- güce hatta mutlak güce sahip olduğu halde bozulmamış, o noktaya hangi mütevazı şartlardan geldiyse gidişi de farksız olmuş, arkasından hayırla yadedilen örneklere de sahiptir.
İstisnalar kaideyi bozmaz. Güç konusunda da geçerlidir bu genel kural…
Gücü en zirvede yaşamış Roma imparatorları arasında hayatı en yakınlarının kendisine düzenlediği bir darbe girişiminde sona erecek Sezar, gücünü kendi eliyle sınırlamış yönetici tipinin bir örneğiydi. Buna karşılık kendisinden sonra gelmiş imparatorların büyük çoğunluğu iktidarın sağladığı güçlerini kötüye kullanmaktan çekinmemiş insanlardı.
Geçen yüzyılın başlarında, Lord Acton’un yaşadığı bir önceki yüz yıldan devralınan şartlarda iktidara erişmiş kötü zirve örnekleri ilkokul eğitimiyle sınırlı bilgilere sahip olanlarımız bile bilir: Mussolini.. Hitler.. Stalin…
Onların yöneticisi oldukları ülkelerden taşan uygulamaları, dönemlerinde yeni yeni filizlenen demokrasi düşüncesine tekrarlanmaması için alınacak tedbirler katkısını getirmiştir.
Bugünün dünyasında da, demokrasi düşüncesinin kötü örneklere bakarak kazandığı koruyucu tedbirlere rağmen, gücü bir biçimde ele geçirdiğinde onu halkına karşı kullanmaktan çekinmeyen örneklere rastlanabiliyor.
Kim daha fazla bozuluyor, batılılar mı doğulular mı?
Mısır cezaevleri çok basit yaftalamalarla cezaevlerine tıkılmış insanlarla dolu. Darbeyle iktidarı ele geçirmiş Abdülfettah el-Sisi, orduyu da arkasında tutarak, Mısır’da tam bir terör estiriyor.
Suudi Arabistan’da ipleri ele geçiren ve muhaliflerini susturmada sınır tanımayan veliaht prens Muhammed bin Salman’ın kolları İstanbul’a kadar uzandı ve ülkesinin en tanınmış gazetecisi Cemal Kaşıkçı’yı vahşice öldürtebildi.
Dubai (Birleşik Arap Emirlikleri) hükümdarı Emir Muhammed Raşid el-Mahtum’un, görüşlerini beğenmediği öz kızını ev hapsine tabi tuttuğu genç kadının oradan gönderdiği bir videoyla öğrenilip tepkilere yol açınca, “Bu bizim aile meselemiz, kimse karışmasın” tepkisini verdiğini herhalde işitmişsinizdir.
Akla hemen gelen bu iki örnek güç bozulmasının yalnızca bizim bölgeye ve belli bir düşünce sistemine ait olduğunu akla getirebilir; ama konunun bölgeleri ve belli bir düşünceyi aşan boyutları olduğu kesin.
Rus devlet başkanı Vladimir Putin’in şu günlerde birlikte kayak yaptığı Belarus cumhurbaşkanı Alexander Lukashenko 26 yıldır ülkesinin başında ve iktidar gücünü kullanma arsızlığını, seçimlerde hile yapmaya ve itirazcıların kafalarını kırıp ortada muhalif bırakmamaya kadar vardırdı.
Belarus’ta önceki gün aylardır dinmeyen gösterilerin video çekimini yapan iki gazeteci onlarca meslektaşlarının yanına gönderildi.
Cezaevine…
Doğu insanı Buda felsefesi etkisiyle daha munistir diye düşünenlere Myanmar (Burma) lisan-ı hal ile “Yanlış düşünüyorsunuz” tekzibinde bulunuyor. Ülkesinin Müslüman halkı olan Rohingyalar’a en kanlı yöntemleri reva gören genelkurmay başkanı sonunda bir darbeyle iktidarı ele geçirdi.
Sözün kısası şu: Tarihin karanlık sayfalarında kalması için çaba gösterilmesine rağmen ele geçirdiği gücü halkının aleyhine kullanmaktan çekinmeyen yönetici tipine günümüzde de rastlanıyor.
Rusya’da, Belarus’ta ve tabii Mısır’da ve Dubai’de de örnekleriyle karşılaşılan mutlaka yakın bir güç kullanımını yalnızca bir tek kişinin -liderin- eseri olarak görmemek gerekiyor. Bozulma tepeden başlayıp aşağılara kadar uzanıyor doğal olarak.
İktidar odağına yakın duran insanlarda da -hatta bazen geçmişleriyle taban tabana zıt- bozulmalara tanık olunabiliyor. Onlara bakıp yakından gözledikleri eski günlerdeki hal, tavır ve düşünceleri ile iktidarla tanıştıktan sonraki dönemlerde sergiledikleri yeni kimlikleri arasındaki derin uçuruma bakıp şaşıranlar çıkabiliyor.
Bozulmanın doğallığna ışık tutan bir deney
ABD’nin önemli eğitim kurumlarından Stanford Üniversitesi’nde 1971 yılında bir psikiyatri deneyimi yapıldı. Deneyi yapan hoca öğrencileri iki gruba ayırdı. Bir grup cezaevi gardiyanı oldu, diğer bir grup da onların korumasına verilmiş hükümlü rolünü üstlendi. Hoca cezaevi müdürü konumuna bürünerek deneyi gözledi.
Cezaevi gardiyanı öğrencilerin gözetimleri altına verilmiş mahkumlara bir süre sonra kötü davranmaya başladıkları, mahkum rolünü üstlenen öğrencilerin de kendilerine yapılan muameleyi kabullendikleri görüldü.
Psikiyatri alanında yapılmış bu deney siyaset bilimcilerin zaten bildikleri bir gerçeği sınamış oldu: Güç insanı bozuyor gerçekten…
Trump dönemini değerlendirirken “Güç bozar” tespiti sürekli akla geliyor. Trump bir dönem daha yerinde kalsaydı o tespiti doğrulayan örneklerin istisna olmaktan çıkıp kural haline geldiğini görebilecektik.
Dünyanın her tarafında örneklerine rastlanan popülist liderler dönemi Trump’la başlamamıştı, fakat galiba popülist liderlerin ortalıktan çekilmesi süreci ABD’de Trump’ın iktidardan düşmesiyle başlamış oldu.
Etkileri şimdiden her yerde görülüyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025