Fehmi KORU
Görevinden affını istemiş ve kendisini atayan merci tarafından affı kabul edilmiş eski Hazine ve Maliye Bakanı, hatırlayacaksınız, bir televizyon mülakatında değeri yukarıya doğru tırmanan Dolar konusunda sorgulandığında, muhatabı gazeteciye, “Maaşınızı Dolar olarak mı alıyorsunuz?” sorusunu yöneltmişti.
İlk elde kulağa doğruymuş gibi gelen bir soru bu.
Ülkemizde yaşayan pek az kişi Dolar cinsinden maaş alıyor; geri kalan milyonlar TL’ye çalışıyor…
Bunun anlamı şu: 5 bin TL maaş alan bir çalışan, 1 Dolar = 5 TL olduğunda, bin Dolar kazanıyor iken, 1 Dolar = 10 TL olduğunda, maaşı 500 Dolara düşmüş oluyor… 1 Dolar = 11.20 TL olduğunda ise, maaşının bir bölümü daha Dolar cinsinden azalıyor demektir…
Dün asgari ücretle çalışan bir işçinin aylık geliri 250 Dolar seviyesine indi.
Ödemeler Dolar cinsinden yapılmıyor, tamam, ancak TL cinsinden maaşların alım gücü Dolar cinsinden artıyor veya azalıyor.
Ne yapalım günümüz ekonomisinin gerçeği bu…
Einstein’ı hep haklı çıkarmakReklam
Merkez Bankası’nın faiz indirme kararıyla TL’nin değerinin Dolar karşısında düşmesi bir sürpriz miydi?
Kesinlikle sürpriz değildi.
Daha önce defalarca tekrarlandığı üzere, Merkez Bankası’nın aldığı her faiz düşürme kararı sonrasında TL değer kaybına uğruyor.
Albert Einstein’a atfedilen, tekrar tekrar aynı şeyleri yapıp her defasında farklı sonuç almayı beklemenin akılsızlık olduğuna dair özdeyişi hatırlayalım.
Neden kendimizi o olumsuz tespitin öznesi durumuna düşürüyoruz?
Yılı henüz geride bırakmadık, ancak 2021 yılı içerisinde uygulanan ekonomik politikalar ve alınan kararlar yüzünden, TL yabancı paralar karşısında yüzde 40’a yakın değer kaybetti. TL cinsinden alınan maaş ve ücretlerin, Dolarla mukayese edildiğinde, yüzde 40 azalması demek bu. Alın teriyle kazanılan paralarla bir yıl öncesine göre yüzde 40 daha az şey alabiliyoruz.
Paranın değer kaybetmesi faiz ile değil, enflasyon ile ilgili.
Bazılarının iddia ettiğinin tersine, enflasyon aşağıya çekilsin, sıfıra yaklaştırılsın, faiz de onunla birlikte düşecek, sıfıra yaklaşacaktır.
Türkiye’yi bir tarafa bırakalım ve bu dediğimin doğru olup olmadığını test etmek için korona salgını yüzünden ekonomik dengeleri sarsılmış ve daha önce hiç yaşamadıkları yükseklikte enflasyona şu sıralarda maruz kalmakta olan gelişmiş ülkelere bakalım.
Salgına kadar o ülkelerde bankalar tasarruflara çok düşük -bazısı sıfır- faiz uygularken, yükselen enflasyon onlarda da faizleri yukarıya doğru hareketlendirdi.
Faiz oranı yükseldiği için olmadı bu, enflasyon yükseldi, faiz oranı da onu takip etti.
Merkez Bankası’nın dün aldığı faizi bir tık daha azaltma kararı sonrasında 10 TL hattında seyretmekte olan 1 Doların değeri, kararın hemen ardından 11.20 TL’ye yükseliverdi. Yazımı yazarken baktım, 1 Dolar 11.10 TL.
Yani?
Herkesin maaşıyla alabileceği şeyler pahalılandı, TL cinsinden birikimi olan biraz daha fakirleşti.
Ne yani, din mi kabahatli?
Burada bir sorum olacak: Faiz indirimi zorunluluğu, Merkez Bankası kararından bir gün önce, dini gerekçe ile açıklanmıştı; o açıklamayı izleyen kararla insanların alım gücü düşmüş, birikimleri azalmış, fakirlik yerleşmişse, dinimiz bunu istemiş olabilir mi?
Kendi görüşümü bir kez daha kayda geçireyim: Dinin öngördüğü faiz yasağıyla günümüzün ekonomik ortamında sözü edilen ve Merkez Bankası kararlarına konu olan faiz arasında bir ilinti kurulamaz; paradan para kazandıran bir işlem olan faiz ne kadar kötü ise, reel enflasyonun yüzde 30’u aştığı bir ülkede o yüzdenin çok altında işlem gören tasarrufların getirisi ve götürüsü anlamına gelen ‘eksi faiz’ de o kadar kötüdür.
İster enflasyon üzerinde fahiş faiz uygulatıp paradan para kazanıldığı bir soygun düzenine dönüştürme sonucunu doğursun, ister yüksek enflasyonla halkı biraz daha ezmeye yol açsın, insanları fakirleştirmeyle sonuçlanan her devlet kararı yanlıştır.
Din-i mübin-i İslam ile ilgili algıları bu tür güncel olaylarla zedelemeye kimsenin hakkı olduğunu sanmıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti kendisini ‘laik’ olarak tanımladığı ve anayasal düzenini bu ilkeyle kurduğu için, din ile uyuşmayan pek çok uygulama devletin gözetimi altında sürdürülüyor. Burada onların neler olduğunu tek tek saymayayım. Geçmişte de kendisini muhafazakar bilen iktidarlar oldu, bugün de muhafazakar bir iktidar iş başında; o tür uygulamalar dün olduğu gibi bugün de kesintisiz devam ediyor.
‘Laik devlet’ böyle olmayı gerektiriyor da, Cumhuriyet öncesinin ‘İslami’ iddialı yönetimlerinde durum sanki farklı mıydı?
Hayır, değildi. Bugün dinin yasakladığı ancak devletin gözetimi altında varlığını sürdüren uygulamaların çoğu Osmanlı döneminden mirastır. Onlar hakkında devletin buna izni olduğuna dair Şeyhülislam fetvaları bile vardır.
Faiz konusunda dahi vardır o fetvalar…
Aklı başa toplamak gerek
Ülkemizin tek sorunu ekonomide yaşanan çalkantılar değil, pek çok başka hayati sorunumuz daha var; ancak o soruları deştiğimizde hemen hepsinin bir yönüyle ekonomiden etkilendiğini görmemek elde değil.
Dahası, Osmanlı’nın gerileme döneminde de ülkeyi içte ve dışta zayıflatan en önemli sorunlar yine ekonomi merkezliydi.
Artık bu kadar yanlıştan sonra durup düşünme zamanı hala gelmedi mi?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025