Ferhat KENTEL
Bugünlerde tam bir tevafuk eseri, çok sevdiğim insanlarla, günümüzün gündem kavramlarından birini kullanacak olursam, “âkil” ve “bilge” insanlarla ayrı ayrı çok benzer sohbetler yaşadım. Boğos Levon Zekiyan, özellikle Fransızcada bulunan “dil” (langue) ve “dil yetisi”, “ifade etme yolu, tarzı” (langage) arasındaki farka değiniyordu. Tabii ki, dilimiz ile anlatırız derdimizi; ama nasıl anlattığımız çok önemlidir. Mesela eğer “barış”tan bahsediyorsak, gerçekten barışın tarzımıza da sinmesi gerekir. Ya da eleştiri yapacaksak bile, bunu kırıp dökmeden, nefret duymadan, nefret uyandırmadan becermek; böylesine bir erdemi beslemek gerekir.
Diğer sohbet, geçtiğimiz çarşamba günü İMC-TV’de, Alev Erkilet ile birlikte yaptığımız “Güvercin Günlükleri” programında gerçekleşti. Matematikçilikten mühendisliğe, hat sanatından İslam tarihine uzanan bir yelpazede bir derya olan İrvin Cemil Schick’le birlikte programa katılan Oya Baydarsöylüyordu; sırf hamaset olsun diye, sırf “politik çıkarların” o anki gereklerine uygun olsun diye kullanılan her türlü cümle bir müddet sonra, o cümleyi kullananı da kendine benzetiyor... Yaniağızdan çıkanlar, beyni ve aklı esir alıyor...
Dolayısıyla, bugünlerde “barış” diyen, “çözüme evet” diyen insanların, olağanüstü bir hassaslık göstermesi, her türlü provokatif dile, düşmanlığa sabır diliyle muhatap olması gerekiyor.
Akıl dilinin yetersizliği
Bu çok açık, ancak hiç kolay değil...
Mesela ırkçılık, yabancı düşmanlığı korkaklıktan başka bir şey değildir. Çok karmaşık toplumsal meseleleri en basit yorumuyla ele almaktır. Mesela Avrupa’da işsizliğin sebebinin göçmenler olduğunu zannetmektir. Avrupa’nın dertlerinin sebebinin Müslümanlar olduğunu zannetmek ve kolayca islamofobik olmaktır. Çünkü bunlar kolay yorumlardır; kafa çalıştırmayı gerektirmez. Ama bu tür yorumlar yaygınlaşırsa toplumdan pek de hayır gelmez.
Fakat ırkçıları, islamofobikleri “akıl”la ikna edemezsiniz. Çünkü onlar, zannettikleri düşünce kırıntılarına “tutku” ile sarılırlar. “Akıl” havada kalır onlar karşısında; tutkunun yanından teğet geçer gider. Bu yüzden onlara karşı sabırla, duygu dilini devreye sokmak gerekir.
İşte bunu becerebilenler aslında gerçekten “âkil insan” sıfatını hak ederler.
Ve mesela ben özellikle yazarken bunu çok iyi becerebilenlerden değilim. Bu ırkçıların, nefret tohumları saçanların ne kadar aptal, ne kadar zavallı bir ruha sahip olduklarını haykırmak daha kolayıma geliyor...
Mesela bir zulüm örneği olarak 28 Şubat’ın mağduru bir gazetenin içine sinmiş, aynen 28 Şubat’ın marifetleriyle donanmış, “derin devlet yazarı” kılıklı adamların karşısında sabırla“yapma etme kardeşim, bu kadar yalan söylemek, bu kadar 28 Şubatçılık yapmak günahtır, yazıktır” demek hiç kolay değil.
Bütün yazılarında, öfke içinde sağa sola küfreden bir adam, “âkil” seçildikten sonra sakinleşmişe benziyor. Ancak bu “âkil”i görmeyip, Hilâl Kaplan’a saldırmak için vesile üstüne vesile yaratan, savaş ve kan geri gelirse muhtemelen zil takıp oynayacak olan bir adamın şu dili karşısında nasıl bir “akıl” ya da “duygu” dili geliştirilebilir?
“Malum tayfanın (yani bu memleketin gerçekten demokrat âkil insanlarını kastediyor aslında FK) ortak özelliği ‘Öcalan ve PKK sevdalısı’ iken, ‘Türk’ ifadesine alerjili olmaları
(...) alttan alttan ‘Türk’ düşmanlığı yapıyor olmaları. (...) bölücü tipler bunlar.”
Sakil tetikçilerin dini imanı yok
Görünüşte “dindar” olan bu Fatih Akkaya beyefendi, memlekette savaşacak düşmanlar yaratma peşinde... Ama bu efendinin tam zıt kutbunda da görünüşte “laik” olan bir hanımefendi var; adıYazgülü Aldoğan...
O da demokrat bir Müslüman’a, gazeteci-yazar Emine Uçak’a saldırmayı uygun görmüş. Aldoğan hanımefendi Emine Uçak’ı “âkil insanlar listesinde” ve “Apo’ya köyünde doğum günü düzenleyen derneğin başkanı” olarak göstermiş. Uçak ise, Posta gazetesine ve Yazgülü hanımefendiye bir açıklama göndererek, bu vahim hatanın düzeltilmesini istemiş; “Âkil insanlar listesinde değilim, iddia edilen dernek başkanı da değilim, Öcalan’a doğum günü de düzenlemedim” demiş. Ama bu sefer de Aldoğan hanımefendi, Emine Uçak’ın “Âkil İnsanlar arasında yer almayı kendisine ‘hakaret ve küfür’ olarak gördüğünü” iddia etmiş.
Ne yaparsınız bu durumda? Bu düşmanlık karşısında? Ne yapıp edip düşman gördüğünü yalanla dolanla yok etmeye soyunmuş bu insanlar karşısında hangi üslubu, hangi tarzı kullanabilirsiniz?
Âkil insanların bu tetikçilerin dillerini etkisiz bırakacak bir dil inşa etmeleri gerekiyor. Çünkü bu sağdan ve soldan “tetikçiler”, hayatın ve toplumun değişmesinden korku duyan insanların ihtiyaç duydukları basit ve yalan açıklamaları bıkmadan usanmadan üretmeye devam ediyorlar.
Ergenekoncu türevi bu tetikçileri belki de hiç duymamak, görmemek gerekiyor. Ama ne olursa olsun, âkil insanlara destek vermemiz gerekiyor. Ve evet belki de benim gibi insanların da bu “tetikçilere” “tetikçi” dememeyi becermemiz gerekiyor...
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.07.2024
16.04.2024
5.02.2024
12.07.2023
24.01.2023
26.11.2021
2.05.2021
16.04.2021
10.10.2020
9.09.2020