Figen Çalıkuşu
Çarşamba akşamı olağanüstü saatler yaşandı. Türkiye tarihinde rastlanmadık bir gelişmeye şahit olduk.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin başkanı ve dört üyesi anayasanın emrini yerine getirmek yerine anayasayı ve Anayasa Mahkemesi üyelerini doğrudan hedef aldı.
Bir ülke depremi sadece yer kabuğunun kırılması ile yaşamaz.
Devletin “hukuk devleti” vasfına kasteden unsurlar da yer kabuğunu kırar gibi ülkenin varlığını, bugününü, yarınını kıracak depremler yaratabilir. Darbe girişiminde bulunabilir.
Meğer asıl mesele Can Atalay’ı cezaevinde tutmak ısrarı değilmiş. Can Atalay dosyası devlet içi kanatların ve elbette siyaset içindeki güç denemelerinin elverişli bir malzemesi yapılmış.
Bu kavgada milletin vekili Can Atalay’ın özgürlüğü çalınıyormuş, ne gam.
Devlet içinde anayasal düzeni yok etmek isteyen, anayasal düzene karşı ayaklanan bir kanat olabilir mi?
Böyle bir yapıya hukuk devleti denebilir mi?
Anayasada teminat altına alınan haklar, kamu gücü kullanılarak ihlal edildiğinde bunu incelemek ve karar altına almak yetkisi sadece ve sadece Anayasa Mahkemesine ait.
Ama Anayasa Mahkemesi kararlarını yok saymak, uygulanmaması yolunda karar almak yetkisi kimseye ait değil.
Ayrıca Anayasa Mahkemesi, Yüce Divan sıfatı ile yargılama yapan bir mahkeme ve 9 üyesinin yargılanma koşulunu mümkün kılan bir düzenleme de yok. Olamaz da zaten.
Anayasayı yok sayan birilerinin bir de gemi azıya alarak anayasa mahkemesi üyelerini yargılamaya kalkabilecekleri, yasa koyucunun, anayasa yapıcısının aklına bile gelmemiş haliyle. Gelmez, çünkü akıl dışı bir gelişme bu.
Üstelik de Anayasa Mahkemesi, Yüce Divan sıfatı ile Yargıtay üyelerini yargılayan mahkeme.
Bunu Yargıtay 3. Ceza Dairesinin başkanı dahil beş üyesi bilmez mi?
Pekâlâ bilir.
Anayasanın, Anayasa Mahkemesi kararlarının yargı organını dahi bağladığı emrini bilmezler mi?
Pekâlâ bilirler.
1868 yılından beri var olan Yargıtay’da esas incelemesi yapılacağını, “değişik iş” sayısı vererek karar alınamayacağını bilmezler mi?
Pekâlâ onu da bilirler.
O zaman bu devlet içinde çatışma yaratmanın, yargıya olan güven ve itibarı on şiddetinde bir deprem ile yerle bir etme gayretinin sebebi nedir?
Yaratılan bu türbülansı hukuk ile izah etmenin bir anlamı da faydası da yok.
Ama hukuk dersek ben size aynı dairenin geçmişte verdiği bir kararı hatırlatırım sadece.
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin devamıdır bugünkü 3. Ceza Dairesi.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, benim de vekil olduğum bir kararda, çok uzak değil 2019’da çok net bir şekilde Yargıtay dairesi olarak Anayasa Mahkemesi kararının kendilerini de bağladığına karar vermişti.
Ve çok önemli bir ilkeyi de kararlarına derç etmişlerdi; “hukuk düzenin tekliği” ilkesi.
Yargıtay’ın şimdi 3. CD olan 16. CD’si kararda aynen şöyle yazıyordu:
“Asıl olanın haksız-ölçüsüz bir müdahaleye maruz bırakılan temel hakkın bir an önce teslimi olduğuna göre sair çatışma ve tartışmaların ve değerin önüne geçmesine ‘hukuk düzeninin tekliği’ ilkesi de müsaade etmez.”
Hukuk düzenini ve onun “tek” güç olarak işlemesini istemeyenler var anlaşılan.
Yargıtay gibi köklü bir yargı kurumunun bir dairesi nasıl oldu da 4 yıl içinde ne anayasayı ne de kendi kararını tanımaz hale geldi?
Ama Türkiye 85 milyonluk bir ülke. Bu ülkenin sahibi 85 milyon. Yasama, yargı ve yürütme yetkisini kullananlar değil.
Bu ülke insanlarının seçtiği vekilleri var ve bu vekiller Anayasayı koruyacaklarına ve sadakatle bağlı kalacaklarına yemin ettiler.
Anayasal düzene yapılan bu saldırı karşısında hepsinin şerefleri üzerine yaptıkları yemine sahip çıkıp bu savrulmaya dur demeleri gerekir.
Nitekim yeni seçilen CHP Genel Başkanı Özgür Özel derhal grubunu topladı. Halkla, olan biteni hiç siyaset yapmadan, tüm çıplaklığı ile paylaştı. Tarafımızın anayasa ve Anayasa Mahkemesi olduğunu bildirdi. Meclisi de göreve çağırdı. Eylem planını açıkladı. Demokratik halk dayanışması çağrısını yaptı.
Barolar Birliği, barolar, hukukçular tepkilerini ardı ardına veriyorlar.
Bu halk, bu millet, hukuk düzenin, devletin bekasının, ülkenin geleceğinin bir karanlığa, bir kaosa teslim edilmesine izin vermeyecektir.
Vermeyeceğini de hukuk düzeni içinde anayasal hakları çerçevesinde dayanışarak gösteriyor.
“Aslında hiçbir şey yasadışı değildi, çünkü artık yasa diye bir şey yoktu.” George Orwell 1984 kitabındaki distopya.
Ama 2023 yılının Türkiye’sinde olacak iş değil.
Hiç değil.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2025
23.05.2025
18.05.2025
10.05.2025
2.05.2025
25.04.2025
19.04.2025
13.04.2025
4.04.2025
28.03.2025