Figen Çalıkuşu
Geçen gün “X” hesabımdan “hukuk neden öldürülür” sorusunu yazarak bir paylaşım yaptım.
Cevapları okuyunca etkilendim.
Hukukun görünmez kılınmasının sebeplerini ve etkilerini kısa ama anlam yüklü cümleler ile anlatan çarpıcı yorumlardı hepsi.
Aralarında ince mizahla bezenmiş olanları da vardı:
“Canlısı ayaklarına dolandığı için” gibi örneğin.
Benim soruma soru ile cevap verenler de:
“Benim asıl merak ettiğim hukukçular hukukun öldürülmesine nasıl müsade eder?” gibi.
Çok doğru bir soru. Ve tüm hukukçular için de üzüntü verici.
İnsanların bir millete dönüşüp devlet kurmalarını sağlayan, hukuku yaşatmak için yemin eden, adil ve dürüst yargıçlardır.
Yargıçsız millet, yargıçsız devlet olmaz.
Yargıç hukuka ihanet ederse, hukuku boğarsa yargıçlığından vazgeçmiş demektir.
O zaman devletin silahlı çeteden bir farkı kalır mı?
O devlete hukuk devleti denebilir mi?
“X” deki bir diğer takipçimin “Devleti batırmak için olmazsa olmaz. Dışardan düşmana gerek yok o zaman” cevabında olduğu gibi bu da devletin sonu demektir.
Yargıç yargıçlığını yapmazsa yargıçlık vasfını kaybeder ama asıl vahim olanı devletin devlet olma vasfını yitirmesidir.
“X” de bir başka yorum da şöyle: “Muhatap olma ihtimaline karşı hukuk öldürülür. Muhalefet de seyreder.”
Evet gelinen bu hukuksuzluk sarmalında beklenti haklı olarak muhalefetten…
Madem muhalefet diyoruz, o zaman Can Atalay ile ilgili görüşmelerde TBMM’de AKP iktidarının anayasayı yok sayması üzerine yazdığım geçen haftaki yazımı anımsatarak devam edeyim:
“Asıl iş, yasama organı olarak hak ihlalinin etkilerini ortadan kaldırmaktır.
O da nedir?
Tahliyeyi sağlamak.
AYM kararını uygulamamak suçtur. İşlenen ve devam eden bu suçla ilgili HSK’ya müracaat artık bir zorunluluktur.
Bu yargıya müdahale değildir, HSK’ya anayasayı koruma görevinin olduğunun hatırlatılmasıdır.
Diğer yandan işlenen bir suç daha var; “özgürlüğü tahdit” suçu. 200 muhalefet milletvekili tek tek birer dilekçe yazarak suç duyurusunda bulunmalıdır.”
Kitabımda da çok genişçe yazmıştım. Anayasaya direnen hakimler Yargıtay üyesi, Adalet Bakan yardımcısı yapıldı bu ülkede. Birilerinin cesaretlendirmesi ile yargıçlar suç işledi, yargıçlar hukuku boğdu.
Devletin sağlığına milletin varlığına kastedildi.
Kaynağını Anayasa’dan alarak kullandığı yetki gereği, Anayasa’yı korumakla ve hukukun yargıçlar eli ile uygulanıp uygulanmadığını denetlemekle yükümlü HSK üyeleri ise öylece anayasanın ve hukukun katledilmesini izler durumda.
Ama neyse ki ilk kez, sorunun merkezine bir siyasi seyahat yaşandı.
CHP Sağlık Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz’ın Kars Aile Mahkemesi’nin skandal “topuk kararı” nedeniyle Hakimler ve Savcılar Kurulu’na şikâyette bulunduğunu okuduk.
Şahbaz, kararın gerekçesini yazan hakim M.K. hakkında disiplin ve ceza soruşturması başlatılmasını talep ettiği gibi HSK önünde açıklama da yaptı.
Laik bir devlette, tıp hekimi olmayan “İslami Tıpçı” birinin görüşleri bir mahkeme kararına geçti, düşünebiliyor musunuz?
Bir yargıç hukuku bir kenara koydu, bilimi bir kenara koydu.
Yetmedi; Anayasa’nın laik, sosyal hukuk devleti ilkesini yok saydığı gibi Anayasa Mahkemesi’nin “topuktan kan alınması zorunluluğunun hak ihlali olmayacağı”, aksine “Anayasa’da teminat altına alınan yaşam hakkının gereği olduğu, tıbbi bir zorunluluk olduğu” yolundaki bağlayıcı kararına da direndi, yani Anayasaya direndi.
Şimdi CHP’den ve elbette diğer muhalefet partilerinden, hak arama ve HSK’ya anayasal görevini hatırlatma adına yapılan bu şikâyet gibi Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay hakkında verdiği hak ihlali kararlarının uygulanmamasının ve anayasal suç işlenmesinin şikayet konusu yapılması çok anlamlı ve etkili olacak…
Üstelik Meclis Başkanı’nın Meclis’i bu kez olağanüstü toplantıya çağırmaya pek de niyetli olmadığı anlaşılmakta…
Bu nedenle HSK’ya anayasal görevini hatırlatmanın tam zamanıdır.
Çünkü…
“Hukuku neden öldürürler” diye sormuştum…
Hukuk öldürülmek istense de ölmez, en fazla uyur…
Hukuk zorbalıkla uyutulsa bile biz hukuksal araçlarla hukuku aramaya tüm gücümüzle aramaya devam etmek zorundayız…
Bu, hukukun bir an önce uyanmasını da sağlayacaktır.
Hukuk uyandığında bir azınlık çok mutsuz olacaktır…
Ama çoğunluğu mutluluğa o uyanan hukuk götürecektir.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.11.2025
31.10.2025
17.10.2025
10.10.2025
3.10.2025
26.09.2025
19.09.2025
12.09.2025
5.09.2025
29.08.2025