Gülay GÖKTÜRK
Hukukun genel ilkelerine göre sanıkların suçluluğu kanıtlanmadıkça onları masum addetmek durumundayız. Ne var ki, bu hukuk kuralı çoğu zaman kamuoyu vicdanına işlemez. Soruşturmalar, davalar uzar gider, sonuca varması yıllar alır. Ama kamuoyu vicdanı kanaat edinmek için mahkeme sonucunu beklemez.
Nitekim benim görebildiğim kadarıyla, şu anda kamuoyunda yolsuzluk operasyonu dolayısıyla yaşanan krizin her iki boyutu ile ilgili olarak da bir kanaat oluşmuş durumda. Bu ülkede yaşayan herkes meselenin iki yönünü de gayet güzel görüyor ve kendi bulunduğu konuma bağlı olarak temel çıkarlarının gerektirdiği pozisyonu alıyor.
AK Parti'nin yeminli düşmanları
Dikkat ederseniz, AK Parti muhalifleri demiyorum; AK Parti düşmanları diyorum. Zira 2002'den beri AK Parti'nin varlığını kabullenemeyen, onunla ilgili her şeyden nefret eden bir kesim varTürkiye'de. Yaptığı en olumlu işe bile bir kulp takıp karşı çıkmayı becermiş bir kesim! Tabii, şimdi gün onların günü... Bu kesim, mevcut durumu AK Parti'yi düşürmek için karşılarına çıkan tarihi bir fırsat olarak görüyor. Hani öyle bir durum ki, şimdi de yenemezlerse, bir daha hiç yenemezler. Operasyonun arka planının bal gibi farkındalar ama umurlarında değil. AK Parti'yi iktidardan düşürecekse, şeytanla bile işbirliği yapabilirler. Şu anda her türlü ittifaka dört elle sarılıyor ve umutla seçimleri bekliyorlar.
Kürtler
Kürt kitleleri tedirgin... Bu karambolde, Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca ilk kez yakaladıkları çözüm ihtimalinin bir yolsuzluk operasyonuyla ellerinin arasından kayıp gitmesi korkusu içinde kenarda durup izleme tutumu içindeler. Herkes farkında ki, AK Parti bu seçimde onulmaz bir yara alırsa çözüm sürecini de unutmak zorundalar.
Siyasi aktörler açısından, bu faktöre bir başka faktör daha ekleniyor: Gülen Hareketi, Güneydoğu'da sivil toplum içinde etkinlik açısından Kürt siyasi hareketiyle ciddi bir rekabet içinde. Dolayısıyla, BDP seçim platformunda yolsuzluk meselesini AK Parti'ye karşı kullansa da, bu kavgadan Cemaat'in güçlenerek çıkmasını asla istemiyor.
Cemaat tabanı
Onlar durumun bu hallere gelmesini hiçbir zaman istememişlerdi. Şu anda esas olarak şoktalar ve kendilerini fena halde sıkışmış hissediyorlar. Bir tarafta 11 yıldır destekledikleri ve hizmetlerini takdir ettikleri bir iktidar, öte yanda gönülden bağlı oldukları bir hareket var.
Evet, özellikle dershaneler konusunda hükümete kızgınlar... Ama iktidarın yıkılmasını isteyecek kadar da değil... Operasyonun AK Parti'yi iktidarı kaybetme noktasına getirmesi halinde, şu anda AK Parti'ye karşı duydukları kırgınlığın Cemaat'e yönelmesi şaşırtıcı olmaz.
AK Parti tabanı
AK Parti tabanını oluşturan geniş kitlelerin bunca zamandır güvendikleri partileri açısından bir hayal kırıklığı yaşamamaları imkansız.
Ama bu hayal kırıklığı, onların meseleye daha temelden ve uzun vadeli hayati çıkarları açısından bakmalarını engellemeyecektir. AK Parti tabanını oluşturan geniş mütedeyyin kitlelerin şu anda birinci plana aldıkları şey, dindar oldukları için aşağılandıkları, suçlandıkları ve dışlandıkları o uzun tarihi dönemi kapatan bu iktidarın gitmemesi, eski Türkiye'nin geri gelmemesidir.
İstedikleri kadar kızsınlar, hayal kırıklığı yaşasınlar, seçmen olarak davranışlarına yön veren temel dürtü bu olacaktır.
Liberal-demokrat kamuoyu
Bitirmeden bir de, oy gücü olarak esamisi okunmayan ama kamuoyu oluşturma açısından büyük önem taşıdıkları geçmişte de sınanmış olan liberal-demokrat çevrelerin tutumuna bakalım:
Bu çevreler büyük çoğunlukla meseleyi, yolsuzluk operasyonlarını meşru iktidara yönelmiş siyasi bir operasyon ve kuşatma harekatı olarak gördüler ve bürokratik vesayet teşebbüsüne karşı"siyaseti koruma" noktasında saf tuttular. Aynı zamanda hükümete yolsuzluk operasyonlarını engellememe, tam tersine zanlılarla kaderini ayırıp yargının önünü açma çağrıları yaptılar.
Ne var ki, bu çağrılar pek işe yaramadı ve şu anda hükümetin "bürokratik vesayeti bitirmek"adına çok vahim hukuk ihlalleri yaptığı ve önümüzdeki günlerde daha da vahimlerini yapmaya hazırlandığı bir noktadayız. Eğer hükümet bu tutumunu değiştirmez ve süreç böyle devam ederse, bir başka deyişle hukuk devletinin varlığı tehlike altına girerse, o vakit karşı karşıya kaldığımız ikilem, "yolsuzluk mu, siyasetin bürokratik vesayetten korunması mı" ikilemi olmaktan çıkar, "bürokratik vesayetin tasfiyesi adına hukuk devletinin tasfiyesine göz yummak ya da yummamak" meselesi haline gelir.
Zira bu krizde seçtiği mücadele yöntemi, iktidarın karakterini de etkileyecek, otoriterleşme eğilimlerini kaçınılmaz olarak artıracaktır.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015