Hadi ULUENGİN
ÖNCE uyarayım: İki dizilik bu yazı “siyaseten doğrucu” riyakârlıkla uzlaşmayacak.
“Kol kırılır yen içinde” tabusunu yine ihlâl edecek ve yine “ayıp” şeyler söyleyecek.
Dolayısıyla, eğer bayram neşesinin kaçmasını istemiyorlarsa kendisini “solcu” sayan ve bundan ötürü de bir dizi inatçı gerçeğe kör bakan okuyucular aşağıdaki makaleyi es geçsin.
***
ÖNCEKİ pazar Belçika’da yerel seçimler yapılmış. En çok tercihli oyu aldığı için de Brüksel’in ortasındaki Saint-Josse Belediyesi’ne Türk asıllı bir başkan seçilmiş.
Emir Kır zaten daha önce de yerel hükümette bakanlık yapıyordu.
Şahsen tanıdığım kadarıyla da iyi ve yetenekli bir insan olduğunu düşünüyorum.
Gerçi eski başkan şimdi kendisini “centilmenlik antlaşması”na uymayarak “sırttan hançerlemekle” suçluyormuş ama teferruata vâkıf olmadığım için yorum getirmeyeceğim.
***
PEKİ, nasıl oldu da Kır bir Belçika belediyesinde böylesine büyük başarı kazanabildi?
Çünkü tam sayısını bilemiyorum ama Türk asıllılar en yoğun olarak orada yaşıyorlar
Nitekim Berlin’in Kreuzberg semti “küçük Türkiye” diye nam salmış olsa bile aslında Brüksel’in o Saint-Josse ve Schaerbeek mahalleleri yanında “safkan ari” kalır.
Devasa AB binaları en fazla bir kilometre mesafedir. Fakat siz yine de kendinizi Avrupa başkentinde değil sonsuz taşralı bir Orta Anadolu kasabasında hissedeceksinizdir.
Hatta burun buruna geleceğiniz köylü tarz, estetik uyumsuzluk, manav tezgâhı veya kaldırım bağdaşı artık o kasabalarda bile çoktan tarihe karışmıştır.
***
ZATEN aynı semtte ikamet eden “gerçek Belçikalı” oranı ancak yüzde on sekizmiş.
Bir defa daha tekrarlayayım: Yüzde on sekiz! Yani ahalinin beşte biri bile değil!
Ve bütün sosyolojik araştırmalar, dünyanın neresinde olursa olsun, yerli sakinlerin oraya yerleşen yabancıları “kaldırma oranını” aşağı yukarı bu ölçekle sınırlıyor.
Sözkonusu sınır aşıldığı takdirde de önce tedirginlik, sonra husumet başlıyor. Nitekim bugün Avrupa’nın pek çok ülkesinde ortaya çıkan vahim gelişmeler de buradan kaynaklanıyor
Fakat tekrar dikkat! Yukarıdaki yüzde on sekiz “gerçek Belçikalılar”a, yüzde seksen iki ise öyle olmayanlara tekabül ediyor. Yani Saint-Josse’deki durum tamamen tersinedir.
Dolayısıyla şimdi “misafirler”in “ev sahibi”ne tahammülü meselesi ortaya çıkıyor ki, biraz ağır kaçacak ama “dağdan inmiş bağdakini kovuyor” sözü de doğrusu cuk oturuyor.
***
ÖTE yandan, yukarıdaki “gerçek Belçikalı” deyimi dahi o “siyaseten doğrucu” lügatte “ayıp”sayılıyor. Latince paralayıp bilgiç bir “otokton” tanımını kullanacaksınız.
Hele hele, asla “Türk kökenli”, “Fas kökenli”, “Çin kökenli” demeyeceksiniz.
Böyle bir gaflete düştüğünüz takdirde “ırkçı” damgası yiyeceğinizin resmidir
Burada da “alokton” diye başka bir allâme kelimeye başvurmanız gerekecektir.
Meselâ radyo utana sıkıla Kuzey Afrikalı bir lümpenin yine esrar kaçakçılığından veya yine çanta gaspçılığından yakalandığı haberini mi veriyor, “zanlının ‘alokton’ kimliğini sızdırdığı için polis ırkçılıkla mücadele derneğinin büyük tepkisini çekti” diyecektir.
Benim gibi lâfını sakınmadan ve eski atasözüne atfen dobra dobra “n’olacak, mal bulmuş Mağribi işte” derseniz de, eh artık başınıza gelecekleri siz düşünün!
***
DOĞRU, Batı’daki ırkçı ve “İslamofob” yükselişin esas sorumlusu yine Batı’dır.
Fakat bunun kaynağı öyle iddia edildiği gibi “hoşgörüsüzlük” falan değildir!
Aksine, ev sahiplerinin “misafirler”i, onların kendi ülkelerinde bile sahip olmadıkları bir laçka müsamahakârlıkla şımartmış olmasıdır ki, konuyu çarşamba günü derinleştireceğim.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015