Hadi ULUENGİN

PKK silahları
2043

 PKK’nın kullandığı silahlar arasında Amerikan menşeli olanlarına da mı rastlandı?

Veya Alman, Fransız yahut İngiliz markası taşıyanlar da mı tespit edildi?

Aynı koro bet sesiyle yine aynı nakaratı tekrarlamaya başlıyor. Zaten şimdi de başladı:

Batı, Kürt tedhişçiliğini silahlandırarak Türkiye’yi bölmek istiyor! İşte ispatı…

Fesuphanallah ve ya sabır!

***

EVET ya sabır, çünkü en az otuz küsur seneden beri Bursa’daki Sağır Sultan biliyor ki o PKK’nın esas cephaneliği belki yüzde doksan, belki de daha bile fazla bir oranla eskiden Sovyet bugün Rus; artı, Çin, Doğu Alman, Kuzey Kore vs. yapımı silahlardan oluşuyor.

Fakat hiç kimse Moskova’nın, Pekin’in, Pyongyang’ın, vs.’nin Türkiye’yi parçalamak için Kürt militanları “beslediğine” dair cazgırlık yapmadı ve yapmıyor.

Normaldir ve makûl bir sükûnettir!

***

MAKÛLDÜR, zira gerçekten de yukarıdaki ülkelerin böyle bir amacı yok! Olmadı da!

Tamam, mazide Türkiye’ye zıt cephedeki bir Komünist Blok’a dâhildiler.

Fakat buradan hareketle, onların dünya statükosunu değiştirmek için ülkemizi de Kürtler vasıtasıyla parçalamaya çalışmış olduklarını öne sürmek abesle iştigaldir.

Uluslararası ilişkileri ve Soğuk Savaş dengelerini hiç anlamamış olmak anlamına gelir.

Hayır! PKK cephaneliğinin ora menşeli olması ne dün, ne de bugün şu ya da bu “Doğu devleti”nin bize karşı “makûs emeller”(!) beslemesinden kaynaklandı. Kaynaklanmıyor.

Sadece silah pazarında en çok ve en ucuz onların malı vardı ve hâlâ varlar!

Dolayısıyla, militanların kuşandığı Kalaşnikov’ların üzerinde “made in China” yahut “made in Serbia” yazıyor diye bunu Çin’in veya Sırbistan’ın tasarladığı bir kumpasa yormak sivriakıllılıktan öte bir anlam ifade etmez.

Hele hele, aynı şeyi yetmiş yıldır politik aidiyetini taşıdığımız ve müttefik bellediğimiz Batı açısından düşünmek öyle sivriakıllılık sıfatına falan da sığmaz. Çok hafif kalır.

Düpedüz tımarhanelik bir deli çığlığına tekabül eder ki, bizim koro işte bunu haykırıyor.

***

ÖYLE, çünkü en alengirli uçaksavar topundan en kıtıpiyos tüfek şarjörüne, bilumum silah ve mühimmatın işportada ve üstelik tenzilatlı olarak satıldığı Ortadoğu zaten bir yana…

Daha ötesi, parayı bastırır ve Belçika’nın Liege’i veya Belarus’un filanca şehrindeki mafyalardan birine başvurursanız, tank dâhil her türlü siparişinizi “eve teslim”(!) alabilirsiniz.

Gayet kârlı bu ölüm tacirliği dün olduğu gibi bugün de bütün geçerliliğini koruyor.

Ismarladığınız mal ise kâh Amerikan mamulatı, kâh Singapur fabrikasyonu, kâh da Patagonya imalatı olabilir. Talebiniz arzın ve piyasanın durumuna göre yerine getirilir.

Fakat tıpkı yukarıdaki Doğu silahlarında geçerli olduğu gibi, Springfield mitralyözün namlusunda “Made in USA” yahut Orta Avrupa lisanslı ve Latin menşeli SIG tabancanın kabzasında “Arsenales de Guerra” ibarelerinin bulunması sadece bir pazar meselesidir.

Ne ABD’nin, ne İsviçre’nin, ne de Şili’nin PKK’yı kasten donattığı anlamına gelir.

Bu tür iddialar, dediğim gibi, her biri ayrı ayrı tımarhanelik birer zırdeli hezeyanıdır.

Bunlar, “öteki”ne karşı beslediği husumetten; yani aslında korkudan dolayı Türkiye toplumunun beynini kemiren ve sorumluyu daima ve daima o “öteki”nde keşfeden komplo teorisyenliğinin komik, komik olduğu ölçüde de trajik uzantısından başka bir şey değildir!

***

HAYIR, Batı ülkemizi bölmek, parçalamak, doğramak, kıyma yapmak filan istemiyor!

Her derde deva “emperyalizm” suçlaması hiçbir temele ve hiçbir gerçeğe oturmuyor!

Bunun gerekçelerini daha geniş bir çerçevede yarın irdelemeye çalışacağım.

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar