Hakan AKSAY
“Büyük felaket!
Yaşasınnn!
‘Büyük felaket’ dedi. Çok iyi oldu bu yav!”
Böyle bir devletimiz var işte. Felaketin büyüğüyle sevinci, mutluluğu birleştirebiliyor.
Yeter ki kimse “o kötü kelime”yi kullanmasın...
O, şey işte... Soy... Soykı... Soykırım...
Obama soykırım demedi, bu yılı da atlattık, şükür Allah’a.
Ama 20’yi aşkın devlet “o kötü kelime”yi kullanıyor.
Bugünlerde başımızı ağrıtan yeni şeyler de oldu.
Papa Francesko sinirimizi bozdu. Ve Avrupa Parlamentosu. Ardından Avusturya. Şimdi de Vladimir Putin.
Hem de bizim Putin!..
Kankamız...
Erdoğan’ın en yakın dostlarından biri, hani yıllardır vücut diliyle falan çok iyi anlaştığı...
Başkaları neyse de... Onunkine “ihanet” derler...
* * *
Vatikan ve Viyana büyükelçilerimizi hemen geri çağırdık.
“Bize böyle kaka sözler söylerseniz, biz de küseriz işte!”
Peki, Moskova Büyükelçisini de çağırsak mı?
Yoksa çağırmasak mı?
O kadar da ticaretimiz var...
Turizm de mühim...
Enerji desen hep orası. Gazımız en çok oradan... Petrol falan da var. Ve ilk nükleer santralimiz...
Bir de şu dış politika sıkıntılarımız...
Batı’dan hiç hayır yok. Ortadoğu da kof çıktı. Afrika mafrika herkes kendi derdinde.
Kaç kere talep etmedik mi “Vladimir, bizi Şanghay Örgütü’ne üye al” diye!
Daha geçen gün Astana’da “Gelin Kazakistan, Belarus ve Rusya ile ‘yeni oluşum’ kuralım” dedik.
Daha epeyce de planımız vardı...
Ne yaptı şu Putin de yav! Pişmiş aşa su kattı...
9 Mayıs’ta da Moskova’daki törenlere gideceğiz demiştik üstelik...
Bozuk atıp gitmemeli mi, yoksa gidip orada masaya yumruğu vurmalı mı?..
* * *
Putin’den hiç böyle bir şey beklemediğimiz için hepimiz şaşırdık.
Enerji Bakanı Taner Yılmaz gergin bir şekilde “Bu kelimeyi (soykırım - HA) kullanacağını hiç beklemiyordum” dedi.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan da şaşkın gibiydi. Hem eleştirdi Kremlin’i hem de “büyütmemek lazım” gibi laflar etti.
Birkaç AKP’li daha benzer bir kararsızlık sergiledi.
Sonra “danışmanların danışmanı” Yiğit Bulut konuştu. Sertti, duygusaldı, sesinde biraz aldatılmışlık vurgusu vardı.
Kendisi birkaç yıldır Putin’i ve Rusya’yı savunuyordu, ama hep Erdoğan ve “Yeni Türkiye” ile ittifak ekseninde. Şimdi ittifaka karşı tavır sergilenirse, Bulut da Putin’in değil, Reis’in yanında yer almayı seçer haliyle...
“Rusya son 10 yıldır Türkiye'den çok ciddi destek gördü. Cumhurbaşkanımız Rusya'ya çok önemli kartlar açtı. Sayın Putin ile Sayın Cumhurbaşkanımız arasında çok ciddi iyi ilişki vardı... Ki hâlâ var... Ama bu adımın atılması bu iyi ilişkiye yakışmadı, çok açık söyleyeyim.
Dolayısıyla böyle bir adımın neden atıldığını ve Rusya'nın neden böyle bir stratejik, bana göre hata yaptığını, bence çok iyi sorgulamak gerekiyor. Rusya, bugün dünyaya baktığınızda kimsesi olmayan bir devlet. Ve biz bu yaptırımlar, ambargolar, maddi, manevi baskılar sırasında her zaman Rusya'ya destek olduk.” dedi Başdanışman.
Başbakan Ahmet Davutoğlu ise sakin olmaya çalışarak şöyle dedi:
"Rusya ile ilgili olarak bugün Dışişleri Bakanımız'la da görüştük. Rusya ve Fransa’nın Erivan’da olmaları Minsk Grubu'nun tarafsızlığına da gölge düşürüyor. Gerekli diplomatik girişimler yapılacak."
* * *
Ve dün akşama doğru Dışişleri Bakanlığımız bir açıklama yaptı. Dozu hayli sert kaçmış bir açıklama.
Putin’in Çanakkale’ye gelmek yerine Erivan’a gitmesine “hafifçe dokundurmuş”...
Ama asıl balyozu “Putin nasıl soykırım der!” vurgusuna indirmiş:
"Rusya Devlet Başkanı Putin’in, tüm uyarı ve çağrılarımıza rağmen, 1915 olaylarını soykırım olarak nitelendirmesini reddediyor ve kınıyoruz. Hukukun açık ihlali olan bu tür siyasi açıklamalar Türkiye bakımından yok hükmündedir.
Rusya’nın Kafkaslar, Orta Asya ve Doğu Avrupa’da yüz yıl boyunca gerçekleştirdiği kitlesel katliamlar, sürgünler ve Holodomor gibi topluca cezalandırma yöntemleriyle özellikle kendi tarihinde Türk ve Müslüman halklara yönelik insanlık dışı uygulamaları göz önüne alındığında, ‘soykırımın’ ne olduğunu ve hukuki boyutunu esasen en iyi kendisinin bilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Türkiye’nin dostluğuna önem vermesi ve hassasiyetlerini dikkate alması gerektiğini beklediğimiz Rusya’nın yanlışta ısrar etmesi bölgemizdeki huzur, barış ve refaha yardımcı olmayacaktır.”
* * *

Neresinden başlamalı...
Kendini tek bir kelimeye bağlarsan ve başka her şeye gözünü kapatırsan... Yok bu konuya girmeyelim tekrar...
Ama Rusya’nın “soykırım” demesi yeni bir şey değil.
Rusya Parlamentosu’nun alt kanadı Duma 1995 yılında soykırım demişti zaten. 2005’te de yeni bir açıklamayla tekrarladı. Dün bir kez daha.
Duma’nın Putin’den bağımsız olduğunu düşünmeyin.
Birkaç yıl önce Ermeni lider Serj Sarkisyan AB’ye doğru bir dizi adım attı. Putin onu vazgeçirip eski ilişkileri kurmak için çok uğraştı.
Şimdi Rusya ekonomi, enerji, askerî bağlar bakımından Ermenistan’ı epeyce etkisi altına aldı.
Rusya, hem Erivan’la hem de Bakü’yle (zamanla iniş çıkışlı da olsa) iyi ilişkiler kurmasını başaran bir ülke.
Ama bugün için Ermenistan daha önemli. Rusya’nın Kafkasya’daki temel müttefiki.
Putin Erivan’ın bir daha Batı’ya yönelmesini istemez. Üstelik onu Avrasya Ekonomik Birliği’ne daha yeni üye yapmışken.
Yani “biz Rusya’ya 10 yıldır ciddi destek verdik” (neymiş bu destek, bir de açıklasalardı) diyenler, şimdi Ermenistan konusunda şoke oldularsa burada kendilerine ve bilgi birikimlerine de dönüp bakmalılar.
Soykırım meselesi, Ermenistan’ın dış politikasının temel dayanaklarından biri.
100. yıl etkinliklerine Putin’in gitmemesi iki ülkenin ilişkilerinde skandal olurdu.
Ayrıca Rusya’da Ermenistan’ın toplam nüfusu kadar Ermeni var: 3 milyon...
Ermeniler Rusya’da siyaset ve medya da dâhil, bir dizi alanda çok etkili.
Bir şey daha: Üç ay önce Ermenistan’ın Gümrü kentinde, Rus üssünden kaçan bir asker, 7 kişilik bir Ermeni ailesini yok ettikten sonra ülkedeki Rusya karşıtı tepkiler o kadar şiddetlendi ki, bazı akıllara “renkli devrim” kuşkusu bile geldi. Bu şartlarda Putin’in Erivan’a gitmesinin anlamı daha da büyüktü.
* * *
Türkiye, Rusya için elbette çok özel bir ülke, birçok projede vazgeçilmez önemi var.
Rusya da Türkiye açısından vazgeçilmez.
Bunun için Suriye, Ukrayna ve Kırım gibi konularda anlaşmazlıklar yaşansa da karşılıklı olarak durumu idare ediyorlar.
Bu sefer de öyle olacağını düşünüyorum.
Zaten Rusya’dan son günlerde yapılan açıklamalar “yumuşatıcı etki” yapmayı hedefliyordu. Putin’in Basın Sözcüsü Dmitriy Peskov, Devlet Başkanı danışmanlarından Yuriy Uşakov ve Dışişleri Bakanı Yardımcısı Grigoriy Karasin, Putin’in Ermenistan’a gösterdiği hassasiyetin ve Erivan ziyaretinin “Türkiye tarafından anlayışla karşılanacağını umduklarını” belirttiler. (Bu arada Çanakkale’deki törenlerde Rusya’yı Duma Başkanı Sergey Narişkin temsil etti.)
Sonuç olarak bana sorsanız:
Soykırım kelimesi Putin’le Erdoğan’ın dostluğunu bitirdi mi?
Derim ki: Sanmam...
Ama belli de olmaz. Ani patlamalar olabilir.
Sonuçta bir danışmanıyla kısa bir görüşme yaptıktan sonra 4G’nin geleceğini iki dakikada karartabilecek kadar öngörülmez bir Cumhurbaşkanımız var.
@AksayHakan
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025