Hakan TAHMAZ
Türkiye yeni yılla yüksek tansiyon ile girdi. Kürd illerinde yaşanan vahşet, güvenlik eksenli politikaların bütün ülkede estirdiği anti demokratik hava, başkanlık sistemi ve demokratik özerklik tartışmaları tansiyonu yükseltti.
Bu gelişmelerin tümü yeni rejim tartışmasının / ihtiyacının bir sonucu olarak ortaya çıktı.
Çözüm Süreci’nin akamete uğramasının, ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Dolmabahçe masasını devirmesi tam da rejim değişikliğine yaklaşımda yaşanan kriz veya ayrışmanın bir sonucu oldu.
Demokratik Özerklik talebi, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) tarafından 26-29 Ekim 2007 tarihlerinde yaptığı 2. Olağan Toplantısı’nda kararlaştırılıp tartışmaya açıldı. DTK, 26-27 Aralık 2015 toplantısı öncesinde biri 2009 yılında, diğeri 2009 yılında bu konuda geniş katılımlı iki çalıştay yaptı. Tartışma ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaştı. Her defasında projede pozitif anlamda ciddi değişiklikler yapıldı.
Benzer biçimde başkanlık sistemi tartışması da 20 yıldır gündemden hiç düşmedi. Her iki konu da Çözüm Süreci boyunca ana bir başlık olarak gündemin ön sıralarında hep yerini korudu. Abdullah Öcalan’ın bu tartışmaya yaklaşımı eleştiri konusu oldu.
Kürd hareketi, egemenliğin paylaşımı talebinin hayata geçirilmesinin bir mekanizmasın, sistemi olarak yerel yasama organı öneriyor. Bunu merkezi yönetim yerine ademi merkeziyetçilik olarak tanımlıyor.
28 Aralık 2015 akşamı İMC TV’de İmralı Heyeti’nde yer alan Hatip Dicle, Dolmabahçe’de açıklanan 10 madde içinde yer alan “Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarını tartışmalıyız” başlıklı 2. maddesinin demokratik özerklik yaklaşımını içerdiğini açıkladı. Dicle, Öcalan’ın devlet heyetiyle yürüttüğü tartışmalar sonrasında toplumun ve devletin hassasiyet ve önyargılarını dikkate alarak yeni bir adlandırma yaptığını ifade etti. Bu açıklama Öcalan ve Kürd hareketinin, Türklerin bölünme kaygılarını gidermeye çalıştığını anlatıyor.
Buna rağmen çözüm masası devrildi. Bu Kürdlerle egemenlik paylaşımına rıza gösterilmesinin bir sonucuydu. Bu gereceğin üzeri çeşitli nedenlerle bu güne kadar örtüldü.
Kürd siyaseti, Demokratik Özerklik önerisini yeniden güncelleştirerek bu örtüyü kaldırdı. Son dönemde bu güncellemeyle çok sık duymaya başladığımız “tartışmayı ve mücadeleyi siyasal alana çekmek istiyoruz” sözlerini “çözüm sürecinin tıkanmasına neden olan esas sorunu açıklıyoruz, örtüyü kaldırıyoruz” diye anlamak gerek.
Revize edilmiş öneriyi yeniden tartışmaya açmak bu nedenle “devlete, hükümete meydan okuma” olarak tanımlanıyor.
Hükümet yetkilileri ve özellikle Cumhurbaşkanı mevcut kaotik ve vahşet ortamını değerlendirerek bu tartışmayı linç girişimine dönüştürdü. Savcıları, mahkemeleri, güvenlik güçlerini harekete geçirerek kök kazıma hareketi başlatıldı.
Kürd siyasetinin, devletin bu yönelimini kolaylaştırıcı malzeme vermesini anlamak mümkün değil. Bu konunun güncelleştirilmesine yönelik eleştirilerin bir kısmı tamda bu noktadan kaynaklanıyor.
Kürd siyasetinin konuyu siyasal alana taşıma yaklaşımının hayat bulması öncelikle bugünkü ortamın normalleşmesiyle mümkün olabilir. Ne yeni anayasa, ne başkanlık ne de demokratik özerklik tartışması mevcut ortamda hakkıyla yapılamaz. Kürd illerinde insan cenazeleri sokaklarda durmaya, batıda asker, polis cenazelerini kalkmaya devam ettiği sürece bütün bunları sağlıklı tartışmak ve sonuçlandırmak mümkün değil. Bu nedenle olsa gerek kamuoyu 26-27 DTK toplantısından ölümleri durduracak bir öneri bekledi. Bazıları bunun hayal kırıklığını yaşadı.
Bunun etkisi altında milliyetçi tepki veriliyorlar. Bu tepkiler kaotik ortamı daha da kaotikleştirmekten başka hiçbir sonuç üretmeyecektir.
AK Parti, başkanlık sistemi, Kürd siyaseti, özerklik önerisiyle rejim değişikliği öneriyor.
Bu noktada, Öcalan’ın konuşması şarttır. Öcalan’ın Çözüm Süreci’nin neden tıkandığı ilişkin ve günkü gidişat hakkında ne düşündüğünü bilmiyoruz. Kamuoyunun önemli bir kesimi Öcalan’ın devreye girmesiyle barış masasına yeniden dönülebileceğine inanıyor.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.09.2025
20.09.2025
9.09.2025
5.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
26.08.2025
12.08.2025
5.08.2025
29.07.2025