Hakan TAHMAZ
Cenevre toplantısının üçüncüsünün de ertelenmesi sürpriz olmadı. Ertelemenin duyurulduğu basın toplantısında Birleşmiş Milletler’in Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura ABD ve Rusya gibi uluslararası destekçilerin acil yardımlarına ihtiyaç duydukların açıkladı. Mâlumun ilânı oldu.
Bu çağrıdan anlaşılması gereken, BM’nın patronları Suriye’de süren vekâlet savaşının bitirilmesi konusundan tam mutabakata varamamış olmalarıdır.
Mesele esas olarak Ortadoğu’da artık bir dizi sorununun iç içe geçmiş olmasından, küresel ve bölgesel belirleyici aktörlerin makro plan oluşturamamalarında ve yerel dinamiklerin etkin güç olarak devrede olmamalarından kaynaklanıyor. Bölgesel dinamiklerin karmaşıklığı bunu daha da zor ve karmaşık hale getiriyor.
Suriye konusunda bir karar verebilmek için Kürdlerin geleceğine ilişkin yeni bir planı gerektiriyor.
Bölge devletlerinin uluslararası güçlerle eski duruma dayalı ilişki sürdürülmelerinin zemini büyük ölçüde değişmiştir. Bu değişimin yerel dinamiklerin en başında Kürdlerin geldiği çok açık.
Ortadoğu’da küresel güçlerle, bölgesel güçler arasındaki gerilim ve çekişmenin eksenini, Kürdlerin 21. yüzyılda eskisi gibi yaşamama siyasal iradelerinin sonuçları oluşturuyor. Bölgesel güçler buna rıza göstermekte zorlanıyorlar. Değişime direniyorlar. Güçlerinin yetmediği durumlarda da uzatmaları oynuyorlar.
Türkiye’nin Cenevre toplantısına yaklaşımını bu gerilim belirledi. PYD’nin Cenevre görüşmesine katılmasına karşı çıktı. Suriye’de Kürdlerin Türkiye’yi sarsacak bir sonuca doğru ilerlemesini engelleyecek, yavaşlatacak bir tutum sergiledi. Sonuçta Suriye savaşının ömrünün uzatılmasına rıza gösterdi.
Türkiye’nin bu konudaki hassasiyetinin, PYD ile sınırlı bir sorun olmadığı hafta içinde hükümet partisinin sözcüsünün yaptığı açıklamada bir kez daha görüldü. Türkiye aslında bölgede Kürdlerin bir tür eski durumda yaşamalarını arzuluyor. Merkezi yapıların içinde erimelerini istiyor. Kürdlerin siyaset sahnesinin güçlü ve esaslı aktörlerinden olmalarını kendi varlığı ve çıkarları için hala büyük tehlike görüyor. Dönemin ruhuyla bağdaşmayan iyileştirmelerle yetinilmesini bekliyor.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, basın toplantısında Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) Başkanı Mesut Barzani'nin, Kürdistan'ın bağımsızlığı yönünde referandum hazırlığı yaptıklarını söylediğinin hatırlatılması üzerine bölgenin çok ciddi sıkıntılar çektiğini, Sykes-Picot Antlaşması'nın, bu suni sınırlarla birlikte bölgeye huzur getirmediğini ve daha büyük bir istikrarsızlık oluşturduğunu belirtti. “Bu bölgede yeni bağımsız devletlerin ortaya çıkması, bunu sadece bir Kürd bölgesi için ya da başka bir bölge için söylemiyorum, bölgenin huzuruna katkı sağlamaz.“
Çelik sözlerinin devamında; “Zamanın ruhunun bize emrettiği şey şudur; yeni birtakım devletçikler ya da birtakım suni kriz alanları oluşturmak değil. Bütün bu devlet içerisindeki sınırlara saygı duyarak ama bu sınırları aşan ekonomik ve siyasi birlikler oluşturabilmek, ekonomik, siyasi ve kültürel olarak bu bölgeleri ve halkları yaklaştırabilmek, Anadolu'nun ve Mezopotamya'nın insanlarını ortak kültür havzasının, ortak refah havzasının, ortak güvenlik havzasının ve ortak özgürlük havzasının eşit unsurları haline getirebilmek” diye konuştu.
Bu uzun alıntı, Türkiye’nin Kürdlere yaklaşımının politik çerçevesini özetliyor. Türkiye’nin sınır bölgesinde biricik müttefikine hala eski politik konseptle bakmakta ısrarlı ve istikralı. Ama her şeyin değiştiği bir düzlemde hesapların, planların yeniden yapılması gerektiğini bizzat yaşam gösteriyor.
Bölge devletlerin büyük kısmı benzer tarzda bir yaklaşımda ısrar ettikleri için Suriye başta olmak üzere bölgenin hiçbir sorunu çözüme kavuşturulamıyor. Suriye’de savaşın sona erdirilmesi veya Cenevre türü toplantılardan sonuç alınması bölge Kürdlerinin gelecekleriyle ilgili yeni bir kararı, mutabakatı gerektiriyor.
Başta bölgedeki Kürd siyasal güçleri olmak üzere herkes hesabını buna göre yapmak zorunda. Kürdler arasındaki siyasi çekişme Kürdlerin siyasal iradesini zayıflatmakla kalmayacak, bölge devletlerin yanlış hesaplarını güçlendirecektir. Cenevre toplantısında olduğu gibi. Aksi durumda Türkiye ve bölgenin statükocu bütün güçleri “parçalayıcı” güç olmaya devam edeceklerdir.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
7.11.2025
4.11.2025
1.11.2025
28.10.2025
23.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
10.10.2025
8.10.2025