Hakan TAHMAZ
Türkiye, iç krizini çözmekten uzaklaştığı her adımında, her yanlış hamlesinde bölgenin derinleşen kaotik ortamının girdabına sürükledi.
Hükümet partisinin kutuplaştırılmış ve konsolide edilmiş seçmen çoğunluğuna dayalı tek adam yönetiminin uygulamaları ve siyasi alternatifsizliği krizden çıkışı daha da zorlaştırıyor.
Türkiye’nin krizine yol açan bir dizi sorunun çözümü ve siyasi istikrarın sürekliliğini sağlamanın yolu yeni, sivil, demokratik anayasayı çoğulcu bir anlayışla hazırlamaktır.
Ancak gelişmelere yakından baktığımızda bu muhtevada bir anayasanın hazırlanabileceğine ilişkin bir belirti yok. Aksine AK Parti, başkanlık sistemi, millici, Türkçü ve devlet organları arasında “güçler ayrılığı” yerine, “güçler ahengini” sağlayan anayasa için krizi derinleştirmekte ısrarcı görünüyor.
Anayasa tartışmasının gelip dayandığı önemli konulardan biri de Kürdlerin egemenlik paylaşımı istemleri ve yeni anayasada Kürdlerin statülerinin ne olacağı konusu.
Maalesef Türkiye bu tartışmayı sağlıklı yürütülebilecek bir toplumsal atmosferden, siyasal ortamdan mahrum. AK Parti bugüne kadar olduğu gibi kriz ve gerilimden güç devşirme siyasetini izleyerek toplumsal tansiyonu yükseltmeye çalışıyor.
Bu nedenle Cumhurbaşkanı yurtdışı gezisine giderken AYM’nin Can-Gül kararına ilişkin “bu karar beni bağlamaz, saygı duymam, uymam” diyerek krizin daha da derinleşmesine benzin döktü. Hiçbir ülke, böylesine hoyrat yaklaşımın yarattığı artçı depremlere çok uzun süre dayanamaz.
Hiçbir normal ülke, bir biçimde elde edilmiş konum ve dokunulmazlık zırhına sahip devlet adamlarının anayasa, yasa, hukuk, kural, teamül tanımaz tutumunun yarattığı sarhoşluk haliyle yönetilemez. Yönetilenler ise demokrasiden yeterince nasiplenmemiş olanlardı.
Cumhurbaşkanın siyaseten aldığı pozisyon, müdahil olma tarzı ve yönelimi Türkiye’nin normalleşmesini engelliyor. Anayasa tartışmasını ipoteği altına aldı. Bugünkü krizden çıkışın gecikmesine yol açan her türden gelişme Türkiye’nin geleceğini tahmin edilemeyecek ölçüde tehlikeye atma potansiyeli taşıyor.
Kendi iç krizini çözememiş Türkiye’nin, Ortadoğu’da yaşanan tarihsel gelişmelerde oyun kurucu olabilme şansı yoktur. NATO gücü olması ve mülteci kozunun beş para etmediği kısa sürede görülecektir. Esas büyük tehlike, bu krizinin Ortadoğu’nun kaotik ortamının çok önemli bir parçasına dönüşmesidir.
Kürd sorununda izlenen siyaset bunun yolunu döşüyor. Hükümet partisinin yönelimleri Ortadoğu’yu sarmış olan mezhep eksenli kavganın baş aktörlerinden biri konumuna taşıdı.
7 Haziran sonrasında Türkiye’yi savaş ülkesine dönüştü. İktidar, içte ve dışta savaş yürütüyor. Bu savaşın kısa süre sonra yıkıcı ve kalıcı sonuçları ortaya çıkacak.
Her şeyi geçelim, tek başına hükümetin sekiz aydır Kürd siyasal hareketine dönük kitlesel siyasi imha hareketi on yıllarca tedavisi mümkün olmayacak siyasi, sosyal ve kültürel sonuçları olacak.
Cizre’de, Sur’ da, Silopi ‘de el cümle Kürd kentlerinde yaşanan vahşet karşısındaki Türkiye’nin çaresizlik halleri insanları “insanlıktan istifa etme” noktasına sürüklüyor.
Hükümetin, Kürdlerden oğullarının, kızlarının, bebelerinin öldürülmesini, cesetlerinin yakılmasını, kentlerinin ve barınaklarının harabeye dönüştürülmesini sessiz sedasız izlemelerini beklemesi “insanlıktan” çıkmak değilse nedir?
Burada çıkış hakkıyla, sağlıklı ve verimli yeni rejim tartışmasını sağlıklı yapmakla mümkündür. Önce normalleşmek gerek. Bunun ilk adımı Cumhurbaşkanının anayasal yetki sınırına çekilmesidir. İkinci olarak savaş, çatışma, gerilim ve kutuplaşma siyaseti terk edilmesidir. Ve çoğulculuğu esas alan, katılımcı bir anayasa için yasalarda yol temizliğine ihtiyaç vardır. Değilse konumu ne olursa olsun, bir kişinin talimatları doğrultusunda demokratik bir anayasa yapılamaz. Yapılmaya çalışılması Türkiye’yi uçurumdan itmeye kalkışmak olur. Bedeli de bütün toplum için ağır hem de çok ağır olur.
Yazarlar
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.09.2025
20.09.2025
9.09.2025
5.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
26.08.2025
12.08.2025
5.08.2025
29.07.2025