Hakan TAHMAZ
16 Nisan anayasa referandumu, 7 Haziran seçimleri sonrasında yaratılan korku rejiminin ömrünü ve niteliğini tayin edecek.
Toplumun geniş kesimi, demokratik, yeni anayasa tartışmalarında; nasıl ve neden bu dar ve bambaşka yola girildiğini henüz anlamış ve anlamlandırabilmiş değil. Anketlerdeki kararsızların ve sandığa gitmeme eğiliminin yüksekliği buna dair bir gösterge niteliği taşımakta.
Bu sonucun ortaya çıkmasının bir başka önemli etmeni de referandumun, ekonomik kriz, OHAL ve savaş koşullarında toplumsal kutuplaşmanın çok derinleştiği ve buna bağlı olarak toplumsal ayrışma ve kopuşun hız kazandığı siyasal, sosyal, kültürel ve yönetsel bir süreçte yapılıyor olmasıdır.
Bu nedenlerle toplumda, referandum sonuçlarının mevcut krizin aşılmasına yetmeyeceğini ve krizin sürmeye devam edeceğine dair düşünce oldukça yaygın. Referandumdan evet veya hayır çıkması yapısal sorunlara çözüm getirmeyecek, sadece krizin nasıl bir hal alacağını ortaya çıkaracak kanısı güçlü.
Bu durumu, referanduma katılım oranı, kararsızların tavrındaki değişikliğin ne yönde olduğu ve iki ay boyunca yürütülecek “Evet ve Hayır” kampanyalarının içerikleri değiştirebilir. Bir anlamda referandumun kaderini kamuoyu araştırmaları sonuçlarına göre kararsız ve sandığa gitmeme eğilimi içinde olanların referandum günü ne yapacakları belirleyecek.
Kararsızlara ve sandığa gitmekten uzak duranlara güven verici ve tereddütlerini giderici kampanya yürütebilenler referandum sonucunu belirleme gücüne erişecek.
16 Nisan’da sandıkta partiler değil, ülke insanlarının geleceği ve kaderi oylanacak. Kararsızlık ve pasif boykot yurttaşlık görevini yerine getirmekten imtina etmekle sınırlı bir sonuç üretmeyecektir. Güçlünün hak etmediği bir sonucu elde etmesine neden olacak ve ülke kaderini etkileyecektir.
Bu nedenlerle seçmenin %18’ini oluşturan Kürdlerin, referandumda nasıl tavır takınacağı en fazla tartışılan, merak edilen ve üzerine senaryolar yazılan konuların başında geliyor. Metropoll şirketinin araştırma sonuçlarına göre Kürd seçmenin yüzde 48’i “Hayır”, yüzde 30’u “Evet’, yüzde 22 ise kararsız yani sandığa gitmeme eğiliminde görünüyor.
Kararsız Kürdler
Kararsız veya sandığa gitmeme eğilimi içinde olan Kürd seçmenin bu politik tutumunun çok farklı gerekçelerini şu başlıklar altında toparlamak mümkün:
1-Bu anayasa değişiklik sürecinde Kürdler dışlandı, değişiklik maddeleri Kürdlerin herhangi bir derdine deva olacak içeriğe sahip değil gibi nedenle Kürdleri fazla ilgilendirmiyor yaklaşımıyla tutum alanlar,
2-AK Parti’nin 2015 sonbaharından sonra, Kürd sorununu yeniden güvenlik konusuna indirgeyen yaklaşımına ve politikalarına öfkeli, tepkili olanlar ve kopuş yaşayanlar,
3- AK Parti’nin, MHP ile ortaklık kurmasından tedirgin olanlar, Türkçü bir dil ve içerikle “devletin bekası” yaklaşımla ve vatan millet edebiyatıyla ‘Evet’ kampanyası sürdürmesinin yarattığı ve yaratacağı tehlikeyi fark edenler, bu nedenle AK Parti’den uzaklaşanlar,
4- ‘Hayır’ cephesinde yer alan cumhuriyetçilerin Çözüm Süreci karşıtlığı ve Kürd korkusuyla kampanya yürütmeleri ve bazı noktalarda “Evetçi” blokun “devletin bekası” teziyle ortaklaşmalarının, statükoyu koruma ve eskiyi olduğu gibi savunma tutumunu sürdürmeleri ve bu cephede yer alan Perinçekçiler gibi siyasi Ergenokcuların varlığının yarattığı kafa karışıklığı,
5- Çözüm Süreci’nin bitirilmesi, sonrasındaki sürecin doğru yönetilmemesi ve çeşitli politik yanlışlar nedeniyle HDP seçmeninde yarattığı kırgınlık ve kızgınlık gibi durumların Kürd seçmenlerde kararsızlığa veya sandığa gitmeme tutumuna yol açacağını bütün kamuoyu araştırmalarının ortak güçlü bulgusu.
Bütün bunlarla birlikte referandum sürecinde Kürd ana akım siyasetin güçlü olduğu yerlerden seçim kanunun, YSK kararlarının farklı uygulanması olasılığı, OHAL’in varlığı, devletin güvenlikçi, yasakçı, baskıcı politika ve uygulamaları sandığa gitmeyi büyük ölçüde zorlaştırıcı faktörlerdir. Polisiye tedbirlerle ‘Hayır’ kampanyası yürütülmesinin engellenmeye çalışılması, ülkenin siyasal atmosferi, iktidarın korku yaratma stratejisi ve ana akım Kürd siyasetine karşı yürütülen; tasfiyeye varan tutuklamalar, gözaltılar, cezalandırmalar etkin “Hayır” kampanyası yürütülmesini imkansızlaştırdığı gibi Kürdleri sandıktan uzaklaştırma taktiğine dönüşmüş durumda.
1 Kasım seçimleri sonrası savaşın büyük ölçüde kentlere taşınmasının yarattığı yıkım, yaşanan iç ve dış göç Kürdlerin katılım oranını etkileyen önemli unsurlardır. Bölgede 360 binin üzerinde seçmenin sandıklarını konabileceği bir sokak ya da bir bina dahi yok bugün. Bir milyona yakın seçmen kayıtlı olduğu seçim bölgesini çatışma nedeniyle terk etmiş durumda. 1 Kasım seçimlerinde yasal olmayan bir biçimde sandıkların birleştirilmesi ve sandık görevlilerinin tutuklu olması gibi nedenler sonuçları etkileyecektir.
Ana akım Kürd siyaseti ve ittifak içinde olduğu Kürd güçleri bütün bunları gözeten ve yeniden güven tazeleyecek bir siyaset izler ve açılıma yönelirse, kararsız ve sandıktan uzak duran Kürd seçmeni referandumda ‘Hayır’ diyebilir.
Hatta 7 Haziran seçim sonuçlarını aşan bir sonuca ulaşmak mümkün olabilir. Bu başarılması zor, sonucu elde etmenin imkânsız olmadığı çok açıktır. Kürdler, 2015 sonbaharından sonra yaşananların hesabını sandıkta sormak için sandığa gittiklerinde bu zor başarılacaktır.
Hayırlı olmayan tutumlar
Ana akım Kürd siyasetinin bu başarıya ulaşmasını kolaylaştıracak en önemli unsur toplumsal muhalefet dinamiklerinin, özelikle de cumhuriyetçilerin, “Hayır” kampanyalarını, devletin bekası sorunu ekseninden çıkarmalı, toplumun bölünme ve Kürd Korkusu’nu canlı tutma ve Kürd siyasal hareketini ötekileştiren yaklaşımlarını terk etmeleri olacaktır.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu gibi, bu günkü sorunu PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşülmesine ve hendeklerin kazılmasına indirgeyen bir sığlıkta yürütülecek kampanya ile elde edilecek bir sonuç yoktur. Bu eksende kampanya yürütmek, örtük bir biçimde AK Parti, MHP blokunun politik çerçevesi ekseninde “Hayır” kampanyası yürütmektedir. Bu yolla elde edilecek bir sonucun ne Kürdlere, ne demokrasi güçlerine, ne de ülkeye bir hayrı dokunur.
Kürd siyaseti batıda hayır kampanyası yürütmesin, gözükmesin gibi ahlaktan yoksun dahice öneri sahiplerinin, referandumu altın tepsi içinde Beştepe’ye sunduklarının farkında dahi olamamaları ne derece kurak bir siyasal ortamda yaşandığının kanıtı olsa gerek.
Referandum başarısı, Türkiye siyasetinin bu sağlı sollu kuraklıktan çıkışı için bir imkân yaratabilir. Normalleşmenin önünü açabilir. Değişiklerin referandumda kabul edilmesi daha uzun ve sancılı bir dönemin habercisi olacaktır.
Türkiye yakın siyasal tarihini takip etmiş olanlar politikleşmiş Kürdlerin desteğini almayı başarmayanların sandıkta kazanma şansının olmadığını biliyor olması gerekiyor. 1980 sonrası Kürdlere sırtını dönen siyasal aktörlerin hep kaybeden taraf olduğu çok aleni siyasal ve sosyal bir gerçeklik. Bunun farkında olanlar kararsız ve sandığa gitmeme eğilimi içinde olan Kürd seçmenin “Hayır”a yönelecekleri bir referandum süreci için azami cesaret, duyarlılık göstermek ve siyasal atmosfer oluşturma sorumluluklarını artık hatırlamalılar.
Özgürlükler için risk almayı beceremeyenlerin/becermeyenlerin başkaları için bedel ödemesini beklemek ahmaklıktır.
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.04.2025
20.02.2025
1.02.2025
29.12.2024
26.10.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
6.12.2023
17.06.2023