Hakan TAHMAZ
Seçim tartışması, milletvekilleri listelerinde yer alan ve alamayan isimler üzerinde sürecek. Ben bu hafta seçimler bağlamında daha köklü bir sorunu ele alacağım. Evrensel hakların en başında gelen barış hakkını. Türkiye’de barış hakkı Kürt sorunu bağlamında büyük ölçüde anlam kırılmasına uğradı. Barış fikri suç kapsamına alındı. Toplumsal algı operasyonunda kullanılan enstrüman oldu. Barış talep etmek iyi şeyler çağrıştırmıyor. Kürt siyasal hareketinin taleplerini, politikasını dile getirmek olarak anlaşılıyor.
Doksanlı yıllarda siyasetçiler barış talebini insanların zihninde Türkiye’nin bölünmesi olarak kodladılar. Bu süreçte barış mücadelesini yürütenlerin ve barış talebinde ısrar edenlerin yanlışları da siyasetçilerin işlerini kolaylaştırdı. Toplumdaki bu yanlış algıyı değiştirmek, barışın gerçek ve evrensel kıymetini iade edebilmek yoğun ve özenli bir çaba gerektiriyor.
Sorun, Kürt hareketiyle ve Kürtlerin inkârıyla ve haklarıyla sınırlı bir sorun değil; Türkiye’nin tam ve gerçek anlamda demokratikleşememesi sorunu. Farklı halkların haklarını tam ve eksiksiz kullanmaları sorunudur. Ne yazık ki, otuz küsür yıldır barış böyle anlaşılmadı. Yanlış siyasi öncelikler veya dar grupsal veya kurumsal çıkarlar temelinde yaklaşıldı. Bu yaklaşım, barış istemini etkili bir güce dönüşmesini engelliyor. Toplumda barış fikrinin zayıf, barış hareketinin etkisiz olması ve yanlış temellerde yükselmesi siyasetçilerin savaş, çatışma konusunda iştahlarını da kabartıyor.
Sorunun bir başka boyutu ise doksanlı yılların ortasından itibaren gelişen Kürt sorununa çözüm arayışlarının çeşitli aşamalarının özellikle de çözüm sürecinin değerlendirmesinde öne çıkan barış arayışlarının siyasiler tarafından araçsallaştırılması sorunu.
Bu, toplumdaki barış duyarlığını, istemini istismar eden yaklaşımdır. Son yıllarda bunu çok yoğun bir biçimde yaşamaktayız. Özelikle seçim dönemlerinde siyasetin bütün renkleri barış kelimesinin cazibesiyle oy avcılığı yapıyorlar. Anaların evlat acısını, gözyaşlarını sömürüyorlar. Kürt sorununun çözümüne veya barışa dair tutarlı, gerçekleşebilir ve Türkiye’nin demokratikleşmesini, silahların kalıcı olarak susmasını sağlayacak önerilerde bulunmak yerine, toplumda hayali barış beklentisi yaratan söylem ve yaklaşımlarla Kürt seçmenin ve barış isteyenlerin oylarına talip olunuyor.
Bunu en ustaca beceren partilerin başında hiç kuşkusuz iktidar partisi geliyor. Son on yıldır, her seçim öncesi çeşitli yöntemler kullanarak Kürt siyasetiyle iletişime geçiyor, seçim sonrası bir şeyler olacak algısı veya beklentisi yaratıyor. Ama hiçbir zaman dört başı mamur çözüm, barış planı, programı sunmuyor. Sonrasında ise “avladığı” Kürt seçmenin oyunu “bakın biz de Kürtleri temsil ediyoruz. Hatta biz birinci partisiyiz” biçiminde pazarlanıyor.
24 Haziran seçimleri gündeme geldikten itibaren benzer şeyler oluyor. Siyasi partiler barış ipine sarıldılar. Seçmene yalancı meme vermeye çalışıyorlar. Neredeyse hepsi Kürtlerle kardeş olmaktan barış getirmekten söz ediyorlar. Kürtlerle, Kürt siyasal hareketinin ayrıştırılması masalı tekrarlanıyor. Kürt sorunu, barış konusu babından söylenenlerin hepsini, her çıkışı aynı kefeye koymak da yanlış olur. Ancak öylesine bariz tekrarlar ve toplumsal mühendislik yapılıyor ki, her şey her an bir birine karışabiliyor.
Benzer biçimde iki ay önce Democratik Progress İnstitute (DPI) Oslo’da düzenlediği toplantıya iktidar partisinden dört yetkilinin katılması “AKP ne yapmaya çalışıyor?” sorusuna yol açtı. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İlnur Çevik’in, “Seçimlerden sonra yeniden çözüm süreci olabilir” açıklaması ise tuzu biberi oldu. Cumhurbaşkanı sözcüsü İbrahim Kalın’ın Cumhurbaşkanının danışmanını kesin bir dille “Cumhurbaşkanının böyle bir gündemi yok” açıklaması kafaları iyice karıştırdı. Barışın araçsallaştırılması ve algı yönetimi tam da böyle bir şey zaten.
Bunları muhalefet medyasının veya partilerinin köpürtmeleri tersten aynı amaca hizmet etmektir. Kürtlerin mağduriyetini ve savaşın yarattığı problemleri kullanıyorlar.
Dün bunu hükümete yakın medyanın yaptığın bugün muhalif medya yapıyor. İktidar partisi “her an Kürtlerle anlaşacak” algısı yayarak barış karşıtlığını hiç elden bırakmıyorlar.
Hakan Tahmaz
(www.hakantahmaz.com)
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.12.2025
23.12.2025
18.12.2025
12.12.2025
9.12.2025
5.12.2025
2.12.2025
25.11.2025
20.11.2025
14.11.2025