Hasan ÖZTÜRK
Yavru kedi ailesini hayal meyal anımsıyordu. Belki üç, belki dört kardeştiler. Annesi, kendisi gibi tekir olabilirdi. Nereden bilsin zavallı? Onu bu çimlerin üstüne bıraktıklarında ne sayı saymasını biliyor, ne de renkleri tanıyordu. En son onu buraya bırakan kocaman bir çift eli anımsayabiliyordu sadece. Bir pislikten kurtulmuşçasına ellerini birbirine sürtüp temizlemek isteyen bir çift el! Kendilerine en akıllı varlık diye dünya teslim edilmiş olan insanlar, sorumluluklarını böyle yerine getiriyorlardı işte. At kurtul, gözlerini kapatıp görme kurtul, öldür kurtul...
Minik kedi o güne dek annesini emmişti. Karın nasıl doyurulur, acıkınca anne sütü bulamazsa ne yapılır bilmiyordu. Sabah erkenden bu çimlerin üzerine bırakıldığında karnı toktu, şimdi ise öğlen olmuş karnı acıkmıştı. Çevresine baktı, annesini arıyordu gözleri. Birkaç kez “neredesiniz?” dercesine miyavladı, ne annesi ne de her gün birlikte oynadığı kardeşleri vardı etrafında. Karnım bari bu kadar aç olmasa diye düşündü içinden. Akşam olup hava kararmaya başladığında açlığı dayanılacak gibi değildi. Üstelik korkmaya başlamıştı. Çimlerin bittiği yerdeki duvarın dibine gidip büzüldü ve sabaha dek korkarak, açlık çekerek sabahı orada etti.
Sabah olup da etraf aydınlanınca gözleri yine annesini ve kardeşlerini aradı. Ne gelen vardı ne giden. Biraz sonra bir karga kondu çimlerin üzerine. Gagasıyla toprağı karıştırıp bir şeyler yiyordu. Onun bu hareketi, minik kedinin karnının iyice acıkmasına neden olmuştu. Karganın yanına yaklaşıp onun neler yediğini görmek istedi; hatta belki kendisine de verir o yediklerinden diye düşündü. Yavaşça karganın yanına yaklaşan minik kedi, onun ne yediğini görmeye çalışırken birden olan oldu. Karga yanına gelen bu zavallı yavrunun üzerine atlayıp, sol gözünü bir gaga darbesiyle yuttu. Çok canı yanıyordu küçük kedinin, dünyası kararan yavrucak o anda kaçıp diğer gözünü kurtarmak, aynı acıyı bir kez daha duymamak için koşarak oradan uzaklaştı. Bir duvarın dibine gidip bir çalının arkasına gizlendi. Tek gözüyle kargaya bakıyor, diğer gözünü de yitirmek istemiyordu. Çimdeki kargalar bir derken iki, iki derken üç olmuştu. Hepsi gagalarıyla bir şeyler bulup yiyordu. Yavru kedi bir türlü akıl erdiremiyordu karganın niye kendisine bu kötülüğü yaptığına. Canı çok yanıyor, açlıktan başı dönüyordu. Birden ayağının yanında bir hareket duyup irkildi. Baktığında büyükçe bir solucanın ayağına sürtünerek geçtiğini gördü. İlkin biraz uzaklaşıp solucandan gelebilecek zararı savuşturmayı düşündü ve öyle de yaptı. Eski günleri olsaydı onunla oynarlardı kardeşleriyle. Şimdi ise yalnızdı; ya kendisine kötü bir şey yaparsa bu yerde sürünen şey diye düşünüp, birkaç adım daha geriye çekildi solucandan. Solucanla ilgilenirken kargaları unutmuştu küçük kedi. İşte tam bu sırada hızla önüne konan bir karga yere basar basmaz minik kedinin önünden geçen solucanı gagasının arasına alıp, başını birkaç kez öne arkaya hareket ettirerek yuttu. Kalan tek gözünü fal taşı gibi açmış ona bakıyordu yavru kedi. Birden, bir gözünü başka bir karganın yuttuğunu anımsayıp koşarak oradan uzaklaştı.
O gün de akşam oluyordu ve yavrucuk ağzına bir lokmacık koymamıştı. Hava kararırken kargalar da çoktan gitmişlerdi. Kargaların karınlarını doyurdukları yere gidip merakla inceledi otların arasını. Onların neyle karınlarını doyurduklarına bakıyordu. Tam o sırada küçük bir böcekle göz göze geldi, o da hiç kedi yavrusu görmemişe benziyordu. Minik bir an onunla oynamayı düşündü. Karnı öylesine acıkmıştı ki, oyundan önce bir şeyler bulup yemek istiyordu. İşte tam bu sırada büyük bir kedinin gelip bir pençede kendisine bakan böceği yakaladığını ve ağzına attığını gördü. Büyük kedi, küçük kedinin şaşkın bakışları arasında biraz öteye gidip bir böcek daha yakalayıp ağzına attı. Büyük kedi çevrede böcek arayarak oradan uzaklaşırken, minik kedi düşünmeye başladı. Kendisi bakınırken karganın gelip solucanı, kedinin de böceği yutmasını düşündü. Karnını doyurması için onun da bir şeyler yapması gerektiğine karar verdi. Bu dünyada her canlının karnını doyuracağı bir şeyler vardı demek. Karanlık basmaya başladığından bu günlük bir şeyler yapamayacağını fark etti. Ertesi gün yemek için solucan, böcek gibi canlıları arayıp bulacak ve karnını doyuracaktı. O akşam hoşuna gitmese de biraz çim yiyip açlığını köreltmeye çalıştı. Gece karnı çok ağrımıştı ama yine de fazla açlık çekmemişti. Duvarın dibine büzülüp sabahı etmek için uyumaya çalıştı.
Ertesi sabah etraf aydınlandığında uyandı. Karga tarafından yutulan gözünün yeri çok acıyor, diğer yandan açlığa dayanamıyordu. Her şeye karşın yaşamak için savaşıp bu kötü durumdan kurtulmayı düşündü. Savaşırsa belki annesine ve kardeşlerine yeniden kavuşabilirdi. Çimlerin olduğu yere gidip araştırmaya başladı yiyecek bir şey var mı yok mu diye. Küçük bir böcek bulup ağzına attı. Bu ilk avı kendisini çok mutlu etmişti. Aç karnı için bu kadarcık yiyecek hiç yeterli değildi ama güzel bir başlangıçtı onun için. Böceğin tadı da hiç fena değildi. Tam ikinci böceği yakalayacağı sırada tepesinde bir kara bulut belirdi. Başını kaldırdığında üstündekinin kara bulut olmadığını gördü. Bu onun bir gözünü çıkarıp yutan kargaydı. Karga gözlerini yavru kediye dikmiş bakıyordu. İşte tam o sırada kendisinin de şaşırdığı bir hareket yaptı minik kedi. Korkudan kaçmak yerine, tüm gücüyle karganın üzerine atılıp küçük pençesiyle onun yüzünü tırmalamıştı. Bunu kaçamayacağını düşündüğü için mi, yoksa öcünü almak için mi yaptığını kendisi de bilemiyordu. Ama yaptığı bu cesurca eylem işe yaramıştı. Koskoca karga canının acıdığını gösteren bir ses çıkarmış ve kendisini geriye atmıştı. Minik kedi bu fırsatı kaçırmayıp tüm gücüyle oradan kaçmış uzakta bir duvarın arkasına saklanmıştı.
Duvarın dibinde bir süre karganın gelip kendisini bulacağından korkarak bekledi yavru kedi. Gelen giden olmamıştı, çevresini denetleyerek duvarın dibinden çıktı. Duvarın dibinde korkuyla beklerken, yakında bir yerlerde tuhaf sesler duymuştu. O seslere doğru gitti. Önüne çıkan duvarın üstüne zorla tırmanarak aşağıya baktı. Avluda bir çilli horoz ve on kadar tavuk gördü. İlk kez böyle şeyler görüyordu. Kargadan büyük bu kanatlılara bir süre baktı. “Bunlar yalnız gözümü değil beni de yutarlar” diye düşündü içinden. “Hele şu çilli horoz korkunç bir şey, tavukları altına alıp ezdiğine göre benim pestilimi çıkarır; en iyisi buradan gitmek” deyip, tam oradan ayrılmaya karar verdiği anda, küçük, güzel bir kız çocuğunun “Gel bili bili” deyip tavuklara küçük ekmek parçaları attığını gördü. Tavuklar koşarak ekmek parçalarını yemeğe gittiler. Karnı öylesine acıkmıştı ki yavru kedinin, küçük kızın attığı bu ekmek parçalarından biraz kapıp yiyebilmek için ne olursa olsun deyip aşağıya indi. Uzaklara kadar gelen küçük ekmek parçalarından birkaç tane kapıp yedi. Bir tane ekmek parçası da horozun tam iki ayağının arasına düşmüştü; üstelik de epeyce büyüktü bu parça. Yavru kedi, gözünü karartıp oraya doğru yürümeye karar verdiğinde horoz da yiyecek başka parçalar aramak için geriye dönmüş ve yavru kediyi görmüştü. “Gorrrk ” diye bir ses çıkardı horoz. Yavru kedi korkarak birkaç adım geri çekilip büzüldü. Horoz bu çıkardığı korkunç sesle yetinmeyip yavrunun üstüne doğru tüm hızıyla ve kabararak koştu. Yavru kedi kendisini arkaya atıp kaçmaya başladı. Aralarındaki kovalamaca bir süre devam etti. Horoz bu arada birkaç gaga darbesinde bulunmuş, ancak bunları boşa çıkarmıştı. Bir kez kuyruğuna denk gelmişti horozun gagası. Belini falan tutsaydı o gaga, oracıkta giderdi yavrucak. Bu böyle sürmezdi; yorulmuştu yavru kedi. Tam bu sırada bir mucize gibi, o devrilmiş çamurlu çizmeleri gördü, koşarak birinin içine girdi. Horoz çılgına dönmüştü. Ev sahibinin kırmızı renkli ve çamurlu çizmelerini gagalıyordu durmadan. Bu sırada evin küçük güzel kızı horozun çıkardığı tuhaf sesleri duyup gelmişti oraya. Horozu uzaklaştırıp çizmenin içine baktı ne var diye. Küçük kediyi görünce onu çıkarıp çizmeden kucağına aldı. Koşarak eve götürdü.
“Anne bak ne buldum” diye sevinçle bağırdı.
“Bırak kızım o pis kediyi kucağından” dedi annesi.
“Pis değil anne, bak ne güzel yavru?”
“Üstelik de kör görmüyor musun?” annesi böyle söyleyince ilk kez dikkatli baktı kız yavruya. Kör olduğunu gördü onun.
“Olsun anne. Bakıp büyütelim bunu?”
“Babanın kedi sevmediğini bilmiyor musun kızım? Götür onu aldığın yere bırak.”
“Aldığım yere bırakamam annecim.”
“Niye o?”
“Horozun elinden zor kurtardım yavrucuğu. Oraya bırakırsam parçalar bunu Çilli.”
“Peki, götür uzaklara bir yere bırak öyleyse.”
“Karnını doyurabilir miyim annecim. Ne olursun?”
“Biraz süt ver de içsin. Ondan sonra da götür uzaklarda bir yere bırak.”
Küçük kız yavrunun önüne bir çanak süt koydu. Yavru kedi, karnı iyice doyuncaya kadar içti sütü. Kız onu kucağına alıp istemeye isteme evden çıktı. Durumu fark eden yavru, adeta yalvarırcasına bakıyordu kızın gözlerinin içine. Bu bakışlara yüreği parçalanan küçük kızın yapacağı bir şey yoktu. Adımları öne değil de geri geri gitmek istiyordu sanki kızın. Annesinden çok babasına kızıyordu. “Bu eve kedi sokmayın” demişti bir defasında. Annesine yalvarabilirdi yoksa yavruyu eve almak için.
Arkadaşlarını düşündü içlerinde bu yavruyu almak isteyen olabilir mi diye. Aklına Aysun geldi. Kedileri çok severdi Aysun. Üstelik de çok sevdiği kedisi öldüğü için bu sıralarda bir yavru alabilirdi. Hemen koşa koşa onların evine gitti küçük kız. Fakat umduğu gibi olmamıştı: “Ben alırdım ama bu yavru kör” deyip küçük kızı kucağında yavruyla geri çevirmişti Aysun.
Diğer arkadaşlarını düşünmüş, içlerinde kediyi alabilecek olanlara üşenmeyip gitmişti. Hemen hepsi, yavrunun kör olduğunu söyleyip geri çevirmişlerdi onu. Başka çare kalmadığını düşünüp yavruyu bir cami avlusuna götürmeye karar veren küçük kız, onu bırakacağı yere yaklaştığında karşıdan uzun boylu, zayıf, on beş yaşlarında bir gencin kendisine doğru yaklaştığını gördü.
“Nereye götürüyorsun onu?” diye sordu genç.
“Caminin avlusuna bırakacağım” diye yanıtladı genci küçük kız.
“Nereden buldun bu yavruyu?”
“Bizim horoz öldürecekti elinden aldım.”
“Yazık değil mi, niye bırakıyorsun, evinde baksana ona?”
“Babam kedileri hiç sevmez. Onun için annem izin vermedi evde bakmama”
“Ne biçim baban var senin, bu yavruya kıyılır mı?”
“Kıyılmaz ama ben bir şey yapamam ki?”
“Başkalarına gittin mi, belki onlar alırlardı bu güzel yavruyu?”
“Gittim ama almadılar. Herkes kör diye beğenmiyor.”
“Ver sen onu bana. Asıl kör olduğu için almaları gerekir, ne biçim insanlar var dünyada.”
Kız yavruyu gence verirken sordu. “Abi, sizin adınız ne?”
“Benim adım Efe.”
“Ara sıra sevmeye gelebilir miyim ben bu yavruyu?”
“Gel. Bak, şuradaki pansiyon bizim.”
“Çok teşekkür ederim abi” diyen küçük kız sevinçle giderken arada sırada arkasına dönüp Efe’nin kucağındaki yavru kediye bakıyordu.
Efe, küçük kediyi babasıyla çalıştırdıkları pansiyona götürdü. Küçük kedi tüm bu olanlara akıl erdirmeye çalışıyordu. “Şu dünyada ne kadar değişik insanlar var; birbirlerine hiç benzemiyorlar, ne biçim şey bu” diye geçirdi aklından. Fakat pansiyona geldiğinden beri insanlar hakkındaki bu yargısını değiştirmeye başlamıştı küçük kedi. Efe’nin ailesindekiler birbirlerine çok beziyorlardı. Babası da, annesi de, ablası Zehra da çok iyi insanlardı; hepsi hayvanları çok seviyordu. Böyle sıcak yuvaya gelmenin tadını çıkaran yavrunun en büyük mutluluğu orada karşılaştığı kardeşiydi. Onu da sokaktan bulup pansiyona getirmişti Efe. Kokularını henüz unutmamış olan bu birbirinin kopyası iki kardeş kavuştuklarını anlayıp ikisi de çok mutlu olmuşlardı. Uyuyacakları zaman ikisi de birbirlerine sarılıp uyuyorlardı. Kendileri durumu anlamıştı, ama Efe çözememişti ikisinin bu derece birbirlerini sevmelerini. Babası, İbrahim Bey: “Bunlar kardeş” dedi Efe’ye. En ufak ayrıntılarına kadar birbirlerine benzeyen ve gelir gelmez birbirine sarılan bu yavruların arasındaki ilişkiyi çözmüştü Efe’nin babası.
İki kardeş bol bol oyun oynayıp zaman geçireceklerine, Küçük Kedi kardeşine çimlerin arasından böcek ve solucan avlamasını öğretmişti. Günlerinin büyük kısmını avcılık yaparak geçiriyorlardı. Aslında Efe onları aç bırakmıyordu hiç. Sütlerini eksik etmediği gibi yavaş yavaş da katı yiyeceklere alıştırmaya çalışıyordu. Özellikle Küçük Kedi yanına kardeşi Öksüz’ü (Efe sokaktan bulduklarında adını Öksüz koymuştu onun) alıp bol bol avcılık yapıyordu. Bu avcılık sırasında bir karga sesi duyduğunda Küçük Kedi’nin kaçıp duvarın dibine büzülmesine akıl erdiremiyorlardı hiç birisi.
Bir gün Efe ve ablası Zehra dikkatle izliyorlardı avcılık yapan iki kardeşi. Öksüz’ün önünden geçen büyük bir sineğe savurduğu pençe boşuna gitmişti. Küçük Kedi’nin kör tarafından geçip gidecek sanırlarken, o öyle bir pençe atmıştı ki, kocaman sinek onun küçük pençesinden kendini kurtaramamıştı. Diğer pençesiyle yardım edip onu etkisiz hale getiren yavru, Efe’ye ve ablasına bakıp onların kendisini alkışlamasını ister gibiydi sanki. Onlar da yalnız alkışlamakla kalmadılar, o güne dek Küçük Kedi (Kardeşinden biraz küçük görünüyordu) dedikleri yavruya “AVCI” adını koydular.
Efe ve ailesinin sevgisiyle günleri mutluluk içerisinde geçiren iki kardeş altı aylık olmuşlardı. Bir gün pansiyonun gündüzleri açık bırakılan kapısından bir kedinin ve yanında kendilerinin akranı olan başka bir kediyle içeriye girdiklerini gördüler. Kendilerinin kopyaları olan bu ana kediyle yanındaki kir içindeydiler. Çalmak için bir şeyler aradıkları belliydi. Pansiyonda Efe’den başka kimse yoktu, o da her zaman yaptığı gibi kitap okuyordu. Avcı, Efe’nin yanına gelip ağlarcasına miyavlamaya başladı. Efe, onun öyle miyavladığını hiç duymamıştı. Baktığında Avcı’nın tek gözüyle ona yeni gelen aç kedileri gösterdiğini fark etti.
Ana kedi, yavrunun bu yaptığına çok kızmıştı. Daha bir şey çalamadan, sahibine geldiklerini haber verip beline bir taş yemesine neden olacaktı bu bacaksız. Efe yavaş yavaş ayağa kalkarken bir yandan da Avcı’yı kucağına alıp seviyordu. Ana kedi, Efe’nin bir yerlere koşup eline bir taş alacağına, miyavlayıp kendilerini gösteren kediyi kucağına almasına şaşırmış, tuhafına giden bu gence bakıyordu. Ağır ağır dolaba doğru giden Efe’den bir zarar gelmeyeceğini anlamıştı ana kedi; üstelik de birçok tehlikeyi göze alıp buraya geldiğinden kaçmadı. Karnı öylesine açtı ki...
Efe dolaptan aldığı kedi mamasını iki yavrunun kaplarına boşalttı. Ana kediye ve yanındakine bakıp: “Gel pisipisi, gel” deyip çağırdı onları. Kucağındaki Avcı’yı da yere bıraktı. Çekine çekine gelip kendilerine verilen mamalarını yemeye başladılar hırsızlığa gelen kediler.
Efe, hiçbir şey yokmuşçasına gidip oturdu ve kitabını okumaya başladı. Ana kedi ve yanındaki çok aç olduklarından kısa sürede yediler kendilerine Efe tarafından ikram edilen yiyeceği. Ana kedi karnını doyurduktan sonra Avcı’nın yanına geldi. İlkin onu kokladı ve mutluluğunu belirten bir ses çıkardı. Sonra da karga tarafından oyulan göz çukurunu yaladı. Yanlarına gelen Öksüz’e bir süre baktı. Gelip uzun uzun kokladıktan sonra onun da yanaklarını yaladı ana kedi...
Yazarlar
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2015
20.12.2014
7.12.2014
16.11.2014
26.10.2014
11.10.2014
27.09.2014
14.09.2014
3.09.2014
16.08.2014