Hasan ÖZTÜRK
“Bugün köyde düğün var,”dedi Sedat.
“Ne olmuş köyde düğün varsa?” diye sordu annesi. Yılda birkaç kez düğün olurdu bu küçücük köyde, onu da herkes bilirdi. Oğlunun bunu kendisine anımsatmasının bir nedeni olduğunu biliyordu annesi. Zaten bu konuyu oğluyla konuşmaya da kararlıydı kadın. Dilinin altındaki baklayı çıkarsın diye bir kez daha sordu: ”Sana ne elin düğününden?”
“Yok yani, belki unutmuşsundur diye söyledim,” dedi ama bunu annesine niye söylediğini kendisi de bilmiyordu. Belki de dün gece köyde yapılacak o düğünü rüyasında gördüğü için söylemişti.
Dokuz yaşına yeni girmişti Sedat. Kumral, güzel bir çocuktu. Kendisinden üç yaş küçük kardeşi bir yaşına gelmeden ölmüştü. O da oğlandı. Kardeşi öldükten sonra ailenin başka çocukları da olmamıştı. Baba dış hatlarda çalışan bir şilepte gemicilik yapıyordu. Altı ay, hatta bir yıl geçtiği olurdu babasını görmediği zamanlar. Yarı yetim sayardı onu annesi. Oğlunun bunu bir eksiklik olarak görmemesi için elinden geleni yapardı kadın.
“Bazen babamın yüzünü anımsamıyorum,”demişti bir kez annesine Sedat. Kadın oğlundan gizli ağlamıştı bu sözünün üzerine. Kendisi iyi anımsıyordu yüzünü kocasının, sevdiği ilk adamdı o. Gelgelelim on yıldır öyle az birlikte olmuşlardı ki. Adam yıllık izinlerinin bile tamamını ailesinin yanında geçirmezdi. Karısı işinin gereği sanırdı bunu ilk başlarda. “Ne yapalım, karnımızı doyursun da öyle bir işte çalışsın,”derdi. Çok sonraları öğrendi yıllık izninin çoğunu, köye karısının ve çocuğunun yanına gelmeyip İstanbul meyhanelerinde geçirdiğini. Kocasını kızdıracağı korkusuyla bunu bile söyleyemedi kocasına kadın.
Düğün var diye o gün diğer sabahlardan daha erken kalkmıştı Sedat. Çalgıdan, çengiden de pek anlamazdı aslında. İçinde tanımlayamadığı bir sevinç vardı. Düğünü anımsayıp tam sevinirken bir anda içini hüzün kapladığını duyumsuyor fakat niçin böyle olduğuna bir türlü akıl erdiremiyordu.
İskeleye doğru yürüdü. Çalgılar gelinceye dek denizi izleyecekti. Lodos havlarda dalgaları izlemekten ve rüzgârın yüzünü ılık ılık okşamasından pek hoşlanırdı. Deniz kıyısına indiğinde iskelenin kazıklarının arasında sıkışıp parçalanmakta olan sandalın çaresizliğini bir süre izledi. Yoksul bir balıkçı olan sahibinin, parçalanmakta olan eski sandalına bakıp onunla dalga geçişine pek akıl erdirememişti çocuk. Aslında balıkçının yapacağı bir şey de yoktu bu durumda. Öylesine büyüktü ki dalgalar, oturup ağlamayı gururuna yediremediği için eski sandalıyla dalga geçerek avutuyordu kendisini.
İskelenin başına doğru fazla ilerlemeden Sedat, kıyıya doğru koçbaşı gibi ilerleyip tos vuran dalgaları bir süre izledi iki arkadaşıyla. Bu arada kıyıya büyük bir gürültüyle vuran dalgalardan kaçarak kendilerine bir oyun da kurdular üç arkadaş. Oyunu çocuk kahkahalarıyla sürdürürlerken arkadaşlarından biri Sedat’a:
“Bugün düğün var,”dedi.
“Biliyorum,”diye yanıtladı onu Sedat.
“Macuncu da gelir bugün,”deyince arkadaşı, Sedat’ın kafası dank etti. Aklı başına ancak gelmişti. Sabahtan beri içindeki hüzünlü sevincin ne olduğunu o anda anladı. Düğünlerde macuncu gelirdi, o da bunu biliyor ve seviniyordu. Ancak, o macunu çokça alacak parası genellikle olmadığı için de üzülürdü. Yine böyle olacaktı, biliyordu. Dün akşam rüyasında gördüğü düğünde de böyle olmuştu. Macuncu kendisine herkesten az vermişti macunu, aslın da o da arkadaşları gibi beş kuruş vermişti adama. Maçaların Memed’in düğününü anımsadı. Hiç öyle güzel düğün yaşamamıştı ömründe. Babası izinli gelmişti o düğünde. Düğün sahibiyle yakın akraba olduklarından düğünde bulunma gereğini duymuştu herhalde. Oğlunun macunu çok sevdiğini gören adam, çocuk ne zaman yanına gels onun eline para sıkıştırmıştı. O denli macun yemişti ki Sedat, o günü ağzına başka hiçbir şey koymadan geçirmişti.
Bir arkadaşı annesinin kendisini çağırdığını söylediğinde koşarak eve gitti Sedat. Kadın yer sofrasını kurmuş oğlunu bekliyordu.
“Kahvaltını yapmadan nerelerde geziyorsun, bir saattir seni bekliyorum?”
“Denize bakmaya gittim.”
“Yerinde duruyor mu bari deniz?”
“Dalga geçme benimle, nereye gidecekti?”
“Sen de denizci olmasan bari baban gibi?”
“Yok, ben denizci olmam.”
“Niye olmazsın?”
“Çocuğumu köyde yalnız başına bırakıp gitmem.”
“Aferin sana. Evin erkeği ailesinin başında olur, değil mi oğlum?”
“Hem ailesinin başında olur hem de düğünlerde köyünde olur.”
“Düğünlerde olmasa da olur be Sedat, diğer günler ailesinin başında olması yeter bence.”
Keçi sürüsü olan amcasının verdiği keçi peynirini büyük bir istekle yiyen küçük oğluna bakıp gülümsedi kadın. Onun dilinin altındaki baklayı çıkarmasını bekliyordu. Nasıl beklemesin ki, her düğünde aynı olay yaşanıyordu bu küçük kerpiç evlerinde. Bir tür “macun savaşıydı” bu. Öylesine seviyordu ki çocuk macunu, kadın kıt bütçesiyle başa çıkamıyordu onun bu isteğiyle. Konuyu macuna getirip baştan azaltmak istiyordu bu savaşın şiddetini. Oğlunun üzülmesini istemiyordu annesi, o kendisinin bir tanesiydi. Tek sevinci, üzüntüsünün biricik avuntusuydu. Kendisine, kocası için, o adamdan hayır yok sana, genç ve güzelsin, başkasını bulup evlenirsin diyenleri hep çok sert biçimde terslemişti. Kimsenin oğlunu düşündüğü yoktu. O ne olacaktı, altı ayda bir de görse bir babası vardı.
“Düğünlerde olmasa da olur diyorsun ama anne, çocuğu ne yapacak o zaman?”
“Çocuğu ne mi yapacak?”
“He, çocuğu ne yapacak?”
“Çalgılar çaldığında oynayıp eğelenir çocuk, olmaz mı?”
“Yalnız oyunla olsa, ohooo.”
“Başka ne yapar ki çocuklar?”
“Macun, pamuk helvacıyı boş versek bile, düğünlerde macun yemeden olur mu hiç?”
“Macunu annesi alıverir nasıl olsa?”
“Koca düğünde bir kerecik?”
“Sen büyüyünce macuncu ol Sedat?”
“Ben macun yapmasını değil yemesini seviyorum.”
“Çok sevdiğini biliyorum ama, bu düğünde de macun için bir kez para verebilirim sana, ona göre. Ele güne karşı macuncunun çevresinde dolanıp yutkunma sakın. Artık büyüdün sen. Ne arsız çocuk derler.”
“Ben arsız değilim, macuncunun çevresinde dolaşmam merak etme sen,”derken bunu nasıl yapacağını düşünmeden edemedi.
“Aferin oğlum. Yoksulluk ayıp değil ama arsızlık çok ayıp. Adın arsıza çıkarsa hep öyle kalır.”
“Maçaların Memed’in düğünü ne güzeldi,” derken ayırtında olmadan yutkundu Sedat.
“Büyüyüp çok para kazanırsan tüm düğünler güzel olur, unutma sakın.”
“Büyüyünce de macun yiyecek değiliz herhalde anne, o zaman rakı içeriz.”
“Sen rakı içersin doğru, ama çocukların macun yer o zaman.”
“İstedikleri kadar yesinler, tablasıyla alırım ben onlara macunu o zaman geldiğinde.”
“Çok para kazan da tepsisiyle al oğlum. Ama bu düğünde paramızın olmadığını sakın unutma.”
“Unutmam anne sen merak etme.”
“Aferin benim oğluma.”
“Hiç mi paramız yok anne, bir kezcik bile macun alacak kadar?”
“Beş kuruşum olacaktı şurada,” deyip çarşafının eteğinden içeriye elini sokup pembe çiçekli basma entarisinin cebinden ortası delik iki tane yüz para çıkarıp kahvaltı ettikleri tepsinin üstüne koydu annesi.
Sedat beş kuruşunu alıp evden ayrılırken “Mihmi” dediği küçük köpek yavrusu bir süre arkasından onu izledi. Yavru çok küçük olduğu için korkup daha fazla ayrılamadı annesinin yavrularını doğurması için Sedat’ın yaptığı derme çatma kulübeden.
Çalgıları getirecek olan motoru iskelenin yanında beklerken annesine verdiği sözü nasıl tutacağını şimdiden kara kara düşünmeye başlamıştı bile Sedat. Macuncu tablasında onu yanına çeken güçlü bir mıknatıs vardı sanki. Sedat’ı öylesine yaman çekerdi ki yanına, karşı koymak onun için olanaksızdı. Her düğünde bir kez macun alacak kadar para sıkıştırabilirdi oğlunun eline annesi. Sedat bir kez macun yemekle doymaz tablanın başında macuncu köyden ayrılana kadar dururdu. Bu boynu bükük bekleyişte yalnız olmadığı için çok dikkat çekmezdi. Köyün yoksul çocukları onu macun tablasının başında yalnız bırakmayıp kaderini paylaşırlardı. Annesi durumu bildiği için, çok umutlanmasa da sözün tutabileceğine, bu gün oğlundan söz almıştı.
Deniz kıyısına indiğinde dalgalar biraz yavaşlamıştı. Denizi böyle görünce sevindi Sedat. Hava lodos olduğu için çalgıları ve düğüne gelen konukları alıp getirmesi için büyük bir tekne göndermişti düğün sahibi Gemlik’e. Öyle de olsa sabahki dalgalarda o büyük kayığın da iskeleye yanaşması zordu. Örneğin, deniz adamı olmayan macuncu iskeleye çıkarken denize düşebilir, ya da elindeki macun tepsisini düşürebilirdi. Sedat aklına gelen bu uğursuz düşünceyi kovmaya çalıştı. “Koskoca adam iskeleye çıkarken denize mi düşermiş,” diye mırıldandı kendi kendine.
Kendisi gibi gelecek motoru bekleyen iki çocuk ağızlarıyla çiftetelli çalmaya çalışarak oyun provası yapıyorlardı. Çengiler ya da başkaları oynarlarken çocuklar da düğün meclisinin yakınlarında oynayıp eğlenirlerdi. Çocukların içinde en güzel oynayan Sedat’ın olduğu söylenirdi. Arkadaşları bunu bildiklerinden onu da oynaması için zorladılar. Sedat arkadaşlarının söylediklerini duymuyordu bile. Çocukların tüm dayatmalarına karşın onlara uyup oynamadı. O durmadan bir kezcik alacağı beş kuruşluk macunla koskoca düğünü nasıl geçireceğini düşünüyordu…
Bir ara gözünün önüne babası geldi. Adam Sedat’a doğru gülerek geliyordu. Sedat şaşkın şaşkın babasına bakıp yüksek sesle mırıldandı:
“Babam.”
Kendi kendine söyleyip oynayan iki çocuk oyunlarını bırakıp İskeleye doğru elini uzatıp kendi kendine bağırarak “Babam,”diyen arkadaşlarına baktılar. Çocuklardan esmer olanı Sedat’ın yüzüne şaşkın şaşkın bakıp:
“Ne babası?”dedi Sedat’a. Diğer çocuk işi dalgaya vurup:
“İskele babalarını babası sandı.”
“Babasının yüzünü unutunca benzetti herhalde,” deyip kahkahayı bastı esmer olan.
Sedat çok utandı yaptığından. Düş gördüğünü anlamıştı.
“Dalga geçmeyin lan,”deyip arkadaşlarından uzaklaştı.
Bir süre sonra çalgıcıları ve diğer düğüncüleri getiren motor göründüğünde köyün hemen hemen tüm çocukları bağrışarak iskelede toplanmışlardı. Lodos şiddetini yitirmek üzereydi. Hafiften başlayan yağmur giderek çoğalıyordu. Motor iskeleye yaklaştığında ilkin darbukanın, sonra da klarnetin sesi duyuldu. Kaptan kayığın muşambasıyla yaptığı büyükçe bir çadırla konuklarını yağmurdan koruduğu için gelenler ıslanmıyordu.
Motor iskeleye yanaştığında Sedat’ın gözü ilkin macuncuyu aradı. Baştan hatırlı konuklar, sonra çalgıcılar çıktı İskeleye. Çalgıcıların yanındaki saçlarını açık renge boyamış esmer çengi çıkarken, elinden tutup ona yardım eden kaptana epeyce cilve yaptı. Motor boşalmak üzereydi ve iskeleye çıkanların arasında macuncu halen yoktu. Sedat’ın ağlanacak durumunu gören pek yoktu. Şansım olsaydı babam yanımda olurdu diye düşündü. Çocuk tüm düş kırıklığıyla motordan çıkan son birkaç kişiye bakıyordu ki eskiden de tanıdığı, esmer, uzun boylu macuncu Emin kayığın sereninin arkasından başının üstünde macuncu tablasıyla göründü. Yaşı altmışı çoktan geçmesine karşın macuncu Emin dinç görünüyordu. Biraz önce yaşlı macuncu inşallah ölmemiştir diye içinden dua eden Sedat adamın ağlıklı haline bakıp, bu adam daha çok gelir düğünlerde macun satmaya deyip sevindi. Macuncuyu bekleyen yalnız Sedat değildi. Başının üstünde tablasıyla Emin’i gören birkaç çocuk koro halinde bağırdılar.
“Macuncu geldi.”
Yağmurda ıslanmamak için iskeleye çıkanlar, kadınların dışında, koşarak kahvehaneye girdiler. Saçları ve üstü başı epeyce ıslanmış olan Sedat da kahveye doğru yürüdü. Çocukların hepsi kahvenin penceresinin önünde toplandılar. İçeriye girmeye çekiniyorlardı. İçlerinden biri:
Çalgıcılar çalmaya başlayınca gireriz içeriye,” dedi. Bir diğeri cebindeki yirmi beş kuruşu çıkarıp,”bunun hepsiyle macun alacağım,”dedi. Sedat ürkerek cebindeki ortası delik iki tane yüz parayı yokladı. Bir an düşmüş olabileceğini düşündüğünde yüreği burkulmuştu..
Çalgılar kahvehanede çaylarını içtikten sonra bir fasıl havasına başladılar. Hiç fena çalmıyorlardı aslında. Düğün sahibi iddialıydı, Bursa’nın en iyilerini getirmişti oğlunun düğününe. Çalgıcıların arasında bulunan Reşat bölgenin en ünlü klarnetçisiydi. Fasıldan sonra oynamaya kalkan çenginin de işini iyi bildiği anlaşılıyordu. Sedat bir süre oynayan Roman kızına baktıysa da aklında başka bir şey olduğu için buna tam veremedi kendisini. Çalgılar çalmaya başlayınca gireriz içeriye diyen arkadaşına baktı, daha sonra cebinde yirmi beşlik olan çocuğu inceledi göz ucuyla, ikisi de oynayan çenginin kıvrak dansına dalmışlardı. İlkin kendisi girmek istemiyordu kahvehaneye, belki bir şey derler diye çekiniyordu. Yarım babasızlık onu çekingen yapmıştı. Birkaç çocuk açılan kapıdan içeriye süzülünce Sedat da girdi içeriye. Macuncu tablanın ucunda bir halka olan konik kapağını açmamıştı daha. Önünde boş bir çay bardağı ve elinde ucunda ucuz bir sigara takılı yasemin ağızlık vardı. Çocukları görünce ayağa kalktı ve macun tablasının kapağını açtı. Sedat’ın bulunduğu yerden görünebiliyordu tablanın içi. Sarı, kırmızı, beyaz, yeşil, pembe ve kavuniçi olmak üzere altı renk macun vardı bölümlerde. Diğer çocuklar da içeriye kendilerinden önce girenlerin ardından çekingenliklerini atıp sıyrılmışlardı kapıdan içeriye. Yavaş yavaş hepsi macuncunun çevresinde toplandılar.
İlkin cebinde yirmi beşliği olan çocuk on kuruşluk macun istedi. Demirden ve ucu dövülerek yapılmış kaşık macuna dalıp çıkarken öyle kışkırtıcı bir ses çıkartıyordu ki Sedat için dayanılacak gibi değildi. Çocuk hangi renkten istediğini parmağıyla macuncuya işaret ediyor, adam da ucu dövülmüş demin kaçığı o göze daldırıyordu. Sedat dalmış bu sesi dinlerken aklına bir zamanlar annesiyle aralarında geçen bir konuşma gelmişti. Babasını beklediği günlerde annesi kendi yaptığı ağdayla bacaklarındaki tüyleri alırken onu gören Sedat dikkatlice bakmaya başlamıştı ona, Annesi:
“Ne bakıyorsun, kadınlar ağda yaparken erkekler bakmaz, ayıp,”demişti ona.
“Ben sana bakmıyorum, elindekine bakıyorum,”diye karşılık verdi annesine.
“Elimdekinin nesine bakıyorsun, bildiğin ağda işte?” demişti kadın.
“Aynı macuna benziyor,” deyip yutkunmuştu Sedat. Macuncu kaşığıyla ağda yapıyor sanki diye geçirdi aklından ve yavaş yavaş yaklaştı rengarenk tablanın yanına. Tam kırmızı macun dolu gözün önünde durmuştu. En sevdiği macun rengiydi bu.
Aldığı beş kuruşluk macunu, tadını çıkara çıkar yalamıştı Sedat. Ne kadar idareli yalasa da beş kuruşluk macunun çubuğu elinde kalınca bunun kendisine yetmediğinin ayırtındaydı. Ayırtında olduğu bir şey daha vardı, o da annesine verdiği sözdü. Artık büyüdüm, adım Arsız Sedat’a çıkmamalı diye düşünüp macuncunun tablasına uzaktan bakıyordu. Bir süre baktıktan sonra bunun olanaksız olduğunu anlayıp kendisini kahvehaneden dışarıya attı. Yağmur dinmiş, deniz durulmuştu. Köy kahvesinin önündeki büyük çınar ağacından düşen sarı bir yaprak döne döne gelip Sedat’ın tam başının üstüne düştü. Bu duruma sinirlenen çocuk başından aşağıya doğru kayan çınar yaprağını tutup hırsla yere savurdu. En iyisi evin yolunu tutup Mihmi’yle oynamak dedi. Babası bir kez daha geldi gözünün önüne, bu kez bağırmadı. Aksine, içinden kötü şeyler geçirdi ve babası gözünün önünden gitsin diye gözlerini kapadı. Birkaç adım gözleri kapalı olarak attı. Caminin köşesine çarpmamak için açtı gözlerini. Cami ona tanrıyı anımsatmıştı. Bir süre kendisine hiç yardım etmediğini düşündüğü tanrı geldi gözünün önüne. Çok büyüktü tanrı, korktu ve ona bir şeyler söylemek isterken caydı…
Sedat’ın annesi Perihan oğluna verdiği beş kuruşun yetersiz olduğunu, çocuğun macunu ne denli sevdiğini çok iyi biliyordu. Biliyordu da kocasının gönderdiği parayla zor geçiniyordu. Kuruşları hesap etmek zorundaydı. Ne yapsam ne etsem de şu çocuğu sevindirsem diye, zeytinliklerde akşam yemeği için ot toplarken epeyce düşündü.
Ot yemeğini altında odun yanan ocağa koyup küçük kerpiç evlerinin önünde bir süre düşünerek dolaştı. Dolaşırken aklına tavuklara mısır vermesi gerektiğini anımsadı. Mısır torbasını alıp kümesin yanına gitti ve çevrede dolanan tavuklarını, “geh geh geh,” diye çağırdı. En önde çilli horoz ardından diğer tavukları geldiler. Onlara eltisinin mısır kırarken yardım ettiği için bolca verdiği mısırlardan attı. Cin mısırlarını tavuklara atarken aklına bir şey geldi sevindi. Yapabilir mi acaba? Diye düşündü. Yapamasa ne kaybeder, birkaç avuç mısır altı üstü deyip ocağın başına geçti ve küçük bir sele dolusu mısır patlattı. Selenin içerisine beyaz ve temiz bir bez yaydı, mısırları içine koydu. Bir de ölçü olsun diye bardak koydu seleye.
Gidip Sedat’ı aramak için doğrulduğunda karşıdan gelen oğlunu gördü. Çocuğun yüzünden düşen bin parçaydı. Kadının dudaklarında sevecen bir gülümseme dolaştı.
“Karadeniz’de gemilerin mi battı Sedat Kaptan,” diye seslendi oğluna.
“Ne gemisi be anne? Bizim cebimizde beş kuruş,” diyen çocuğun sesi hiç de güzel çıkmamıştı.
“O zaman çalışacaksın. Çalışmayana para yok oğlum?”
“Ben de şileplere mi gideyim çalışmak için?”
“Aman ha, sakın öyle bir şey yapayım deme.”
“Başka bir iş bul de çalışalım o zaman.”
“Buldum bile, yüklen bakalım şu mısır selesini. Bir bardağını beş kuruşa vereceksin.”
O akşam mısırın hepsini satmıştı Sedat. Bir yandan macun yiyip bir yandan mısır satan çocuk yaşamının en mutlu günlerinden birini yaşıyordu. Eve geldiğinde cebinde delik yüz paraların dışında beş ve on kuruşluklar vardı. En çok de mandagözü dediği iki tane yirmi beşliği annesine verirken havalanmıştı.
Düğün ertesi gün, öğleden sonraya yani gelin kucaklana dek sürecekti. Annesi sabah erkenden kalktığında oğlunu giyinmiş olarak, ocağa çay suyunu koyarken buldu. Kahvaltılarını yapıp satacakları mısırı hazırladıklarında Reşat’ın uzaktan gelen klarnetinin kıvrak nameleri duyuluyordu. Seleyi kapıp kapıya doğru giden Sedat, bir yandan da kendisinin arkasından gülümseyerek bakan annesine:
“Ben bundan sonra her düğünde mısır satacağım anne,”diyordu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2015
20.12.2014
7.12.2014
16.11.2014
26.10.2014
11.10.2014
27.09.2014
14.09.2014
3.09.2014
16.08.2014