Hasan ÖZTÜRK
Uyku tutmuyordu bu gece. Tutacağa da benzemiyordu. Uyuyabilmek için bir kaç saattir kapalı tuttuğu gözlerini açtı. Sokak lambası yatak odasını epeyce aydınlatıyordu. Duvarda yarış otomobili gibi hız yapan ve kendisine doğru gelen tahtakurusunu gördü. Sağ elinin işaret parmağını, biraz da tiksinerek bastırdı tahtakurusunun üstüne. Yataktan yere uzanıp, kanlanan elini eski kilimin ucuna sildi.
Karısı da çok üzgündü bu akşam. Dünürleriyle ilgili haberi verirken öylesine çaresizdi ki. O da biliyordu Ali Usta'nın yapacağı hiç bir şeyin olmadığını. Öyle de olsa söylemek zorundaydı kocasına. "Çok bekledik, iki aya kadar düğün yapmazsanız nişanı bozmak zorundayız," demişti damatları olacak çocuğun annesi. Oğlan evinin durumu çok iyiydi, bir değil birkaç düğün birden yapabilirlerdi onlar. Ama kendileri? Karınlarını doyuracak ekmeği zor buluyorlardı. Ali Usta, o akşam karısının kendisine dünürleriyle ilgili verdiği haberi, sessizce ve çaresizlik içinde dinlerken, yüreği acıyla burkulmuştu...
Bir ara karısını uyandırıp aklına gelen çareyi onu da söylemeyi düşündü. Duyduğuna göre, oğlan kızı çok seviyormuş. Kız," Kaçır beni," dese, oğlan yapardı bu işi belki? Bir an aklına yatar gibi olan bu düşünce, daha sonra çok rahatsız etti onu. "Bu durumlara da mı düşecektin ey koca Ali Usta" diye mırıldandı kendi kendine...
Pencereden dışarıya bakıp başka şeyler düşünmek istedi. Kızın işini unutup uyumak istiyordu. Yarın erkenden atölyesine gidip, umutla postacıyı bekleyecekti yine. Ay ışığının aydınlattığı Tophane sırtlarına bakıp daldı. Çocukluğu buralarda geçmişti. Kendisinden iki yaş küçük olan karısını, çocukluğunda buralarda oynarken tanımıştı. Yirmi yıllık evli olduğu Ayten’i çok severdi. Güzel de sayılan karısı, iyi huyunun yanında ayrıca ekonomik mucizeler yaratan bir kadındı. Hiç bir gün dert yanmamıştı geçim sıkıntısından düştükleri günden bu yana. Bir de onun dırdırı olsaydı çıldırırdı bu son zamanlarda Ali Usta.
Bu gece Bursa'nın ünlü lodoslarından biri esiyordu yine. Ev hafif hafif sallanıyordu. İki katlı bu eski ahşap ev, bir süre daha onarılmazsa sert bir lodosta yıkılacaktı. "Kaynanamı mı üst kata alsak acaba?" diye düşündü Usta. Sert bir lodosta üst katın daha tehlikeli olduğunu biliyordu. "Bu insanlığa sığmaz, hem böyle bir şeyi nasıl anlatabilirim karıma?" diye ikinci kez düşündü ve mırıldandı. Babasından kalan bu eski evden ötürü kira vermiyorlardı, kaynanasının üç aylık dul maaşıydı son zamanlarda kendilerini açlıktan kurtaran. Böyle bir şeyi aklına getirdiği için utandı.
Anlamıştı, bu akşam uyku tutmayacaktı. Kızının durumunu unutur gibi oluyor, yarınki postacı takılıyordu aklına. Haberi bir getirse postacı, kızının düğününü yapamasa da bir kaç ay adam gibi geçinirlerdi alacağı parayla. Ürkmüş yılkı atları gibi doludizgin üstüne gelmekte olan iki tahtakurusunu aynı anda öldürdü. Yatağında doğrulup lambayı yakmayı düşündü. Işığı gören tahtakuruları kaçıp yuvalarına saklanırlardı. Karısını düşünüp bunu yapmaktan vazgeçti. Mışıl mışıl, ne güzel de uyuyordu yanında Ayten. Eğilip karısının hafif terli, beyaz boynunu öpmek istedi; onu uyandıracağından çekinerek kendini tuttu ve düşündüğünü yapamadı.
Bunun önlemini alamamıştı; strateji uzmanı bir tahtakurusu başarılı bir şekilde gelip ensesini ısırmıştı. Öyle yanmıştı ki haşerenin ısırdığı yer. Onu suçüstü yakalayabilmek için var gücüyle bir tokat patlattı ensesine, çıkan sese fırlayarak uyandı karısı. Ali usta bir yandan da kendi kendine söyleniyordu, "Ulan, yazıklar olsun be Ali, bir haşarat ilacı alamıyorsun da..." Tokadın sesine uyanan kadın kocasına bir süre bakıp, "Yine aynı şeyi yapıyorsun, kendi kendine konuşana ne denir bilirsin?" Karısını uyandırdığına üzülen Ali yumuşak sesle, "Kendi kendime konuşmuyordum be Ayten, görmüyor musun tahtakurularını?" diye yakındı. Kocasının perişan halini gören kadının da uykusu kaçmıştı; kalkıp o da yatağa oturdu. Ali Usta, "Saatlerdir uyuyamıyorum, karnım da öyle acıktı ki." dedi bir çocuk masumluğuyla. Yatağından doğrulan karısı, "Bir pişirimlik tarhana olacaktı, gidip çorba pişireyim bari," deyip indi yataktan.
Çorbayı içtikten bir süre sonra karısı yatıp uyumuştu. Ali Usta yine dönüyordu yatakta. "Olmayacak Ali, kalk en iyisi," dedi alçak sesle. Yavaşça giyinip, gecenin bir vakti çıktı dışarıya. Yahşi Bey Sokağı'ndan Altıparmak Caddesi'ne inerken okul olarak kullanılan büyük binaya takıldı gözü. Eskiden burada Bursa'nın en lüks otellerinden biri vardı. Yanında sıra sıra duran paytonlara bakıp övünürdü çocukken Ali. En çok kendilerinin yaptıkları paytonlar dururdu otelin önünde. Babası Bursa'nın en iyi Payton ustalarından biriydi. Yaptığı işe de delicesine âşıktı. O yüzden de, arkadaşları bu payton işinin bir süre sonra ekmek yedirmeyeceğini anlayıp başka işlere geçtikleri halde, o, çok sevdiği mesleğini sürdürmek için direnmişti. Daha sonraları Ali, aynı babası gibi inat etmiş, Bursa'da tek payton üreticisi olarak kalmış, yine de bu işi bırakmamıştı. Kendisi gibi bu işi yapan meslektaşları Bursa'da yeni kurulan Otomobil fabrikalarına, yaşları geçmek üzereyken kapağı atıp kurtulmuşlardı. O ise bu çok sevdiği işini terk etmemiş, umutsuzca eski günlerin yeniden gelmesini beklemişti.
İnce, uzun boylu, yaşına göre sırım gibi adaleleri olan Usta, son günlerde biraz çökmüştü. Altıparmak caddesinden yukarıya doğru çıkarken aynı eski günlerdeki gibi kır, doru, al atların çektiği süslü paytonlar geçiyordu yanından. Paytoncuların çoğu Ali Usta'yı tanıdıklarından ona el sallıyorlardı. Çatalfırın'ı geçtiğinde yanına yaklaşan kara kafalı kocaman sokak köpeğine göz ucuyla baktı. Paçalarına doğru yaklaşan köpeğe tekme atıp atmamayı düşünürken, kuyruk sallayıp yalandı hayvan. Ali Usta köpeğin aç olduğunu anlayıp, "Sen de mi paytoncusun Karabaş?" dedi yüksek sesle, arkasından da acı bir gülümseme dolaştı yüzünde. Yine, karısının bir süredir söylediklerini anımsadı. "Kendi kendine konuşma, deli olduğunu sanacaklar." Karım haklı, bir gelse şu postacı, kendi kendime konuşmayı da bırakırım. Aylardır bir tek iş yapamadım, hem can sıkıntısından kurtulurum, hem de üç beş kuruş para geçer elimize," dedi yine yüksek sesle...
Cumhuriyet Caddesinden Yıldırım'a doğru yürürken, sabah ayazı hafif hafif okşuyordu yanaklarını. Sabahın ilk ezanı Yıldırım Camisinden geliyordu. Sokaklarda insanlar tek tük görünmeye başlamışlardı. Yanından geçtikleriyle karşılıklı selamlaşıyorlardı. Dayıoğlu hamamının yanına geldiğinde genel ev sokağına doğru saptı; buradan giderse kestirmeden varırdı atölyesine. Gündüzleri, görenler yanlış anlar diye bu sokaktan geçemiyordu. Kız Yakup Mahallesi'nden aşağıya doğru, yürürken gözü genelevin bulunduğu çıkmaz sokağa kaydı. On dokuz yaşında gitmişti ilk kez oraya. Yaşı yirminin altında olduğundan kapıdaki bekçiye içerideki kadına vereceği kadar parayı rüşvet olarak vermişti. Yaşamı boyunca o günkü kadar heyecanlandığını hiç anımsamıyordu. "Payton ustasıyım," demişti odasına çıktığı kadına. Kadın da: "En çok sevdiğim şey, arkadaşlarla birlikte paytonla gezmek," demişti. Ondan sonra da birçok kez ziyaret etmişti bu paytonla gezmeyi seven kadını. Dalıp gitmişti o gün yaşadıklarına; birden irkildi; gördüğü düşleri birileri gözetliyor sandı. Başka şeyler düşünmeye çalışarak Kız Yakup Mahallesinden Yıldırım'a doğru daha hızlı yürümeye başladı...
Çay suyunu ocağa koyarken altı aydır boş duran tezgahına baktı. Bir kaç basit aletten oluşuyordu takımları. Bu basit aletlerle ne güzel paytonlar yapmıştı Ali Usta?. Yanında iki, hatta üç kişi çalıştırdığı olmuştu. Şimdi ise, para kazanamayınca son kalfasıyla konuşmuş, çocuk da başının çaresine bakmak için kendi isteğiyle ayrılmıştı işten. İyice azalmış olan kömüre ilişti gözü. "İş yok ki kömür alayım, boş ver; iki paytona yeter elimdeki bu kömür," diye mırıldanırken kendi kendine konuştuğunu anlayıp sustu. Daha sonra da yüksek sesle, "Ulan, asıl konuşmazsam deliririm be," diye bağırdı. "Bir zamanlar Adana caddelerini süsleyen, İzmir'in Alsancak’ında, Büyük Ada'da, Heybeli Ada'da, Bursa'nın Çekirge yollarında, parmakla gösterilen paytonları yapan usta benim be. Bir de şimdiki halime bakın? Konuşurum tabi, kendi kendime de konuşurum, uykumda da konuşurum, kimse karışamaz..."
Atölyesinin bulunduğu geniş arsaya çıkıp çevreye bakındı. Bu arsayı dedesi şeftali bahçesi olarak alıp atölyesini de bir kenarına kurmuştu. Elinde bu bahçeden başka bir şeyleri kalmamış olan Babası da satıp Ali Usta'nın düğününe harcamıştı ellerine geçen parayı. Alan adam, şimdilerde değeri çok yüksek olan bu arsayı çok yakında kat karşılığı bir müteahhide verebirdi. Hatta geç bile kalmıştı bu işte. Anlaşmaları, arsayı satana, ya da alan adam kendisi bina yapana dek atölyeye dokunmayacak ve kira almayacaktı. Sanki karşısında biri varmış gibi, "Bir de kira verirsem ne olur benim halim?" diye üzgün üzgün söylendi Ali Usta...
Bir yandan çayını içiyor bir yandan da düşünüyordu. Bir hafta önce Büyük Ada'dan gelen adam sıkı pazarlık edip iki payton ısmarlamıştı. Ortağıyla konuşup en kısa zamanda Usta'nın işe başlaması için mektup yazacağını ve sipariş bedelinin dörtte birini bankaya yatıracağını söylemişti. Mektubun İstanbul'dan gelmesi pek pek iki gün sürerdi. Haber geciktikçe endişelenen Usta, bu gün içine doğmuşçasına bekliyordu postacıyı. İş saati başlamamasına karşın postacının geleceği yöne baktı elinde olmadan...
Okula giden çocuklar geçmeye başlamıştı atölyenin yakınından. Doğan Mart güneşi yavaş yavaş ısıtıyordu sabahı. "Vakit geliyor, az kaldı" dedi yüksek sesle. Biraz ilerisinden kucaklarında kitaplarıyla geçen meslek lisesine giden iki kız, kendi kendine konuşan adama bakıp güldüler. Kızların peşinden bir süre yürüyen Pamuk, onları bırakıp Ustanın yanına geldi. Tazelediği çayı elinde dışarıya çıkmakta olan Usta, köpeği görüp, "Merhaba Pamuk," diye seslendi ona. Köpek bu sözleri anlamış gibi bazı sesler çıkardı. Pamuk adını Ali Usta takmıştı bu beyaz köpeğe. Tüyleri kar beyazıydı. Enikken bırakmıştı biri onu bu sokağa. Soğuk kış gecelerinde ve yağışlı havalarda köpeği atölyeye alır, et yiyebildikleri zamanlarda ona kemik getirirdi evden. Epeydir hiç bir şey veremiyordu köpeğe, "Şu iki payton işi olsun, sana parayla kemik alacağım kasaptan Pamuk" dedi. Pamuk söyleneni anlamış gibi kuyruğunu sallayıp yalandı ve neşeli sesler çıkardı...
Ali Usta lodosun etkisiyle parlak bir bahar sabahı yaşayan Uludağ'ın eteklerine doğru baktı. Yüksek sesle, "Ne günlerdi be?" demekten alamadı kendini. Oturduğu yerden teleferiğin bir kısmı görülebiliyordu. Pazar sabahları kaç kez götürmüştü ailesini teleferiğe bindirip Sarı Yayla’ya. Az mı et mangal yapmışlardı. Son yediği pirzolanın tarihini anımsamaya çalıştı. Aradan uzun yıllar geçtiği için anımsayamıyordu. "En kısa zamanda," diye bağırdı; sonra da Pamuk'un korkarak yana doğru sıçradığını gördü, sesinin çok yüksek çıktığını anlayıp, daha yavaş sesle, "En kısa zamanda, bütün aile Sarı Alandayız;" diye fısıldadı...
Sonunda istediği olmuştu. "İçime doğmuştu bugün geleceği," dedi yüksek sesle. Sallana sallana geliyordu postacı. Postacıya doğru bir işaret yaparak, "Yürü be adam, yürü biraz," diye bağırdı ona. Hiç istifini bozmadan geliyordu postacı. Ali Usta sinirlenip kendi kendine söylendi, "Çabuk ol biraz, getir şunu haydi? İşi garanti herifin, bizi niye düşünsün ki," sesini iyice yükseltip yaklaşmakta olan postacıya seslendi, "Dayamışsın sırtını devlet babaya, bizim hangi babalara oturduğumuzdan haberin yok?" Postacı alınmadı onun bu söylediğine, gülümseyerek, "Ne diyorsun be Usta, bu acelen ne?" Heyecandan titreyen elini uzatan Ali Usta, "Tok açın halinden anlamaz, ver şunu çabuk." Postacı, ne demek istediğini anlayamadığı Ali Usta'nın eline bir kalem tutuşturup belgeyi aldığına dair imzasını aldı defterine. Adam, hayırlı olsun, bile demedi. Bu da yetmiyormuş gibi, on adım kadar gittikten sonra dönüp tuhaf tuhaf baktı Ali Usta'ya...
Postacının getirdiği sarı zarfı açan Ali Usta'nın yüzü sararmış, ellerinin titremesi iyice artmıştı. Bu da mı gelecekti başına? Ne ummuş ne bulmuştu? Postacının imzalatıp bıraktığı vergi dairesi tebliğini yeniden okudu. Bir yıl önce bildirdiği vergiyi az bulup, asgari geçim standardına göre kendisine ek vergi salmıştı bağlı bulunduğu vergi dairesi. Bir yıl önce topu topu üç payton üretebilmiş, kazancını da fazlasıyla bildirip vergisini ödemişti?
Gümüşçeken'den aşağıya doğru, kafası karmakarışık inerken," Eski ev de elinden gidecek Ali?" dedi yüksek sesle. Önündeki adam arkaya dönüp, "Efendim?" deyip tuhaf tuhaf baktı yüzüne. "Hiç," dedi Ali," Hiç, kendi kendime konuşuyordum." "Ali, deyince bana sesleniyorsunuz sandım," deyip yoluna devam etti adam...
Üç yıldır hiç para veremediği, çocukluk arkadaşı olan muhasebecisinin bürosuna, hanın merdivenlerini ikişer üçer çıkarak girdi. Arkadaşı onun yüzünü görünce ürktü.
- Hayrola Ali? Ne bu halin?
- Şimdi tam belaya çattım işte Muhittin.
- Nedir bu bela?
- Al bak.
Vergi dairesinden gelen kağıdı cebinden çıkarıp verdi.
- Ben biliyordum sana böyle bir şey geleceğini.
- Biliyor muydun?
- Evet biliyordum. Asgari geçim standardını tutmuyordu geçen yıl beyan ettiğimiz vergi matrahı.
- Ne olacak şimdi?
- İtiraz edeceğiz.
- Evimi almazlar elimden değil mi Muhittin?
- Almazlar korkma. Kayın validenin üç aylığıyla geçindiğinizi, kira ödemediğini yazıp gerekli belgeleri de ekleriz itirazımıza.
- Aman arkadaş, ne olursa senden olur, kurtar beni bu beladan?
- Dert etme sen. Çay söyleyeceğim ama, yemek vakti, ilkin bir şeyler yiyelim Ali.
- Benim karnım tok.
- Benim de bu lafa karnım tok. Bu saatte yemek yemiş olamazsın sen.
- Geç kahvaltı etmiştim.
- Her zaman çok erken kalktığın için buna da inanmadım?
- Sana çok yük oluyoruz be arkadaş?
- Şimdi ayıp ettin işte. Kırk yıllık arkadaşına söylediğin lafa bak? Bir buçuk döner söylüyorum, yanında ayran içersin sen biliyorum?..
Ali Usta atölyesine döndüğünde perişan haldeydi. Çocukluk arkadaşı muhasebecisinin yüreklendirmesi de yetmemişti. Babadan kalma eski bir altı patlar tabancası vardı evinde sakladığı. Muhasebecisinin yanından buraya gelinceye dek gözünün önünden gitmemişti tabanca. "Bu durumda yaşamaktansa ölmek daha iyi be," dedi yüksek sesle. "Bir kurşunla huzura kavuşmak varken niye çekeyim ki bu kadar derdi?" Atölyede son günlerini yaşayan, her yanı dökülen eski sandalyenin üstüne ceset gibi yığılıp başını ellerinin arasına aldı. "Çocuklar ne olacak, karım ne olacak?" Bir çay suyu koymak istedi, derinlere dalıp düşünmek daha çekici geldiği için kalkamadı yerinden...
Büyük Adadan beklediği mektup iki gün sonra geldi. Mektubu umutla açan Usta, karşı tarafın iki paytonu yaptırmaktan vazgeçtiğini okuyunca, külçe gibi çöküp atölyenin eşiğine oturdu ve saatlerce hiç kıpırdamadan kaldı orada. Derin soluk almaktan korkuyordu sanki; küçülmek, küçücük bir sinek ya da karınca olup kimseye görünmek istemiyordu sanki. Bir şeyler yapması gerektiğini düşünüyor, ancak bunun ne olduğunu kestiremiyordu. "Geçen yıl üç paytonun kazancını az bulan vergi dairesi, hiç üretim yapmadığım için bu yıl ne yapar acaba bana?" bir süre daha düşündükten sonra doğruldu ve atölyesinin yakınındaki bakkala doğru yürüdü...
Bakkaldan veresiye aldığı dört litre gazyağını atölyenin her yanına serpti. İçeriden yalnızca ceketini aldı ve dışarıya çıkıp bir kibrit çakarak kapının pervazından tutuşturdu atölyesini. Yangını görüp söndürmek için yaklaşan kimseyi sokmadı binanın yakınına. Çevre için bir tehlike oluşturmadığından kimse diretmedi yanan atölyeyi söndürmek için. Gelenler ahşap baraka tümden yanıncaya dek seyrettiler yangını. Bina içinde oturulmayacak duruma gelince de oradan ağır ağır uzaklaştı Usta ve yanındakiler...
Kayın validesinin üç aylığından, kalan son parayı karısından alan Usta, doğru Yeni Hal'e gitti. Bir sandık limon alarak semt pazarlarından birinin yolunu tuttu. Sandığı bir kenara koyarak alıcı beklemeye başladı. Başkaları aynı fiyattan verdikleri limonlarını durmadan sattıkları halde Usta'nın yanına kimse uğramıyordu. Fiyatını ucuzlatıp yeni bir etiket koydu limonların üstüne. Umutla bekledi ama yine alıcı yoktu. Düşündü taşındı sonunda buldu usta niye satış yapamadığını. Bağırmıyordu. Diğer limoncular avaz avaz bağırıp sattıkları malın reklamını yaparlarken o, kabuğuna çekilmiş kaplumbağa gibi duruyordu sandığın başında. Kendini cesaretlendirmek istercesine konuştu, "Bir de saklansaydın bari sandığın arkasına. Ya bu deveyi güdeceksin, ya bu diyardan gideceksin Ali Usta," dedi yüksek sesle. "Ben seni dilsiz sanmıştım be arkadaş," diye takıldı ona, biraz ilerisinde patates satan adam...
Tüm gücüyle bağırmak için ağzını açtığında sesinin neden çıkmadığına şaşırdı Ali Usta. İkincisinde hırıltılı bazı sesler çıkarmış, ne söylediğini kendisi de anlamamıştı. Çevresine bakındı kendisini o halde gören, duyan oldu mu diye. Kimsenin kendisiyle ilgilenmediğini görünce sevindi...
Tüm yaşamı film şeridi olmuş gözünün önünden akıyordu. En çok, da bir zamanlar yapıp, oya gibi işlediği paytonlar akıyordu. "Bırak şimdi dalıp gitmeyi, evde çoluk çocuk aç, senin götüreceğin parayı bekliyor," diye söylendi. Bağırıp mal satmaya uğraşan patatesçi, yanındaki limoncu Ali Usta'yla ilgilenmediği için, onun neler konuştuğunu duymuyordu. Yanındaki patatesçinin nasıl yırtınırcasına bağırdığına bir kez daha bakan Ali Usta kendi beceriksizliğinden utanmıştı. O da avazı çıktığı kadar bağırmaya karar verdi ve tüm gücüyle, "Paytona gel fay..," başından bir teneke kaynar su dökülmüştü sanki. Yere çöküp limon sandığının arkasına saklanmak istedi. Tam otururken kendisine bakıp gülen patatesçiyi gördü; saklanmanın bir çıkar yol olmadığını anlayıp limon sandığını kaptı ve oradan koşarcasına uzaklaştı...
Bu akşam düğün tarihi için verecekleri yanıtı almaya dünürleri geleceklerdi. Öyle olmasaydı eve bile gitmeyip avare avare dolaşacaktı bir yerlerde. Bin bir özürle kabzımala geri verdi satmak için aldığı limonları. Cebindeki parayla Çatal Fırın'a gidip bir kaç şişe açık şarap içmeyi düşündü. Bir süre cadde ve sokaklarda dolaştıktan sonra karısının bükük boynunu ve buğulu gözlerini gördü. Ne olursa olsun onu yalnız bırakamazdı böyle zamanlarda. "Ucunda ölüm yok ya," deyip evin yolunu tuttu...
Eve gittiğinde epeyce geç olmuştu.Akşam yemeği için bulup buluşturmuş, bir şeyler hazırlamıştı karısı. Üç çocuğu, kayın validesi ve karısı onun gelmesini bekliyorlardı. Ustanın keyfinin olmadığını görünce merak etti Ayten. "Ne var, kötü bir şey mi oldu?" diye sordu. "Sonradan anlatırım" deyip sofraya oturdu Usta. Yemek yiyecek hali yoktu ama, çok soru sormasınlar diye yiyormuş gibi yapıyordu...
Kocasından kalan emekli maaşının son kalanıyla damadının satmak için limon aldığını kızından öğrenmiş olan kayın validesi, "Ben kızımı limoncuya vermedim Ali?" diyene kadar işi iyi idare etmişti sofrada Usta. Karısı ondan önce yanıtladı annesini.
- Çalışmak ayıp değil ki anne?
- Elinde zanaatı var diye verdim ona ben seni.
Sofradan hızla kalkıp kendini sokağa attı Ali Usta. Evin biraz ilerisindeki lambası sönük elektrik direğinin dibine çömelip bir sigara yaktı. Ne kadar zaman geçmişti bilmiyordu. Süslü bir payton yanına yanaştı. Babasıyla birlikte özene bezene, Girit’te oturan Yunanlı bir zengin için yapmışlardı bunu. Sürücü yerinde oturan beyaz sakallı yaşlı adam paytondan inip Ali usta’yı kolundan tutarak bindirmiş ve eliyle sumasını işaret etmişti…
Karısı, kızı, bir de damadın diye tanıştırdıkları genç, akıl hastanesine kendisini ziyarete geldiklerinde, lambası sönük elektrik direğinin dibine oturalı ne kadar zaman geçtiğini anımsamıyordu Ali Usta...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2015
20.12.2014
7.12.2014
16.11.2014
26.10.2014
11.10.2014
27.09.2014
14.09.2014
3.09.2014
16.08.2014