Hilâl KAPLAN
Kardeşim yaşındaki gençler yine toprağa girdiler. Yine Türkçe ağıtlar, Kürtçe ağıtlara karıştılar. Allah rahmet eylesin, geride kalanlara sabrı cemîl nasip etsin...
İçinden geçtiğimiz bu matem günlerinde siyasî aktörlerin ne yaptığını anlamaya çalışalım:
DTK
Başbakan Erdoğan'ın, Meclis'te 'Türk'e 'Türkiyelilik'in ne olduğunu anlattığı, BDP'lilerin Ankara'daki Meclis'e girmek için müzakere yaptığı günlerden geçerken; DTK "Kürdün Kürde propagandası" tadında bir metinle demokratik özerkliği ilan etti. Oldukça acemice yazılmış metinde bol bol "soykırım" ve "demokratik" sözü geçiyor ama dediklerine kendileri de inanıyor mu meçhul.
Üstelik bu özerklik ilanının apar topar alındığı öylesine aşikâr ki. Cumhuriyet ilan edildiğinden beri her jenerasyondan bir grup Kürdün heyecanla beklediği bir tören bu. Koskoca bir bölgenin yönetim modelini değiştirdiğinizi iddia ettiğiniz bir tören... Ancak toplasanız salonda 900 kişi yok. Blok vekillerinin de hepsi yok. Üstelik daha birkaç saat önceki çatışmanın ardından kara haber ulaşmış. Hiçbir siyasî akla sığmayacak bu ilanın nasıl gerçekleştiğini, hangi iç çatışmalara yol açtığını, arkasında olması muhtemel uluslar arası desteği, vb.ni umarım bir gün öğreniriz. Ancak tüm bu sorulardan daha önemli olan soru: "Neden şimdi?"
PKK ve Öcalan
14 Temmuz itibariyle "PKK lideri" olarak anılacak kişinin Abdullah Öcalan olduğundan emin değilim. Karayılan, devletin kendileriyle irtibat kurmak istediğini ancak "muhataplık noktasında çok başlılık olmasın" diye reddettiklerini söylemişti. Ancak PKK içinde uzunca zamandır gizli olmayan bir çok başlılık mevcut. Öcalan, bu çok başlılığı kamufle eden, örgütü bir arada tutan çimento işlevi görüyordu. Ta ki 14 Temmuz'a kadar...
Son görüşme notlarında 15 Temmuz tarihinin önemini yitirdiğini deklare eden bir liderin örgütünün önce 2'si asker üç vatandaşı, sonra Dersim'de iki işçiyi kaçırmasının ve örgütün yayın organı ANF'den orduya "Gel, gel" yapmasının başka hiçbir açıklaması olamaz. Ordu kaçırılan vatandaşları arama çalışması yaptığındaysa "meşru müdafaa" yaptık demenin hiçbir karşılığı olamaz.
Uzun sözün kısası, Öcalan "Barış konseyi kuruluyor" demişken savaş ilan eden bir PKK var önümüzde. Geldiğimiz noktada, PKK içinde Öcalan'a bağlılık duyanlarla, Öcalan'a rağmen hareket etmek isteyenlerin olduğu açık. Bu noktadan sonra Öcalan, PKK'yı sınır dışına çektirecek bir gücü göstermediği takdirde hükümsüzdür. Kendisiyle yapılan görüşmelerin PKK için bir hükmü yoksa, kendisinin de devlet için bir hükmünün kalmaması olağandır.
Öcalan'ı takmayan gruptakilerin istediği barış değil, egemenliktir. PKK, hak ve özgürlüklerle demokrasi tam anlamıyla tesis edilirse şu andakinden az bir egemenlik alanına sıkışacağının farkında. Barışacağını gördüğü devleti savaşa zorlaması da bundandır. Bunca yıllık savaşın karşılığının sadece "özgürlük ve barış" değil, hegemoni kurmak olması gerektiğine inananlar, devletin Kürtleri daha mazlum konuma itmesi için uğraşıyor.
Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu
Seçim öncesi bloğun nerdeyse her adayı ayrı bir televizyon kanalındaydı. Eyalet sisteminden Öcalan'ın ev hapsine kadar bütün mevzuları heyecanla anlatıyorlardı. Kamuoyu nezdinde Kürt siyasetinin imajının normalleşmesine hizmet eden çıkışlar da olmuştu. Ya şimdi? Kürt siyasetinin zaten yakından bildiği birkaç isim dışında bloğun sesi soluğu çıkmıyor. "Kürt meselesi çözülene kadar Kürt olmaya" eyvallah da, diller neden lâl oldu anlayabilmiş değilim.
Bazen sert üslubunu onaylamasam da bloğun en 'delikanlı' ismi Altan Tan çıktı. Yangından mal kaçırır gibi özerklik ilan edenlere "Bu ne acele?" diye sordu. Demokratik özerklik metnine şerh koyduğunu beyan etti ve sebeplerini açıkça kamuoyuyla paylaşacak cesareti gösterdi. İsimlerini yazamasam da başka itiraz eden kişilerin olduğunu biliyorum. Ama diyorum ya, diller lâl...
Sol
"Bana PKK adam öldürüyor dedirtemezsiniz" diye kıvranıyorlar. Tek sorun üretici Ak Parti, hep en mazlum ve haklı Kürt siyaseti. PKK adam kaçırınca "Vardır bir bildiği", cinayet işleyince "Ama bir sor neden işledi"den öte bir tavırları yok.
Size Mersin'de lince uğrayan Kürt işçiler için –haklı olarak- tepki gösterirken, Dersim'de PKK'nın kaçırdığı iki işçi için gıkını çıkaramayan ideolojik körlüklerinden mi bahsedeyim? Söz konusu devlet şiddetiyse aslan, PKK şiddetiyse kedi kesilen ama 'vicdan bekçiliği'ni de kimselere kaptırmayan tavırlarından mı? "PKK zaten ateşkes varken böyle yapmazdı" diyebilecek cesareti ancak ANF kaynaklı TSK'yı suçlayan haberler çıkınca bulabilmelerinden mi?
"Ulusların kendi kaderini tayin hakkı"ymış! Bu bahsettikleri hangi ulus acaba? Hani yarısı Ak Parti'ye oy veren mi? Yoksa Kemal Burkay ve Şivan Perwer dönmesin, Orhan Miroğlu ve Muhsin Kızılkaya konuşmasın diye tehditler savuran mı?
Biraz da böyle bir "sol"umuz olduğu için Kürt meselemiz var zaten.
Hükümet
İçine çekilmeye çalışıldıkları oyunun nasıl gelişeceğini 33 asker komplosuna bakarak anlayabilirler. Bu yüzden hükümet yetkilileri ağızlarından çıkan her kelimenin taraflar tarafından itinayla kullanılacağını kestirmeli. İçişleri Bakanı'nın Silvan'da gençleri yakan yangının sebebinin önemsiz olduğunu söylemesi ya da Başbakan Erdoğan'ın "Kürt sorunu yoktur, PKK sorunu vardır" şeklindeki sorunun bir kısmını ıskalayan yaklaşımı PKK ve yandaşları tarafından 'aleyhlerine delil' olarak köpürtülerek kullanılmaya başlandı bile. Hükümetin dağdaki 5-6.000 kişi yüzünden milyonlarca vatandaşın hak ve hukukunu askıya almayı kesin bir biçimde reddetmesi 'savaş konseyi'nin oyununu bozacak olan esas hamledir.
Kılıçdaroğlu ve Koşaner
İçerdeki komutanlar sebebiyle asker moralsizlikten savaşamıyormuş! Çünkü komutanların içeride olmadığı 24 yıl içinde PKK bitme noktasına gelmişti, değil mi? TSK'nın değil ama Kılıçdaroğlu'nun içerdeki Ergenekon sanığı vekiller yüzünden morali oldukça bozulmuş galiba.
Orduyu zayıf gösteren bu tür bir açıklama başka bir parti liderinden gelse "Ordu yıpratılıyor" temalı, hiddetli "bilgi notları" okuyor olurduk ama "her şey içeridekiler için" anlaşılan.
Not: Biraz istirahat etmek için kısa bir süreliğine yazılarıma ara veriyorum. Nasipse gelecek hafta pazar görüşmek üzere.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019