Hilâl KAPLAN
Frantz Fanon, kolonyalizmin zulmettiği halkları ‘yeryüzünün lanetlileri’ diye tanımladığında, kitabın açacağı çığırdan kimsenin haberi yoktu. İki gün önce, Fanon’un bu kült kitabına kaynaklık eden tecrübelerinin menbaı olan Cezayir kökenli iki Fransız genç, İslâm hukukuna da seküler hukuka da aykırı cinayetler işledi.
Ölenler Batılıydı, Avrupa sarsıldı. Cinayetin Avrupa’nın göbeğinde işlenmesi ses getirmesinin birincil sebebi değildi çünkü öyle olsaydı, neo-naziler Almanya’da Türkleri yakarak öldürdüğünde de kıta Avrupası’nın nazizmi içinden çıkaran bir ülkede yaşanan bu barbarlığa da ses vermesi beklenirdi.
Ölenler Batılıydı, Avrupa sarsıldı. Dolayısıyla mevzunun İslâmiyet'le de ifade özgürlüğüyle alakası ikincildir. Birincil sebep, ikide bir bizlere ‘ölümler arasında kıyas yapma!’ diye parmak sallayanların kolaylıkla ölümler arasında kurduğu ve içselleştirmemizi istediği bu hiyerarşidir. Ki bu hiyerarşi kolonyalizmin kurucu unsurudur. O yüzden aynı gün Afganistan’da 18, Yemen’de 38 kişinin terör saldırılarında ölmesi veya ertesi gün Boko Haram’ın Nijerya’da binlerle ifade edilen bir katliama girişmesi bırakın manşet olmayı, haber değeri bile taşımamıştır. Ya da bir sinagoga bombalı saldırı düzenlense sokaklara akın ederek tepki verecek kalabalıklar, Avrupa’da üç yılda 185 camiiye yapılan saldırı karşısında (15’i son iki gün içerisinde) utanç verici bir sessizliğe gömülmüştür. Aslında sessizlik, Müslümanları özür dilemeye, ‘içlerindeki uru temizlemeye’ ya da ‘Tüm Müslümanları Öldür’ etiketini twitter’da dünya çapında trend yaptırmaya çalışanlar varken olumlu bile karşılanabilir. İslâm coğrafyasında yüzyılı aşkın süredir devam eden işgalleri, işkenceleri, aşağılamaları, toplu katliamları, 21. yüzyılda da işgal, işkence, aşağılama ve toplu katliamlar izleyince ne dinin bağlayıcılığı ne de toplumsalın denetimi işe yarıyor.
Charlie Hebdo saldırısı, Avrupa’da 21. yüzyılda yükselen faşizmin –evet, yükselecek- tarihi yazıldığında bir dönüm noktası olarak anılacaktır. Olay başladığı andan itibaren, gelmekte olanın nüvelerini görmek mümkündü aslında. Hadise Fransa’da yaşanmasına rağmen, neyin nasıl algılanması gerektiğine ilişkin söylemsel yönlendirmeyi ABD yaptı. Olay, anında ‘Fransa’nın 11 Eylül’ü’ olarak adlandırıldı ve bu tanım dolaşıma sokuldu. Geriye Bush olması beklenen bir Hollande, güvenlik fetişisti yapılması gereken bir toplum ve terörle mücadeleyi İslâm mücadeleye eşitlenmesi gereken bir siyaset kaldı.
Tam da bu sırada Sarkozy, saklandığı taşın altından boynunu uzattı ve ‘Bu, medeniyete karşı ilan edilmiş bir savaştır. Barbarlık karşısında, medeniyet kendisini savunmalıdır’ diyerek Bush paradigmasını anımsattı. Cevap gecikmedi. Fransız Başbakan Valls, ‘Bir din veya medeniyetle savaş halinde değiliz’ diyerek, söylemsel üstünlüğü muhafaza çabasını devam ettirdi. İlerleyen saatlerdeki ulusa sesleniş konuşmasında Hollande da, “Bu fanatiklerin İslâm diniyle bir alakası olmadığını açıkça belirtmek istiyorum” diyerek, hem sosyalist (Avrupa’dakiler böyle oluyor) geçmişine yakışanı yaptı hem de üzerinde kurulmaya çalışılan baskıya boyun eğmediğini gösterdi.
Hollande nereye kadar direnebilecek, bunu zaman gösterecek. Şayet Müslümanlar dışındaki Avrupa kamuoyu 11 Eylül paradigmasını benimseyecekse, daha öncekinde olduğu gibi yine çok kan dökülecek, nefret saçılacak, göçmen karşıtlığı ve yabancı düşmanlığı tavan yapacak, ‘Avrupa’nın yeni Yahudileri’ Müslümanlar en iyi ihtimalle baskı altında yaşayacak ya da zorunlu göç politikalarına maruz bırakılacak. Peki Charlie Hebdo baskınındaki saldırganlar gibi düşünen binlerce genç ne olacak? Nasıl ki El Kaide yapılanması 11 Eylül sonrası, mağaralarda saklanmak yerine Irak ve Suriye’de olduğu gibi toplumsal tabanlarını oluşturarak ulus-devlet yapılarının birer parçası olmaya başladıysa, bu neo-selefi gruplar da saldırı kapsamlarını ve muhtemelen toplumsal tabanlarını da genişletecek. radikalizm ile faşizm arasında sıkışanlar ise ya nefes almak için başka yollar bulacak ya da radikalizme angaje olacak. 11 Eylül paradigması devam ediyor ama 1000 yıl sürmeyecek.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019