Hilâl KAPLAN
Yazar Ragıp Zarakolu ile BDP Parti Meclisi Üyesi Prof Dr. Büşra Ersanlı'nın KCK davası kapsamında tutuklu yargılanmalarına karar verilmesi kafaları oldukça karıştırdı.
Öncelikle Ersanlı ile Zarakolu üzerinden KCK davasının tartışmaya açılmasının davanın içeriğine merak uyandırması bağlamında iyi olduğu söylenebilir. Ancak diğer yandan kamuoyu algısı açısından bir o kadar zararlı. Bu zarar iki yönlü işliyor: Öncelikle Ersanlı ve Zarakolu'nun entelektüel çalışmaları ve titrleri üzerinden yine bir tür meslek dayanışması gibi görünen ve halkı ikna etmekten oldukça uzak bir argümantasyon biçimi kamuoyuna sunuluyor. İkinci zararıysa BDP ile organik bağı olanların bu davada uğradığı haksızlıklar kanıksanıp normalleştiriliyor ve Ersanlı ile Zarakolu gibi entelektüellerin üzerine odaklanılmasını sağlıyor. Yani bir anlamda en başta seçilmiş BDP'liler olmak üzere diğer tutukluların uğradığı haksızlıklar arka plana itilerek meşrulaştırılmış; "BDP'liyse vardır bir yanlışı" algısı kuvvetlendirilmiş oluyor.
Daha önce de yazdığım gibi KCK iddianamesinde molotof atmak, dağa adam çıkarmak, vb. şiddetle doğrudan veya dolaylı bağı olmakla suçlananların yargılanmasına diyecek sözüm elbette yok. Ancak iddianamelerin çoğunluğunu bu gibi şiddet bağlantılı iddialar değil; düşünce beyanı, toplantı ve gösterilere katılma, siyasi faaliyetlerde bulunma, vb. oluşturuyor. Örneğin Nevruz kutlaması düzenlemek, aynı çağrıyı PKK da yaptığından direkt talimatla yapılmış bir olay gibi sunulabiliyor. Bu mantığa göre seçim barajının indirilmesini savunmak da -PKK da bunu talep ettiğinden- KCK'lı olmanıza delil olabilir.
Ayrıca "gizli tanık"lara başvurularak oluşturulan iddiaların da hiçbirisinin güvenilirliğini sorgulama imkânı yok. Zira mevcut TMK' ya göre böyle davalardaki gizli tanıkların gerçek olup olmadığını ispatlamak gerekli değil. Yine teknik takibe takılan telefon dinlemelerine baktığınızda gündelik konuşmalardan zorlama yorumlarla gidilerek suç isnadı oluşturulduğunu görmek de mümkün. Örneğin tutuklu Batman Belediye Başkanı Nejdet Atalay, Diyarbakır İl Başkanı olduğu sırada İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şube Başkanı Muharrem Erbey'e telefonda "taş atan çocuklarla ilgili bir şey yapmak lazım" demiş olması, kendisinin Muharrem Erbey'e talimat vermiş olduğuna delil olarak sayılabiliyor. Ya da KCK'dan suçlanan herhangi bir parti mecisi üyesiyle telefonda konuşmuş olması veya aynı fotoğrafta yer alması iddianamelerde yer alabiliyor. Ki bir belediye başkanının, kendi parti meclisi üyeleriyle telefonda konuşması veya aynı fotoğrafta bulunması kadar doğal ne olabilir bilmiyorum. Örnekler çoğaltılabilir.
"Heval Erdem"i bilir misiniz?
Mazlumder Batman Şube Başkanı Murat Çiçek'in hazırladığı raporda KCK davasının bazen ne kadar trajikomik iddialara sebep olduğunu Nejdet Atalay'ın ağzından okuyacağınız şu örnek çok iyi anlatıyor aslında:
"Heval Erdemli'nin öyküsü çok ilginçtir. Teknik takibe takılan ortam dinlemelerinde "heval erdem" hitabı ile başlayan birçok kayıt dosyada mevcuttur. Bu "heval erdem" hitabı nedeniyle polis ve savcılık, hitap edilen kişinin Heval Erdemli olduğu düşünmüştür. Oysa gerçeğin Heval Erdemli ile hiçbir alakası yoktur. Bizim camiada herkes birbirine "heval" diye hitap eder. Heval arkadaş demektir. Dinlemeye takılan konuşmalarda aslında "Erdem" veya "Herdem" isimli birine hitap edilmektedir. Ona hitap edilirken "heval erdem" yani Erdem arkadaş diye hitap edilmesi polis tarafından Heval Erdemli'ye mal edilerek işin içinden çıkılmıştır. Heval Erdemli kendi halinde belediyede çalışan bir mimardır. Yaşamı boyunca iki veya üç defa DTP yerel yönetimler komisyonu çalışmalarına katılmıştır. Sırf başkalarının dinlendiği ve kendisi ile hiçbir alakanın olmadığı bazı konuşmalarda "heval erdem" hitabı sebebiyle başlayan konuşmalar yüzünden iki buçuk yıldır tutukludur."
***
Hatice Belgin gibi nice masumun kanını döken ve daha fazla kan dökmekte ısrar eden bir örgütle askerî açıdan mücadele edilmesine de itirazım yok. Ancak mevcut durumda KCK operasyonlarının tüm BDP'lileri içine alacak biçimde genişletilmemesi için hiçbir sebep bulunmuyor. Üstelik bir BDP'li içeri alınınca yerini bir başkası aldığından, tutuklamaların siyaset açısından da nasıl bir hayra vesile olduğunu anlamakta güçlük çekiyorum. BDP'lilerin meclise çağrılmasının sebebi şiddetin önünü kesmeye vesile olarak görülmesinden dolayıysa, şiddete bulaşmamış BDP'lilerin de bu noktada siyasî çalışmalarına devam etmelerinin sağlanmasının aynı mantıkla savunulması gerektiği kanaatindeyim.
Şiddetle dolaylı veya dolaysız irtibatlandırılan ve hakkında somut deliller bulunanlarınsa neden PKK üyeliğinden değil de KCK üyeliğinden yargılandığını sorgulamak gerekir. Çünkü davanın adının KCK olarak konulması tüm BDP'lileri içeri attıracak bir ufkun doğmasına zemin hazırlamıştır. KCK operasyonlarına bir de bu açıdan yaklaşmakta fayda vardır.
Umarım Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın hazırlamakta olduğu TMK yasa tasarısı, şiddet ile siyaset ayrımının net biçimde konabileceği bir zihniyetin hukuk nezdinde tesis edilmesine kapı aralar. Zira mevzubahis tutuklamalar, PKK'nın özellikle son şiddet eylemlerine mesafeyle bakan tabanının gözünde bu mesafeyi gittikçe kısaltmakta ve Fehman Hüseyin gibi "şiddetten başka yol yok" kafasındakilerin elini güçlendirmektedir.
BDP'nin yanlışı
KCK davasının kamuoyuna doğru dürüst anlatılmamasında BDP'nin de sorumluluğu büyük; çünkü kendilerini bire bir ilgilendiren bu mevzuda ekranlarda konuşmak hariç hiçbir girişimleri olmadı. Böylesine hayati bir davayı "Kürtçe savunma"ya indirgemeleri ilk hataydı. Kürtçe savunma hakkına inanan biri olarak bu hatada ısrar edilmemesini diliyorum. Kaldı ki şimdiye kadar bu hususta iddianamelerden örneklerle mevzuyu anlatan bir internet sitesi de mi açamazlardı? Bu konuda bir an önce harekete geçmelerinin, "meclisi bırakır gideriz" tehditlerinden daha etkili olacağı kanatindeyim. Zira siyasî partilerin işi sözü olabildiğince etkin kılmaktır, "sözü bitiririz" diye tehditler savurmak değil...
Yazarlar
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019