Hilâl KAPLAN
Türkiye ve Rusya arasındaki yakınlaşma ilginç bir ortaklığa doğru evriliyor. İlginç çünkü Türkiye, 67 yıl önce NATO'ya üye olduğundan bu yana Rusya için komşudan çok tehdit kategorisindeydi. Rusya'yı çevreleme politikasının duraklarından biri olan, büyük ölçüde ABD'nin uydu devletlerinden birisiydi.
Başkan Erdoğan ile birlikte dış politikasında bağımsızlaşan Türkiye, komşusu Rusya ile daha yakın ve fayda merkezli bir ilişki biçimi kurmaya çalıştı. Bu süreçte Türkiye, Rusya'nın bir savaş uçağını Suriye'de düşürdü. Gerilen ilişkiler, askerî darbe girişimi sonrası arayan ilk liderin Putin olmasıyla birlikte hızlıca rayına girdi. Ardından FETÖ'cü bir terörist, Rusya'nın Büyükelçisi'ni Ankara'nın göbeğinde katletti. Türkiye, olayı aydınlatma sözü verdi. Türk ve Rus güvenlik güçleri birlikte çalıştı. Normalde ilişkileri kopma noktasına getirmesi beklenecek bir hadise, iki ülkeyi daha da yakınlaşmaya ikna etmiş gibiydi.
Bu süreçte S-400 anlaşması netleşti. Akkuyu Nükleer Santrali'nin temeli Putin'le birlikte atıldı. Türk Akımı projesi rayına girdi. Dahası, Suriye'de Astana Zirvesi çerçevesinde bir araya gelen Türkiye ve Rusya, İdlip için diplomatik bir çözüm çerçevesi sunup uygulayarak dünyaya örnek olacak bir 'çatışma çözümü' emsali sundular. Çarşamba günü Kremlin'de gerçekleşen zirvede ise, iki lider Suriye'nin geleceğine dair barışın tesisi için önemli görüşmeler yaptılar. Putin'in, iki ülke ilişkilerinin geliştirilmesi noktasında Erdoğan'ın özel gayretlerine teşekkür ettiği konuşmasındaki en dikkat çekici nokta Adana Mutabakatı'nı hatırlatmasıydı.
Şam ve Ankara arasında, baba Esed döneminde imzalanan Adana Mutabakatı geçerliliğini koruyor. 1998 yılında imzalanan bu anlaşma öncesinde, Esed, PKK lideri Öcalan'ı Suriye'den kovmuş ve Suriye ile Lübnan'daki tüm PKK kamplarını kapatmıştı. Adana Mutabakatı, Şam yönetiminin PKK'yı terörist bir örgüt olarak gördüğünün resmî düzeydeki en net ifadesiydi. Dolayısıyla Putin'in yaptığı referans, tarihi gerçeklik doğrultusunda YPG'yi de terör örgütü olarak tanımak gerektiğine dair bir referanstı.
Öte yandan Putin, Adana Mutabakatı'nı hatırlatırken, Türkiye'nin muhatabının Suriye Arap Cumhuriyeti ve Esed olduğunu da söylemiş oldu. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtları sırasında Suriye ile Rusya ve bazen İran üzerinden iletişim kuran Türkiye'ye Suriye'nin artık devlet olarak muhatap alınması gerektiği mesajını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, "Bir milyona yakın insanın ölümüne sebep olmuş, milyonları göçe zorlamış biriyle üst düzey temasımız olamaz" diyor. Bu sadece ahlâken değil, siyaseten de doğru bir duruş. Zira Türkiye'nin şu sekiz yılda çektiği sıkıntıların uluslararası alanda ve Arap sokağındaki meşruiyet karşılığı Esed'in de karşısında yer almamızdır. Özgür Suriye Ordusu'nu, TSK'nın komutasında görev yapmaya iten de bu sarsılmaz duruştur.
Rusya ve Türkiye arasında güvenli bölgenin kurulması noktasında bir anlaşmazlık yoksa bile herhangi bir 'anlaşma'ya da varıldığını söylemek güç. Zira sınırları ve görev dağılımı belli bir güvenli bölge haritasında anlaşılmış olsa idi, buna dair bir işaret verilirdi. Ancak toplantıda planın spesifik yönlerinden bahsedilmedi. Bunu belirleyecek olan, ABD'nin çekilişiyle birikte o boşluğu Türkiye-Rusya işbirliği ile nasıl dolduracağımızır ve elbette bu ikili formüle Suriye'nin nasıl katılacağıdır. O yüzden başlıkta sorduğum soru, önümüzdeki sürecin kilit noktası olmaya devam edecektir.
Yazarlar
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019