Kemal CAN
Bir buçuk ay önce İYİ Parti hakkında yazmış ve devam yazıları vadetmiştim. Aradan fazla zaman geçmedi ve İYİ Parti, yine kendi dışından -iktidar cephesinden- gelen hamlelerle tekrar gündeme yerleşti. Aslında birilerinin taktik hamlelerindeki olası yerleri veya bu ataklara verecekleri karşılık dolayısıyla kuruluşundan bu yana sürekli bu durumla karşılaşıyor. “Muhalefet bloku çatlıyor mu? İYİ Parti Cumhur İttifakı'na geçer mi? Geçmek istiyor mu? Çağıran veya heves eden var mı?” Yine aynı şey oldu. İYİ Parti taktik bir atağın, hayli muğlak, fazla imalı ve ortaya bırakılmış bir sözün ardından, gündelik tartışmaların malzemesine dönüştü. Reklamın iyisi kötüsü olmaz diye düşünülecek bir mesele mi yoksa hayli taze bir parti için biraz şanssızlık mı, orası tartışmalı. Muhayyel bir siyasi çizgide ilerlemek bazen fırsatları bazen arkası gelmez şüpheleri çağırıyor. Net cevap verememek soru sayısını artırıyor.
Olayın başlangıcı şöyle: Bahçeli çıktı ve Akşener’in Ayasofya’da kıldığı namaz üzerine bir açıklama yaptı. Söylediği tam olarak şuydu:
Zillet İttifakı’nın üç asıl ortağından ikisinin, yani CHP ile örtülü ortak HDP’nin Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif’e menfi yaklaşımı ortadadır. Ancak İYİ Parti Genel Başkanı son hareketiyle onlardan ayrışmış, ayrı düşmüştür. Meral Hanım'ın kendisi adına hayırlı bir gelişmedir. Sayın Akşener’in böyle gitmeyeceğini, böyle ittifak olmayacağını, olsa bile bir ayağının çukura düştüğünü görüp derhal ve çok kısa süre içinde evine dönmesi doğru ve tutarlı bir davranış olacaktır. Evinde rahatı ve huzuru bulacaktır. İkbal ile idbar arasında sıkışıp kalmak yerine, kaldı ki zillete düşmektense evde olmak isabetli bir tercihtir.
Aynı Bahçeli daha iki ay önce Akşener’in “memleket masası” önerisine hayli yakışıksız bir karşılık verip, ağzına geleni söylemişti.
Ardından Erdoğan, olay yerinde yani Ayasofya’da, Bahçeli’yi destekleyen sözler etti:
Sayın Bahçeli’nin Akşener’e daveti benim yadırgadığım bir davet değildir, en makul seviyede davettir. HDP ile, terör örgütleriyle el ele olmak milli ve yerli olduğunu düşündüğümüz İYİ Parti’ye hiç uygun düşmeyebilir.
Erdoğan bu açıklamayı yaptığında, Bahçeli’nin henüz hangi “evden” bahsettiği, nasıl bir davet yaptığı netleşmiş değildi. Çünkü özellikle son cümledeki “ikbal ve idbar arasında sıkışıp kalmak yerine, zillete düşmektense evde olmak isabetli bir tercihtir” ifadesi, pek ikbal çağrısına değil, “kır dizini otur” havasına daha yakındı doğrusu. “Huzuru bulmak” da öyle. Bahçeli, -tam da istediği gibi- biraz ortaya bıraktığı sözün anlamına bir açıklık getirmeden Erdoğan’ın yaptığı yorum, olayı bir çağrı gibi algılamayı zorunlu hale getirdi. Terse çevirmek, açığa düşürmeyle mümkün.
Cevap fazla gecikmedi
Akşener’in verdiği cevap ise anlam ve gönderme ama asıl olarak da muhatap kurcalaması yapılınca, pek hafif sayılmazdı doğrusu:
Sayın Erdoğan'a bir çağrıda bulunmak istiyorum; ortağı ile ilgilensin, ne zaman sayın Erdoğan'ın ilgisi azalıyor, Sayın Bahçeli başta ben olmak üzere partime sardırıyor. Biz bundan bıktık. Sayın Bahçeli'nin en önemli özelliği, kendisinin altını ısrarla çizdiği nezaketidir ama Türkiye'nin özellikle ekonomik noktasında problemleri olduğu bir dönemde, üzerine salgın yaşadığımız bir dönemde, esnafımızın, işçimizin, işsiz gencimizin, tarımımızın pek çok sorunu varken, milletin sesini duymak yerine, o sese bir cevap vermek yerine siyasi magazinle meşgul olmasını da hiç hoş bulmadığımı ifade etmek isterim. Bir kez daha söyleyeyim. Sayın Erdoğan lütfen ortağınızı üzerimize sardırmaktan alın. Yeterli ilgiyi gösterin lütfen.
Rövanş havası hayli yüksek..!
Partinin resmi sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu’nun cevabı daha yumuşaktı:
İYİ Parti olarak bir tek teklifimiz var. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin uygulamada, memleketi, milleti dertleriyle beraber daha büyük çıkmazlara sokacağına dair bir öngörümüz vardır. Buradan dönerlerse iyileştirilmiş parlamenter demokrasi çerçevesinde bir düzelmeye katkı sağlayacağımızı söyledik defalarca. Cumhur İttifakı içine girmeyiz. Davete böyle mukabele ediyoruz. Bu kadar ağır yükün içinde çözmeniz gereken bunca dert varken siyaseti magazinleştirerek, ‘Oradan gelin, sizin milli olduğunuza karar verdik, bizimle beraber olun’ falana dönmüşseniz, artık memleketinize hizmet edebilme imkanını kaybettiniz demektir. Biz bunun ortağı olmayız.
Daha önce CHP ile Katolik nikahı kıymadıklarını söyleyen Ağıralioğlu, bu değerlendirmeyi yaptığı TV programında, “toptan ret cephesinde değiliz, Erdoğan’ın hasmı da değiliz” eklemesini de ihmal etmedi.
Görüldüğü gibi gerçekten magazini bol bir gündem maddesi kurulmuş gibi duruyor. Bu sefer meseleyi ilginç hale getiren, çıkışın Bahçeli’den gelmesi, Erdoğan’ın da çok hızla dahil olması. Çünkü daha önce İYİ Parti’yi Cumhur İttifakı’na dahil etme dedikoduları, Bahçeli’ye rağmen işleme konulan hatta MHP’ye alternatif arayışından kaynaklandığı iddialarına dayanıyordu. Bahçeli’nin yaptığı bazı “ters çıkışların” da, “sakın ha aklınıza bile getirmeyin” demek olduğu ileri sürülmüştü. “Masa” meselesindeki sert çıkış da böyle okunmuştu. Ve elbette ciddi bir başka yenilik, Bahçeli’nin Akşener’i muhatap alması. Çünkü daha önce –Koray Aydın’da olduğu gibi- doğrudan adrese teslim çok daha açık davetler söz konusu olmuş ama Akşener için böyle bir açık kapı hiç gündeme getirilmemişti. Partinin adı gibi Akşener’in ismi de pek anılmamıştı. Partiler arasında bayramlaşmalar dahi kesilmişti.
Evdeki hesap, çarşıyı karıştırmak
Bir süredir iktidar ittifakı iş bölümünde, -dini referanslı ataklar için verilen ruhsat dışında- ideolojik sınırları çizme yanında, diğer partilerle uğraşma ve kafa karıştırma işleri Bahçeli’de. Dolayısıyla muğlak biçimde ortaya bırakılan bu sözün, muhatabına “davet” olmaktan çok, yine efkarı umumiye malzeme temin etme niyeti olduğu düşünülebilir. Bahçeli aslında Akşener’e bir şey söylemiyor, ona söylediği sanılan şeye herkesin ilgisini çağırıyor olabilir. Bunun en güçlü ihtimal olması, yeni bir şeyler pişirilmesini gerektirecek ne değişti sorusunun cevapsız olmasından. Yaşananın, şimdiye kadar olanlardan farklı gerekçeleri ve hedefleri olduğunu gösteren, destekleyen pek bir gelişme yok. Ne şartları ne aritmetik zemini radikal biçimde değiştiren bir şey var. Hatta Muharrem İnce gelişmesi ve ona gösterilen ilginin ağırlık merkezine bakılınca, meselenin Akşener’le ilgisi daha da zayıflıyor. Neticede, İnce de Ayasofya’da namaz kıldığına göre yerli-milli safına geçmiş sayılabilir.
Eğer çok iyi gizlenen ve henüz fark edilmemiş bazı hazırlıklar varsa yakında kokusu çıkar nasılsa. Spekülasyonlar üzerine konuşmayıp, niyeti her ne olursa olsun bu gelişmenin olası etkilerine bakarsak belki şunları söyleyebiliriz: Öncelikle bu çıkış, –bir süreliğine de olsa- “yerli-milli” blokunun çizgilerini bilerek ve istenerek biraz silikleştiriyor. Deva ve Gelecek Partileri’nin varlığı, İstanbul Sözleşmesi gibi mevzularda blok içi çatlakların belirmesi ve daha da sıkıntılı olmaya başlayan konjonktür, bazı taktik “düzeltme” hamlelerini gerektiriyor. Fazla kalın ve geçişe iki taraflı olarak kapalı olan blok hattının koruyuculuğu biraz zayıflamış durumda. Hatlar arasında bir tampon bölgeye iktidar da ihtiyaç duymaya başladı. Bunun kutuplaştırmada bir yumuşama evresi olarak okunması çok doğru olmaz. Tam tersi, daha sertleşecek “çatışma” öncesi serbest geçişler veya arada bekleme imkanı –ve arada bekleyen karasızların üzerindeki baskıyı hafifletme- illüzyonu diye düşünülebilir.
Bu tampon bölge İYİ Parti veya Akşener’in sınır geçişi için oluşturulmuyor bence. Kendi kararsız seçmenini de zorlamakta olan “tarafını seç” baskısının yarattığı dezavantajı hafifletmek için daha kullanışlı. Belki de DEVA ve Gelecek Partisi’ne kulak kabartmışlara, İyi Parti’den daha fazla şey bile söylüyor. Bir süredir muhalefete topyekun saldırı yerine daha özelleştirilmiş hamleler tercih ediliyordu. “Bunlar” torbası ve muhalefeti birbirlerine karşı kışkırtmanın çok sonuç alıcı olmadığı, tek başına yetmediği ortada. “Yerli-milli” sınırlarını etkili biçimde yeniden kullanışlı hale getirmek için, çizginin biraz silikleşmesi veya bazı yerlerin “kesikli çizgi” haline getirilmesi gerekiyor. Erdoğan’ın birden “milli ve yerli olduğunu düşündüğü” İYİ Parti’ye söylenenin, başka kulaklara gideceği de çok açık. “Biz itmiyoruz, onlar gelmiyor” havasının, AKP ve Erdoğan alerjisi hayli yüksek ve bazı sözcülerinin “biz gitsek onlar gelmez” dediği İyi Parti tabanını ikna etmesi kolay değil zira.
Olası seçim için aritmetik hesapların, muhalefet bloğu içindeki oy hareketliliğine (kaymalarına) ilişkin de mühendislik içerdiğine şüphe yok. Beklenenin üzerinde dirençli çıkan İYİ Parti’nin yapılan anketlerde tabanını tutma yeteneği –veya tabanın kararlılığı- açıkça fark ediliyor. Bunun MHP’nin İYİ Parti’de olan kıyı ve kentli tabanıyla sonsuza kadar vedalaşması anlamına gelmemesi, bu kesimle ideolojik irtibatın tamamen kaybedilmemesi elbette önemli. Fakat muhalefet bloğuna oy taşımaya aday Deva ve Gelecek Partileri’nin muhalefetin ortak coğrafyasında beklenenden hızlı bir ilerleme göstermemesi de bir o kadar önemli. Muhalefet pasajının sağcılık katında cazibenin herkes için birlikte yükselmesi yerine, iktidar bloku için daha az can acıtıcı İYİ Parti’nin “ideolojik bir kulp” takılarak ayrıcalıklı sayılması daha işe yarar görünmüş olabilir. Her hesabın, çarşıya uymaması kadar “evde” işe yaramaması da mümkün. Hamlenin sahiplerine getireceği biraz belirsiz ama İYİ Parti’yi zaten sağladığı ivmede biraz daha ilerlemesi –en azından olayı böyle kullanma niyeti- daha yüksek olasılık.
birikim
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları

























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.11.2025
16.11.2025
3.11.2025
26.10.2025
12.10.2025
5.10.2025
28.09.2025
14.09.2025
17.08.2025
17.08.2025