Kemal ÖZTÜRK
Örgütün yaptığı eylemler, darbe girişimi ve cinayetler ürkütücü boyutta ama ben bu örgütün yapılanması ve insanı robotlaştıran sisteminin daha korkunç olduğunu düşünüyorum (örgütün bu yönüyle ne kadar ürkütücü boyutta olduğunu anlattığım 27.07.2016 yazımı mutlaka okuyunuz).
Düşünsenize, gözlerini kırpmadan insanlarımızı öldürdüler, Meclisimizi bombaladılar, halkı tankla ezdiler ve bunları yapanlar yakalanmasına rağmen şu anda pişman değil. Hatta, nerede hata yaptıklarını analiz edip, ellerine fırsat geçtiğinde daha kötüsünü yapmayı planlıyorlar eminim. Bu eylemin kendisinden daha korkunç bir şey. Nedense buraya çok odaklanmadık.
ÖRGÜTÜN ALGORİTMASI ÇÖZÜLEMEDİ
Şu ana kadar yargı mensupları haricinde örgütten ne kadar ciddi itirafçı çıktı, örgüt üyeleri ne kadar devletle ciddi iş birliği yaptı ortada. Örgütün yurt içindeki, hapislerdeki üyelerini çözecek, çökertecek ve sistemlerini dağıtacak ciddi itirafların gelmediği söyleniyor. İtirafçıları bile takiyye yaptı.
Bu örgütü inşa eden, ayakta tutan ve çözülmesini önleyen algoritmayı keşfettiğimiz kanaatinde değilim. Bu nedenle kor çekirdeğe, asıl enerji kaynağına ve üyelerini örgüte köle yapan asıl bağlara darbe vuramadık. Örgüt bu yüzden de istenilen düzeyde çözülmüyor, dağılmıyor.
Aradan bir yıl geçti ama darbenin sonuçlarını tartışmayı daha çok tercih ettik. Bu tartışmaları daha çok duygusal yapmayı seçtik. Oysa nedenleri ve nasılları daha bilimsel, araştırma ve incelemeye dayalı olarak tartışmalıydık.
Yine de Allah’a ne kadar şükretsek, milletimize ne kadar teşekkür etsek, siyasi otoriteyi ne kadar takdir etsek azdır. Böyle korkunç bir örgütün kanlı darbesini herkesin ortak çabasıyla atlattık. Şu ana kadar siyaset, güvenlik, yargı ve bürokrasinin çabası takdire şayandır. Ciddi çaba sarf ettiler, riskler aldılar. Ancak bundan sonra daha derin, daha bilimsel, daha aklıselimle bu mücadeleyi sürdürmemiz gerektiği anlaşılıyor.
ÖRGÜTÜN HAYATİ BAĞLARI
Bir kişi hangi bağlarla örgütüne bağlanır? FETÖ, nasıl olur da bu kadar güçlü bir şekilde beyinleri yıkar ve birer robota dönüştürür? Düşünsenize, bir general, bir profesör, müsteşar aldığı tüm eğitimlere rağmen, 40 yıl boyunca, hiç şüphe etmeden bu örgütte kaldı ve insan öldürmeyi göze aldı. Bu korkunç bir şey.
İnsan bir kere dahi tereddüt etmeden, şüphe etmeden, sorgulamadan nasıl bu denli uzun süre kalır örgüt içinde? Bunu ancak bir şey sağlayabilir: İnanç.
İNANÇ:
FETÖ örgütünün, üyelerini kendine bağladığı birinci ve en güçlü bağı inançtır. İnanç bilgiden ve akıldan daha güçlü bir bağdır. Çocuk yaşta bir insanın beynini ancak inançla yıkarsınız ve ondan sonra bu beyin hiçbir bilgiye, söze inanmaz.
FETÖ’nün kendine özgü, İslam dünyasında örneği olmayan bir din anlayışı ve bir inanç sistemi vardır. Sapkın, hurafelerle dolu, rüyalar, hayallerle süslenmiş bu inanç sistemine yönelik, din adamlarımız, bilim adamlarımız, fikir adamlarımız ciddi araştırmalar yapmadı. Örgütün en güçlü bağına yönelik dişe dokunur bir mücadele yapılmadı. Örgütün ne kadar kötü olduğunu anlatmakla örgüt üyeleri ikna olmuyor. O örgütün inanç sistemini sorgulatacak argümanlar üretmek zorundayız.
Geç kalmış sayılmayız. Diyanet İşleri Başkanlığı ve üniversitelerimizin bu konuyu gündemlerine almaları ve hemen çalışmaya başlaması gerekir.
GÜÇ:
Örgütün ikinci en önemli bağı güçtür. Bu örgüt, insanlara ne kadar güçlü olduğunu her fırsatta gösterdi. Bürokrasiden yargıya, askeriyeden iş dünyasına kadar, herkesin bölük bölük Pensilvanya’yı ziyaret etmesinin sebebi buydu.
Şu anda mahkemelerde örgüt üyeleri çözülmüyorsa, itirafta bulunmuyorsa, bilgi vermiyorsa, örgütüne güveniyor demektir.Örgütün, devletten daha güçlü olduğunu düşünüyorlar hala. Onları kurtaracağına inanıyorlar.
Yurt dışı bağlantıları, dışarıdaki diasporanın faaliyetleri, propagandaları örgütün güçlü olduğu algısını güçlendiriyor. Devlet bu algıyı yıkmak için yeterince çalışma yapmadı. Düşünsenize, halen bu konuyu koordine edecek bir kamu diplomasi kurumumuz bulunmuyor.
DEVLETE GÜVEN
Bir örgüt üyesinin mahkemede ya da cezaevinde devletle iş birliği yapması için, can ve mal güvenliğinin sağlanması gerekir. Hapishanelerde örgüt üyeleri, biraz tereddütte düşen, mahkemede itirafta bulunacakları hemen markaja alır. İkna edemezse öldürmeye kadar giderler.
Adil yargılama süreci de bu güvenin bir parçasıdır. Şu anda örgütün en çok kullandığı argüman, devletin örgütle mücadele ederken yaptığı hatalardır. ‘Böyle bir devlete güven olmaz’ diyerek, kopmayı ve dağılmayı engelliyorlar.
Bu kadar büyük travmada ve mücadelede, devletin hata yapması, mağdur yaratması normaldir. Devlet arkadan bunu giderecek sağlıklı bir sistem kurarsa, insanların devlete olan güveni yine sağlanır. Ne yazık ki bu amaçla kurulan komisyon bile hala sağlıklı çalışmıyor.
O zaman tüm örgüt üyeleri, mağdurlar, onların yakınları devlete hasım oluyorlar. Örgüt de bu duyguyu kullanıyor işte. Ana muhalefet partisi CHP de bu ateşe odun taşıyor maalesef.
FETÖ İLE MÜCADELEDE YENİ PARADİGMA
Netice olarak: FETÖ ile mücadelede bir paradigma değişikliğine ihtiyacımız var. Bir yıl geçti aradan. Akut dönemini atlattık. Artık daha derin, daha bilimsel, daha akla dayalı mücadele yöntemleri üretebiliriz.
Özellikle adil yargılama, mağduriyetlerin giderilmesi, yanlışların düzeltilmesi, yeni medya dili, güçlü iletişim stratejileri için acil formüller bulmalıyız. Bunlar örgütün en güçlü argümanını elinden alacaktır.
O zaman örgütün çözülmesi, dağılması hızlanacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları












































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.05.2024
20.04.2024
20.04.2024
12.04.2024
25.01.2024
9.05.2022
7.04.2021
26.03.2021
19.03.2021
11.03.2021