Metin Münir
İyi yaşa, iyilik yap, cömert ol.
İnsan, galiba, düşünmeye başlamasından itibaren nasıl yaşaması gerektiğini de düşünmeye başladı.
İlk düşünürlerden – Doğu’da Konfüçyüs’ten, Avrupa’da eski Yunan feylesoflarından bahsediyorum - günümüze ulaşan sözler veya kitaplar, bu tür öğütlerle doludur.
Tek tanrılı dinlerin kitapları da, temelde, yapılması ve yapılmaması gereken şeylerin birer derlemesidir.
Zamanımızda, kitap okuma alışkanlığına sahip insanların yaşadığı ülkelerde, her yıl, “nasıl yaşamalı” konusunda birçok kitap yayınlanıyor.
“İyi yaşa, iyilik yap, cömert ol,” öğüdüne birkaç gün önce yabancı bir gazetenin mektuplar bölümünde rastladım.
Herhangi başka bir öğütten ne iyi ne de kötü. Galiba pek orijinal de değil. (Diyeceksiniz ki, söylenmemiş ne kaldı.)
“Nasıl yaşamalıyız” literatürünün en büyük zaafı; nasıl yaşanacağının çoğu zaman insanın inisiyatifinde olmaması.
Nasıl yaşanacağını bilmek ve öyle yaşamak, herkesin harcı değil. İstese de.
Bir defa, kazancın yetersizse nasıl iyi yaşayacaksın? (Yusuf Atılgan’ın “Aylak Adam” ı zengin olmasaydı aylak olamazdı.) Nasıl cömert olacaksın, eğer cömertlikten kasıt paranın el değiştirmesiyse? Hatta nasıl iyilik yapacaksın?
Ama galiba bu konunun en zayıf yönü, bu da değil.
Kişi; bir çağın, devletin, ırkın, dinin, ulusun, toplumun, ailenin mensubu olarak dünyaya gelir. Doğduğunda beşiğinin çevresinde kurallardan, yasalardan, yasaklardan, törelerden ve bunlara benzeyen birçok başka şeyden dikenli teller var.
Bütün bunlar, kişiye bir hayat tarzı, hatta yaşam felsefesi dikte eder, nasıl yaşayacağını dayatır.
Bunlardan nasıl kurtulup kendini bulacak insan ve nasıl iyi yaşayacak, iyilik yapacak, cömert olacak?
Suriye’de çıkarmadığı ve aslında taraf bile olmadığı bir savaşta üzerine bomba yağdırılan Suriyeli, hayatta kalmaktan başka ne için çabalayabilir?
Ama insanın çaresizliğe esir düştüğü tek yer savaş alanları değildir.
Her insan topluluğu bir savaş alanıdır, hatta Türkiye gibi kendini kaybetmiş ülkelerde, her okul, her iş yeri, her cadde, her mahkeme, her hapishane, her karanlık sokak, her yer.
“Nasıl yaşamalıyız” konusu dünyanın eski ve tenha olduğu zamanlarda mı kaldı?
Ya da, artık sadece barış içindeki ülkelerde, rahat gelir düzeyinde yaşayan insanların bir boş-zaman-tefekkürü mü oldu?
Yoksa bu ve bunun gibi sorular geçerliliklerini tamamen mi yitirdiler?
Artık “Ölmekte Olan Dünya” çağında yaşıyoruz.
Yeni sorular sormak ve yeni cevaplar vermek gerek.
Artık, gurular, kendilerinden başka kimsenin anlamadığı konularla uğraşan feylesoflar, kendilerini bu konuya vermeli.
Vermeli mi, gerçekten?
Verseler ne olacak?
İnsanlığı ve insanların elinde harap olan doğayı kelimelerle, konseptlerle kurtarmak mümkün mü?
Peygamberlerin bile adam edemediği insanı kim terbiye edebilir?
Zaten, düşünülmemiş, söylenmemiş, öğütlenmemiş şey kaldı mı?
*
Belki her şeyi oluruna bırakmalı, katılımcı değil, gözlemci olarak yaşamalı.
Şafak sökerken, elleri arkasına bağlı, darağacına götürülen insan için “Nasıl yaşamalıyım” sorusunun anlamı yok.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları







































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2021
1.02.2021
24.01.2021
18.06.2020
4.06.2020
29.02.2020
27.02.2020
25.02.2020
13.02.2020
30.01.2020