Murat Sevinç
1859'da, Osmanlı-Türk modernleşmesinin üç temel kurumundan biri olarak kuruldu Mülkiye. Harbiye, Tıbbiye ve çağa uygun bürokrat yetiştirmek üzere, Mülkiye. Uzun, zahmetli, renkli bir tarihi var. Cumhuriyet'in ardından, 1930'larda İstanbul Yıldız'daki o güzel binadan Ankara'ya taşındı. Önce SBO (Siyasal Bilgiler Okulu), 1950'de ise Ankara Üniversitesi'nin bir fakültesi (SBF) oldu.
Bunca yaş almış bir kurum hakkında herkes çok şey söyleyebilir. Baktığınız yere göre bambaşka hikâyeler bulur, görürsünüz Mülkiye'de. Öyle ki, kimisi 'Mülkiye' adını hiç anmaz, SBF der.
Uzun ömründe çok önemli bir akademik gelenek, şöhretli akademisyenler, birinci sınıf bürokratlar, şairler, yazarlar, sanatçılar mezun verdi Mülkiye. Dedim ya, orada kimi ve neyi görüp sahiplenmek isterseniz mümkündür... Aydın Yalçın'ı mı, Sadun Aren'i mi? Mehmet Ağar'ı mı, Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir'i mi? Beşir Hamitoğulları'nı mı, İsmail Beşikçi'yi mi? Mehmet Şevket Eygi'yi mi, Cemal Süreya'yı mı? İsmet Özel'i mi, Ece Ayhan'ı mı? Hasan Celal Güzel'i mi, Baskın Oran'ı mı? Dönek ve darbeci idarenin işbirlikçisi kimi 'eski Marksist' hocalarını mı, Korkut Boratav ve Cem Eroğul'u mu? 1402'lik olup atılanları mı, 1402 listelerini hazırlayan dekan ve rektörleri mi? Şimdiki yönetimi mi, Mümtaz Soysal ve Cevat Geray'ın dekanlıklarını mı?
Yalnızca birkaç isim ya da olayla betimlenemeyecek kadar ağır bir tarihsel yükü var Mülkiye'nin. Sevgili hocam, çeşitliliği ve insanlık hallerini anlatabilmek için, 'bir Mülkiyeli işkence görürken diğer Mülkiyeli hükümetteydi, der. Bir de, biri atılırken beriki lacivert takım elbisesini çekip görev beklermiş! Hakikaten öyle, insan yaşayarak öğreniyor!
Ben, kim olmam gerektiğini de, asla kime benzememem gerektiğini de orada öğrendim. Kenar semtin berbat okullarından gelen genç bir insana bildiği hemen her şeyi kavratan da Mülkiye, atılacakların adlarını listeleyen süfli yöneticilere destek ve oy veren de. Polisin ezdiği cüppeleri yere seren de, kapıdan girmemize izin verilmediğinde hiç mahcup olmadan seyreden de. Atılan meslektaşının yanında durmaktan bir an olsun çekinmeyen hocalar da, arkadaş ve asistanları ihraç edilirken onlara destek için hazırlanan sade suya tirit bir metne dahi imza atmayan zavallılar da, Mülkiyeli. Hepsi kurum tarihinin parçası ve her birinin 'ruhu' o binanın bir yerlerine sinmiş halde.
Hep anlatılır ve övülür, Abdülhamit'in gönderdiği bayram şekerini kabul etmeyip ayakları altında ezen ve 'Padişahım çok yaşa' demeyi reddeden Mülkiye öğrencisinin zihniyet ve tavrı. Böyle güçlü bir muhalif damar var hakikaten. Bana kalırsa kurumun 'çoğunluğu' her zaman 'Padişahım çok yaşa' korosunun üyelerinden oluşsa da, diğerine de iyi kötü nefes alma şansı, çalışanına azami 'özgürlük' tanıyan bir okuldur. Ve sanırım o 'diğerinin' sesi her zaman daha yüksek çıktığı için, muhalif sıfatı genellikle 'kuruma' atfedilmiş.
Mülkiye'de, memleket koşullarını düşününce hiç azımsanmaması gereken bir akademik özgürlük ortamı söz konusudur. Öğrencisi ise, ilk gününden itibaren 'eleştirel' ve 'tartışmacı' atmosferi çok çeşitli yollarla deneyimler. Yazık ki bir süredir üç kişi bir araya gelip şiir okumakta zorlanıyormuş; ancak bu zırva eninde sonunda biter. 'Yarışmacı otoriterlik' (!) devirlerinde olur böyle şeyler. 1980'lerin sonlarında biz öğrenciyken de şimdikini andıran koşullar vardı. Dekan olacak zavallı, birkaç görevliyi kapıya dikip kılık kıyafet kontrolü yaptırır; kendisi kısa boylu olduğundan yanına aldığı uzun boylu bir çalışanla, yükseklere yapıştırılan afişleri toplardı. O günler geçmişti, bu da geçer.
Örneğin, malum hödüklüğün anlama ve tahammül etme ihtimali bulunmayan ve bir süredir zorda kaldığını bildiğimiz “İnek Bayramı” açılış 'duası' ile bölüm 'fermanlarının', başka bir örneği yok bu ülkede. Olması da mümkün değil. Öğrenci, yüzlerce kişinin toplandığı amfide okuduğu dua ve fermanlar ile hükümeti, fakülte ve üniversite idaresini ve hocalarını ağır dalgacı üslupla eleştirir, karşısında oturan hocalara demediğini bırakmaz ve herkes oturup dinler, alkışlar. Bunun nasıl eğitici ve dönüştürücü bir deneyim olduğunu anlatması çok güç.
Mülkiye kültürünün bir başka çok önemli özelliği ise 'kamuculuk' bilincinden ayrı düşünülemeyecek bir vefa duygusuna sahip oluşu. Rahmetli Sadun Aren hoca, bir konuşmasında vefa örneği olarak 'makam aracı' hikâyesini anlatmıştı. Hoca yurt dışına giderken makam aracı faytonmuş. Geldiğinde motorlu aracı görmüş. Faytonu kullanan emektara, araba kullanmayı öğretip yeni makam aracına şoför yapmışlar. Mülkiye'nin çalışanına, tüm idari personeline, temizlikçisine, berberine, lokanta işçisine hali tavrı insani ve eşitlikçidir. Başka bazı kurumlarda idari personel ve hoca yemekhanelerinin ayrı olduğunu duyup gördüğümde inanmakta zorlanmıştım. Gerçi nesi inanılmaz, Türkiye'nin 'normali' o zaten! Eline yüzüne biraz iktidar bulaşan işe yaramazların mabadı gökyüzünden inmez bu toprakta. Akademi de söz konusu dehşetli komplekslerden azade değil kuşkusuz. Her neyse, biz hep birlikte yedik yemeklerimizi onca yıl.
Yıllar boyu kendimizi diğer çalışanlardan ayrı görmedik. Ben değil, biz. Onlarca meslektaşım. Hocalarım. İçlerinde münasebetsizi yok muydu, vardı ama sözünü etmeye değmeyecek kadar az. Ben derse giriyordum, Osman abi ve Recep amca çay yapıyordu. Benim, bizlerin sıfatı ile, çok kahrımızı çeken Tünay Hanım'ın, Gülen Hanım'ın, Rıza abinin, Timur Bey'in ve burada adlarını anamayacağım diğer arkadaşlarımızın, büyüklerimizin sıfatları farklıydı, hepsi bu. Her gün bir işe değil, Cebeci'deki evime geldim onca zaman ve oradakiler aile fertleriydi. Üniversite'nin, yalnızca öğretim üyelerinden ve idarecilerden değil, öğrenciden, personelden, temizlikçiden, çaycıdan oluşan bir 'bütün' olduğunu bilmek, fark etmek çok önemli.
Cümlelerimin genç meslektaşlara ve öğrencilere Taş Devri'nden seslendiğinin farkındayım! Aslında pek okunmayacak yayınlar için harcanan akla zarar çabalar, ücret ödenerek (ve bunu dert etmeyerek!) gidilen ve genellikle kimselerin dinlemediği konferans tebliğleri, çoğu kifayetsiz muhteris idarecilerin dayattığı mantık ve izan dışı 'akademik' ölçütleri yerine getirmek için tüketilen güzelim ömürler... Büyük zevk olan okuma ve yazma faaliyetinin işkenceye dönüştüğü akademi ve o afili binalar içinde, giderek derinleşen bir mutsuzlukla geçirilen yıllar.
Üniversite daha ziyade böyle bir yer nicedir. Her zaman 'böyle bir yer' olmadığını, biraz daha iyisinin mümkün ve gerekli olduğunu hatırlatacakların sayısı giderek azalıyor. Aşağıda anacağım isim ve ona verilen ödül, belki böyle bir 'hatırlamaya' vesile olur.
Mülkiyeliler Birliği'nin, “Büyük Mülkiye Ödülü” için yayınladığı metinde şunlar yazıyor:
“2020 Mülkiye Büyük Ödülü’nün;
Bugünden tam 50 yıl önce, Fakültemizde göreve başladığı 1970 yılından emekliliğe ayrıldığı 2011 yılına kadar, Mülkiye değerlerinin kuşaklar boyunca aktarılmasındaki büyük emeği; Fakültemizin Öğrenci İşleri Müdürlüğü görevinin yanı sıra öğrenciler, akademisyenler, idari ve teknik personelin hakkını ve hukukunu gözetmesi, özverili ve ilkeli duruşuyla Mülkiye Tüllabı’nın hafızasına “Muhittin Abi” olarak kazınması ve herkese örnek olması; Akademik faaliyetin öğrenciler, akademisyenler, idari ve teknik personelin kolektif çabasının bir ürünü olduğu gerçeğini hatırlatması; Mülkiye değerlerinin var olmasında ve sürdürülmesinde, bugüne kadar katkı sunmuş ve sunmaya devam eden tüm Mülkiye emekçilerinin hak ettikleri saygının sembolü olması; Gerekçeleriyle, 2020 Mülkiye Büyük Ödülü’nün Muhittin Tuncer’e takdim edilmesine Mülkiyeliler Birliği Vakfı ve Mülkiyeliler Birliği Derneği yönetim kurullarının oy birliği ile karar verilmiştir.”

Aynı gün, İstanbul Mülkiyeliler Birliği de harika bir kararla “Vefik Kitapçıgil Kamu Hizmeti Ödülü”nü Türk Tabipleri Birliği'ne veriyordu. Şebnem (Korur Fincancı) Hoca ile sade bir tören düzenlendi.
İşte bir bina ve bir okul, bu ödüller o isimlere verilebildiği için 'kurum' olabiliyor. Üniversitenin neye benzemesi gerektiğini, kökü, tarihi ve vefayı anlatıyor böyle kararlar. Mülkiyeliler Birliği'ne, payı olan herkese yürekten teşekkür ederim.
Sevgili Muhittin Bey,
Birliğin kararını okuyup fotoğrafınızı gördüğümde çok duygulandım. Bir ödül bir insana ancak bu kadar yakışabilir, bir insan bir ödülü ancak bu kadar hak edebilir. Ödülü, tüm arkadaşlarınız adına aldığınızı tahmin ederim. Ben de adınızı, 'herkesi' düşünerek okudum. Uzun süredir bu kadar mutlu olmamıştım. Onca emeğinize karşılık, elimden gelebileni yapıp iki satır yazmak istedim, kabul edin.
Size sıkıca sarılıyorum...
Bir not ve rica:
Bu konuda ayrı bir yazı yazacağım. Şimdilik: Pek çok kişi ve kurum gibi, ödeneksiz tiyatrolar da çok zor durumda. Çıkış yolları arıyorlar. İstanbul'da Moda Sahne internetten canlı yayınlanacak oyunlar sezonunu başlatıyor. Umuyorum diğerleri de bunu yapar, yapabilir. Bizler için 'dayanışma' vakti. Bağlantıyı buraya bırakıyorum. Ve rica ediyorum, oyun seyredelim.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları




























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
23.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
30.10.2025
26.10.2025
12.10.2025
3.10.2025
14.09.2025
11.09.2025