Roni MARGULIES

AKP ile ordu
18.05.2011
2872

Bir takım sezonun bitmesine sekiz hafta kala şampiyonluğu garantilediğinde, geri kalan maçların pek bir tadı kalmaz, kimse pek de heyecanlanamaz ya, bu seçimler de öyle.

Memlekette seçim havası yok. Siyaset tartışılmıyor.

AK Parti geçmiş başarılarını anlatıyor, Lira’dan altı sıfır atıldığını hatırlatıyor. Bir de kanal yapacakmış.

CHP hiçbir şey söylemiyor.

MHP yeni kasetleri bekliyor.

Sadece BDP kitlesiyle birlikte sokaklarda. Ama bu da seçimlerle değil, Kürt sorununun geldiği aşamayla ilgili.

AKP’nin Kürt hareketine saldırmak dışında siyaset yapmaması doğal. Nasılsa kazanıyor. Siyaset yapıp belki de istenmedik sonuçlar doğuracak tartışmalara girmesine ne gerek var?

CHP siyaset yapamıyor, çünkü hem Kılıçdaroğlu hem de onun iplerini ellerinde tutanlar Baykal döneminin “Laiklik elden gidiyor, şeriatçı hainler memleketi satıyor” siyasetinin işe yaramadığını düşünüyor. Başka diyecek bir şeyleri de olmadığı için, ne diyeceklerini bilemiyorlar.

Bir de CHP’nin solundaki sol var.

Böyle bir sol olduğunun kimse farkında bile değildir, ama benim ilgi alanıma girdiği için göz ucuyla da olsa izliyorum.

Orada da tık yok, sessizlik hüküm sürüyor.

Bu sol, Baykal CHP’sinden aslen farksız bir şekilde dokuz yıldır AKP’nin şeriatçılığı ve gericiliği üzerinden (yani Müslüman düşmanlığı temelinde), AKP’nin “emperyalizmin maşası” olduğu ve bu nedenle bir yandan şanlı ordumuzu zayıf düşürmeye çalıştığı bir yandan da memleketi bölmeyi amaçladığı iddiasıyla (yani milliyetçilik temelinde) siyaset yapıyor.

Bu siyaset dokuz yıldır solu eritiyor, yok ediyor.

AKP’ye milliyetçilik ve İslam düşmanlığı temelinde, Kemalist devleti mevcut haliyle savunma temelinde muhalefet edilemez. Edenler erir.

AKP’ye muhalefet edememenin bir yöntemi daha var.

Bu yöntemi dün, hiçbir yazısını kaçırmadığım, yazıları hakkında sık sık “Ah, keşke ben yazsaydım” diye düşündüğüm tek kişi olan Yıldırım Türker örneklemiş.

Şöyle yazmış:

“Orhan Pamuk, AKP’nin ordunun gücünü azalttığını ve [bundan] duyduğu mutluluğu dile getirmiş.

Yorgun demokratların, rehine liberallerin, gözü dönmüş yandaşların seçim arifesinde iyice şirazeden çıkmış Başbakan hakkındaki fikirlerini yansıtıyor Pamuk’un sözleri.

Gerçekten de ‘yiğidi öldür ama hakkını yeme’ciler, her söze ‘yetmez ama’ diye başlamayı şiar edinmiş iyiniyet sözcüleri buna inanıyor.

Ama AKP’nin orduyu hizaya getirip gemi eline aldığına inanmak mümkün mü?“

Arkasından, askerde vurulup öldürülen Ermeni genci Sevag’ın hesabının sorulmadığını, Hrant’ın katli konusunda adım atılmadığını, Genelkurmay’ın şaibeli ölümler konusunda sıkıştırılmadığını, vicdani ret konusunda adım atılmadığını ve, en önemlisi, Kürt meselesinin “bir kez daha ‘eti senin kemiği benim’ denerek Genelkurmay’ın şefkatli ellerine teslim“ edildiğini anlatıyor.

Türker şu açıdan haklı. AKP orduyu hizaya getirip gemi eline almış değil. Askerî vesayet ortadan kalkmış değil. Türkiye bir demokrasi cenneti olmuş değil.

Dahası, AKP’nin öyle bir cennet yaratmak gibi bir amacı yok. AKP muhafazakâr bir partidir, mevcut durumu sınırlı iyileşmelerle muhafaza etmeyi amaçlar.

Hepsi doğru. Ama be kardeşim, şu son dokuz yılda Türkiye siyasetinde ordunun konumu hiç değişmedi diyebilir miyiz? Veli Küçük’ün üç yıldır hapiste olduğunu görmezden gelebilir miyiz? YAŞ kararlarına sivil müdahalenin nihayet gerçekleştiğini yok sayabilir miyiz? Ölen askerlerin nasıl öldüğünün gazetelere konu olması inanılmaz bir gelişme değil mi? Bu konuları bizim ve bütün toplumun tartışabiliyor olması bile bir şeyin göstergesi değil mi?

AKP’ye muhalefet etmek için bütün halkın gördüğü ve memnuniyetle izlediği şeyleri yokmuş gibi göstermek mi gerekiyor? “Bazı şeyler oldu ve iyi oldu” demek AKP taraftarlığı anlamına mı gelir? İnsaf yahu! Bir de şu var. Belli ki Türker ‘yetmez ama’ diyenlere müthiş öfke duyuyor.

Bu öfkeyi anlamakta çok zorlanıyorum.

Günün birinde AKP’yi devirecek olan muhalefet “Hayır” diyen ve CHP’yle MHP’ye oy verecek olan %42’nin içinden değil, %58’den çıkacak. “Evet, askerî vesayete tamamen son verilmesini, Kürtlerin tüm haklarının tanınmasını, gerçekten demokratik ve özgürlükçü bir anayasa yapılmasını istiyorum, şu ana kadar yapılanların hiçbiri yetmez“ diyenlerin arasından çıkacak.

[email protected]
 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar