Salih Tuna

Salih Tuna
Salih Tuna
SABAH Tüm Yazıları
Aman dikkat taklaya getiriliyorsunuz
1594

 Yarbay Levent Türkkan'ın, “Personel şubesinde subayından astsubayına, generaline kadar paralelci olmayan yoktur”ifadesi üzerinde geçen yazımda duracaktım, bugüne kaldı.


Çünkü…

Kozmik Zampara Şeref “pat” diye araya girdi. Demek ki, nasip bugüneymiş ne yapalım.

Dikkat isterim, Yarbay Levent Türkkan herhangi biri değil.Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar'ın FETÖ mensubu emir subayı.

İfadesi gerçekten dehşet verici; personel şubesinde paralelci olmayan yoktur diyor, daha ne desin!

Hatırlarsanız, Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok da, askeri yargınınalayı FETÖ'cüdür demişti.

GATA'dan bir binbaşı doktor da feveran ederek, GATA'nın yüzde sekseninin Fetullahçı olduğunu dile getirmişti.

Hava Kuvvetleri'ni hiç konuşmayalım, direkt dizlerimizi dövelim daha iyi.

Hal böyleyken FETÖ'yle mücadele diye fasoncu mesabesindeki “elemanlara” vakit kaybetmenin anlamı var mı?

Aklınıza ne oldu; tehditte öncelik diye bir şey yok mu?

Lafın düzünü edelim; FETÖ'yle mücadelede tehdit öncelikli 5 alanvardır ki, asla ertelenemez, geciktirilemez, savsaklanamaz.

Bunlar TSK, polis, istihbarat, yargı ve özel güvenliktir.

Sakın buralar temizlendi denilmesin. Daha geçen hafta MİT'ten 87 “eleman” atıldı, haberiniz olsun. (Raporları doğrultusunda devletten temizlik yapılan MİT'in şu haline bakın da gerisini hesap edin.)

Yargı derseniz, Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığıFETÖ iddianamesi, 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından daha yeni reddedildi.

Gerekçi mi?

FETÖ / PDY'nin örgüt olduğuna dair resmi bir belge bulunmuyormuş.

Onca yaşanandan sonra bu karar…

18. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi İlhan Karagöz'ün Fetullah Gülen'i mahkeme kararıyla “Mehdi” ilan etmesinden daha az garip değil.

Hülasa edecek olursak, TSK, polis, istihbarat ve yargıda daha yapılması gereken çok iş var besbelli. (Özel Güvenlik mi? Benim bildiğim henüz bir şey yapılmış değil.)

Bütün bunlar bihakkın yerine getirildikten sonra (güvenlik bürokrasisi ve kritik yerlerde bulunmayan) sıradan memurlara falan sıra gelirdi.

Bir de, sürgit “onu attım bunu tuttum” yaklaşımıyla FETÖ'yle mücadele edilemez.

Medya, akil insanlar, akademisyenler, sivil toplum örgütleri, cemaatler, özellikle de Diyanet İşleri mücadeleye omuz vermelidirler.

Mesela, “Mescid-i Dırar” mesabesindeki “paralel din” anlayışına karşıDiyanet İşleri 2013'ten beri ne yaptı ne yapıyor, çok merak ediyorum.

Gördüğüm şu: Hâlâ Erdoğan diyecek de onlar da yapacak, yoksa umurlarında değil.

Bu arada kimsecikler yanlış anlamasın: Direkt güvenlikle alakalı mezkur 5 öncelikli sahanın dışında kalan her şey önemsizdir, demiyorum.

FETÖ'nün “eleman” devşirme merkezi olarak kullandığı dershaneleri, psikolojik harp görevi ifa eden medyası kapatılmalı ve TUSKON gibi finans kaynaklarının da üzerine gidilmeliydi.

Öyle de yapıldı.

Gelgelelim, genel sekreter yardımcılarına varıncaya kadar FETÖ'cü kaynayan, yıllarca FETÖ'ye finans kaynağı olan belediyelerde hâlâ “tık” yok.

Genel sekreterlerden daire başkanlarına kadar “FETÖ'ye hizmete” aynen devam ediyorlar.

Üç-beş gariban işçiyi atmakla göz boyayacaklarını sanıyorlar galiba. Dertleri sadece göz boyamak mı, ondan da emin değilim.

Zira, geçenlerde 5 Alevi işçi kardeşimizi işten çıkarmışlar. Neymiş efendim, FETÖ'ye bağlıymışlar.

Bu işçilerin FETÖ'yle uzaktan yakından alakası olmadığını bilen Alevi dernekleri de haliyle infiale kapılmış.

Lakin tepkimizi göstermeden evvel bir konuşalım bakalım, demişler.

Hakkaniyetine güvendikleri, hiçbir ayrım gözetmeden insanların derdiyle ilgilendiğine şahit oldukları AK Partili bir ilçe başkanınabaşvurmuşlar.

O ilçe başkanı da sağ olsun bu sorunu çözmek için adeta yırtınmış.

Dahası, “Kardeşim, bu işçilerimiz FETÖ'cü değil, bunları siz nasıl işten çıkarırsınız?” diye çıkışmış. “Ama onlar GEZİ'ci” cevabını alınca da, “siz neyin intikamını kimden alıyorsunuz” yollu ağzına geleni söylemiş.

Sonuçta sorunu çözmüş ama anasından emdiği sütü de burnundan getirmişler.

Gezi'de çadır yakan kafayla Alevi işçiyi FETÖ'cü diye işten çıkartan kafa aynı kafadır.

Bu kafalarla işimiz zor.

“Üst aklın” taşeronu FETÖ ile mücadele “üst bilinçle” yürütülmeli. Ben bunu bilir bunu söylerim.

Bunun için de her şeyden evvel “siyaset” şart.

Siyasetçiler bütün ipleri “güvenlik bürokrasine” verip adeta kendi kendilerini açığa alırlarsa, iddia edildiğinin aksine devlete değil, bizzat siyasete “OHAL” uygulamış olurlar.

Bu da siyasetin taklaya gelmesi, yani, kendi kendine darbe yapması demektir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar