Salih Tuna
İslamcı aydınların” birçoğu özgüvensiz ve kompleksli, muhafazakar aydınlar da “istikametsiz” olduğu için “tercüme odasında yetişen aydın takımı” piyasayı domine etmekte güçlük çekmedi.
Bu aydın takımının piyasaya sürdüğü tüm “tanımlamalar” hiçbir eleştiriye tabi tutulmadan temellük edildi.
“Kürt Sorunu” kavramlaştırmasından tutun da “Şiiler, Sünniler ve Kürtler” şeklindeki fecaat tasniflere kadar…
Haliyle bu aydınlar, bu “Fetullah'ın kapatma aydınları” meydanı boş bulup kaptırıp gitti.
O kadar ki, içlerinde en kaşar olanlardan biri hem “Kürt sorunu PKK sorunudur” eksenli, hem de “Kürt sorununun PKK'yla alakası yoktur” eksenli iki ayrı kitap yazdı.
Hülasa, PKK'nın “etki ajanları” mesabesinde faaliyet yürüttüler.
FETÖ'nün “yargı” üzerinden yürüttüğü tüm operasyonları da “hukukun üstünlüğü” söylemiyle arkaladılar.
Bu operasyonlarına müdahale edilmesini de “yargıya müdahale” heyulasıyla engellemeye çalıştılar. (Mesela, Gebze'de yakalanan mesleği marangoz olan FETÖ'cü bir yargı imamının savcılara, hakimlere emir vermesini “hukukun üstünlüğü” diye yutturdular.)
Aynı adamlar “sosyolojiyi zehirlemek” için malum terörü de “Kürt sorunu” diye zerk etmişlerdi.
Şayet Erdoğan bu “fikir kevaşelerinin” oyununu bozmasaydı aynı minvalde sürdüreceklerdi.
Tezgahları bozulunca, “otoriterleşme… çoğunlukculuk …diktatör” şeklinde cart curt etmeye başladılar.
Bununla da yetinmeyip, Mehmetçiğin teröre karşı verdiği savaşa “Saray Savaşı” diyerek “bozgunculuk” yaptılar.
Vekalet ettikleri efendileri 15 Temmuz gecesi ortaya çıkınca dımdızlak açıkta kaldılar.
Tüm numaralarını da tükettiler.
En son numaraları, malumunuz, “restorasyon” hükümetiydi. Koalisyonu tutturamayınca, hepten tükendiler.
Artık bu memleket insanına söyleyecekleri tek sözleri kalmadı.
Onların yerine ezikler, fırıldaklar, siyaset hırsızları, Asumanlarkonuşuyor şimdi.
Konuşmaktan ziyade…
Ah 16 Nisan'da “hayır” çıksa da ilk seçimde “restorasyon hükümeti” martavalına geri dönsek, şeklinde aşeriyorlar.
İşin tuhafı, PKK da FETÖ de aynı şeye aşeriyor.
Asuman takımından birleri de “Fetullah'ın kapatma aydınlarını” çağrıştırırcasına hâlâ elden düşme “Kürt sorunu” pazarlamaya çalışıyor.
Ya hu!
Bir kez olsun şu kahrolası kompleksinizden kurtulun da içinden Yasin Börü'leri çıkartan Müslüman Kürt kardeşlerimizin bu konularda ne düşündüklerine ne yazdıklarına bir bakın.Bu vesileyle, bu kardeşlerimiz arasından neden tek bir tane bile Fetullahçı çıkmadığını da öğrenmiş olursunuz.
Mahut aydınların “Kürt sorunu” etrafında ürettikleri lakırdıların ikinci dereceden türevini dillendireceğinize, Erbakan'ın kırk yıl önce çizdiği çerçeveyi fehmedebilseydiniz keşke.
Hiç değilse bu kadar savrulmazdınız!
Merhum Erbakan meselenin hangi dilde konuşmak değil neyi konuşmak olduğunu ifade etmek sadedinde, Türkiye'yi bölmek parçalamak için Türkçe konuşsan da sen zararlısın; buna mukabil, birlik ve beraberliğimiz için değil Kürtçe Ugandaca konuş gel seni alnından öpeyim, demişti.
Salih Mirzabeyoğlu da 1992'de kendisiyle yapılan oldukça uzun bir söyleşide son derece çarpıcı bir çerçeve çizmişti.
Demişti ki: “Şayet 'Kürt'ün meselesi nedir?' diye soruyorsanız, bunun malum ve meşhur, 'Kürt halkının horlanmışlığı, ezilmişliği, kimliğinin kabulü isteği, kendi kendini idare arzusu' gibi cevapları var ki, meseleye yeni bir bakış açısı getirmez (…) beni 'Kürt'ün meselesi nedir?' sualinden çok, 'Kürt'ün meselesi ne olmalıdır?' davası ilgilendiriyor (…) Fikre nispetle fert, sosyal sınıflar ve kavimler, zamanın tecelli ettiği mekân zaruretini ifade ederler... Bildiğiniz gibi, hikemiyat ve felsefede ruha 'zaman' ve maddeye de 'mekân' izafe edilir (…) keyfiyet, 'zaman'ın ve kemmiyet de 'mekân'ın ressamı... Bu çerçevede bakılınca, Kürt'ün meselesi de, Türk'ün meselesi de, Arap'ın meselesi de, Azeri'nin meselesi de birdir…”
Fikir haysiyeti budur.
Haa, başka bir dünya görüşüne sahipseniz ona bir şeycikler demem.
Lakin, “İslamcılık” taslayıp Müslümanlığı kimseciklere bırakmıyorsanız, o “fikir kevaşesi aydınların” gözlerine matine suare bakmanız olmaz.
Hayır, olur da…
Zamanla onlardan bir farkınız kalmaz.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları




















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2019
5.02.2019
21.02.2019
20.02.2019
19.02.2019
12.02.2019
6.02.2019
5.02.2019
31.01.2019
29.01.2019