Ahmet TAŞGETİREN
ÖNCE ŞU ADAYLIK SÜRECİ: -Bizler “Ortak aday belirlensin, toplumun önüne kimin çıkarılacağı görünsün. En kritik konu bu” dedikçe, “Aday kolay iş” denildi. “Hiç kimse hiçbir yerde konuşmuyor” denildi. “Önce yol haritası ortaya çıksın. Adayın hangi ölçülere göre hareket edeceği anlaşılsın. Aday bunu taahhüt etsin. Bu taahhüt edildikten sonra adayın kim olacağı önemli değil” denildi. Bu ara Kılıçdaroğlu “Aday gibi” konuşmaya başladı. CHP cenahı, Kılıçdaroğlu’nu rakipsiz gördüğünü ifade eden açıklamalar yaptı. Onlara göre “Hak onun”du. CHP cenahında bir “Oyun” kuruluyordu. Yine bu ara, “Bu bir emr-i vakiye dönüşüyor, liderler konuşmalı” yazıları yazdık biz. Yine bu ara Akşener ve İyi Parti cenahından “Seçilecek aday” sesleri yükseldi. Bu gayet açık bir şekilde “Kılıçdaroğlu’na itiraz”dı. Ulaşabildiğimiz liderlere “Bu iş Kılıçdaroğlu’nun adaylığına gidiyor, sizler de bunu görüyor olmalısınız. Ne diyorsunuz?” diye sorduk. Cevap yine “Henüz konuşmadık” şeklinde oldu. Sonunda seçim kapıda göründü ve masa, adaylık için toplandı. İki lider Kılıçdaroğlu’nun adaylığını masaya getirdi. İki lider de buna katıldığını ima etti. Sayı Kılıçdaroğlu ile birlikte 5 oldu. Akşener’in itirazı devam ediyordu. “O zaman 5’li bir deklarasyon yayınlansın” gibi konuştu Kılıçdaroğlu. Akşener de “O zaman ben kalkayım masadan” dedi. “Otur otur” dendi ona. Oturdu ama yüreği kıskaçtaydı. O kısa metin imzalandı. “Ortak anlayış” vurgulandı. Ama ortak anlayış olmuş muydu?
SONRASI: -Meral hanım oradan çıktı. Genel İdare Kurulu’nu topladı. Masada olan biteni anlattı. Anlatılanlar, çoğu MHP kökenli GİK üyelerini de o atmosfere taşıdı. İyi Parti ve Akşener kendisini, Millet İttifakı içinde “Ağırlıklı konum”da görüyordu, oysa bir kalemde dışlanıvermişti. Bu muydu! Sonra o zehir zemberek metin çıktı. Acaba önceden mi yazılmıştı, yoksa atmosferin sıcağında mı kaleme alınmıştı?
O METİN: -Çıktı kameraların önüne Meral hanım. Metin prompterdan akmaya başladı. Masaya verdi veriştirdi. “Kumar”dan girdi, “Noter”den çıktı. Ağır, çok ağır ifadeleri peş peşe sıraladı. Sunum, kahır niteliğinde değildi. Gönül koymuşluğu yansıtmıyordu. Serzeniş yoktu. Ne vardı? Öfke vardı, düşmanlık da seziliyordu, bir yıllık beraberliğin hukukundan iz kalmamıştı. Meral hanım basbayağı jestleriyle, mimikleriyle, beden diliyle katılıyordu metne.
EN ÇAPRAŞIK KONU: -Peki metnin o kısmına ne demeli? O kısım, yani Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a “Adaylık çağrısı” yapılan kısma? Ne acayip işti o! İyi Parti’nin Genel İdare Kurulu’nda, yani en yüksek politika üretim merkezinde bir Allah’ın kulu, “Ne yapıyoruz biz?” diye sormamış mıydı? Tamam, iki başkanın seçilmesinde katkısı olmuştu İyi Parti’nin ama sonuçta bunlar CHP’nin adayları idi, yani bu çağrı “Partinizi bırakın benim peşimden gelin” demekten farklı mıydı? Sen nereye gidiyordun ki? Gittiğin yer belli miydi ki? Neden partilerinden ayrılsınlardı, onların senin partinden ya da bağımsız aday olunca kazanacakları garantisini mi veriyordun ki? Bu, tam seçime üç kala, siyaset zeminini süper bomba ile böylesine bir “Deprem”e sürükleyip “Enkaz altında birlikte kalalım” gibi traji – komik bir çağrı değil miydi bu?
BU KADARI OLMAZ: -Bunları Meral hanım düşünmemiş olamaz. Yine bunları İyi Parti’nin kurmayları dikkate almamış olamaz. Peki ama buradaki absürtlüğü göze almak niye? Haber kanallarında bu konuya ilişkin değerlendirmeler yapılırken Birgün gazetesi genel yayın yönetmeni Yaşar Aydın’ın bir cümlesi kulağıma çalındı. Şöyle bir cümle: “Akşener’in Kılıçdaroğlu’na karşı ‘Kazanacak aday’ şartını koşması, Kılıçdaroğlu’nun ‘kazanamaması’na değil ‘kazanması’na yönelik bir itiraz olmasın.” Yani ne demek? “Birileri Kılıçdaroğlu’nun kazanmasını istemiyordu, ama son gelişmelerden sonra onun bile kazanacağı görülmeye başladı, önünü kesme misyonu da Akşener’e verildi.” Bu gayet açık ki bir komplo teorisi. “Birileri” diye birileri var, farklı zamanlarda “İyi saatte olsunlar, Ecinniler, derin devlet vs…” diye işaret edilen birileri…. İşte onlar Meral Akşener’i böyle bir “siyasi intihar”a sürükledi… Memleketin geleceği için değmez mi? İster inanın ister inanmayın. Ben de kuşku ile yaklaşırım şu derin devlet işlerine. Mesela çok sormuşumdur, “Erdoğan 21 yıldır iktidarda, derin devlet hala var mı, varsa Erdoğan neresinde, artık Erdoğan’ı da derin devletin içinde, yanında, uzantısı gibi düşünmek mi gerekiyor?” gibisinden…Ama diyeceksiniz, İyi Parti gibi yükselen bir siyasi hareket, “harakiri – intihar” gibi değerlendirilen bir yola niye girer ki… “Biz yokuz artık” der kenara çekilirdiniz. Belki Kılıçdaroğlu’nun size en zor zamanınızda ip uzatmış olduğunu da dikkate alarak “Geçmiş hukuku çiğnemek istemeyiz” derdiniz. Ama Kılıçdaroğlu’nu kendi belediye başkanlarıyla vurmak gibi okunacak bir yola girmek neyin nesi?
DENKLEM: -Siyasi denklemin yeniden kurulduğu açık. Cumhur İttifakı’nın keyiflenmesi tabii. Ama İyi Parti oraya oy taşır mı, imkânsız gibi. Muhalefet için güç kaybı açık. Şimdi muhalefet “İyi Parti’siz” güçlenme arayışına girecek. Muhtemel ittifak alanları biliniyor. Bu durumda “Millet İttifakının ideolojik dokusu” nasıl olacak, bir soru. İyi Parti’yi koparanlar, bunu da dikkate almışlar mıdır? Soru böyle dursun!
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025