Ahmet TAŞGETİREN
Bu yazıyı “Partili olarak Erdoğan…” şeklinde düşünmüştüm. Erdoğan’ın il kongrelerindeki üslûbu sert polemikler içeriyordu. Muhalefet de mukabele-i bil misil niteliğinde cevaplar yetiştiriyordu. Ne seçimler sonrasındaki iktidar adına “yumuşama”dan ne de muhalefet adına “Normalleşme”den eser kalmıştı. Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan da siyaseti “partili” olarak yürütmekten memnundu.
Vatandaş mı?
Kimi siyaseti bu formatta kabullendiği ve belki de iktidar cenahında işi iyi olduğu için, kimi ise derdine yandığı için sessizdi.
Bunları düşünürken birden “Colani profili”nin oluşumu ve Türkiye’ye yansıması dikkatimi çekti.
Siz de ilginç bulmuyor musunuz HTŞ liderinin bizdeki Cumhurbaşkanlığına denk gelen pozisyonunda ondan beklenen özellikleri ve onun sergilediği siyaset tarzını?
Artık Colani ile ilişkilerimiz biliniyor. Belli ki yeni bir ilişki değil ve belli ki bu göreve bizim, belki daha çok Hakan Fidan’ın mentörlüğünde hazırlanmış.
Biz Colani’ye neyi telkin ediyoruz?
-Aman ha, diyoruz, Suriye, evet çoğunluğu Sünni Müslüman ama, gene de çok renkli, yani çok etnisiteli, çok mezhepli, çok dinli, hatta çok örgütlü bir ülke…
-Toparlayıcı ol. Örgüt (bizdeki karşılığıyla parti) lideri gibi değil, tüm toplumu kavrayan bir dil – tavır bul.
-Dışarıya karşı da keskin tavırlar sergileme. Uzlaşmacılığı tercih et.
-Dürüst ol, sakin ol, uzlaştırıcı ol.
Bize yansıyan “Colani profili” de, bir silahlı örgüt lideri niteliğinde değil. Yani “örgüt lideri” gitmiş de sanki yerine, süzme bir “devlet adamı” gelmiş gibi.
Ne diyor, “Devrim diliyle değil, devlet diliyle hareket edeceğiz.” Bak şuna sen.
Esed hakkında bile şu ana kadar, bizdeki “Esed öfkesi”ne benzer bir dil kullanmadı. Oysa acıyı yaşamıştı, ne söylese hakkıydı. Ama sanki Esed döneminde sessiz kalanları ya da direnişe katılmayanları düşman cephesine koymak istemiyordu.
Suriye’de örgütler var. Geçtiğimiz 14 yılda eli silah tutan bir bölgeyi kontrol altına aldı, yol kontrolü yaptı, belki vergi aldı, ülke zenginliğine el koydu. Misal YPG-PYD.
Şu ana kadar Colani, örgütler için de “somutlaştırarak” bir suçlamada bulunmadı. Sadece “Devlet ordusundan başka silâhlı güç olmayacak” gibi genel geçer bir devlet kuralını seslendirdi.
Colani’nin Türkiye’nin de telkinleriyle “Partisiz bir cumhurbaşkanı” gibi davrandığı görüşüme katılır mısınız?
Belli ki örgütçülüğün içinden gelmiş bu genç adam, “örgüt” ile Suriye’nin yönetilemeyeceğini, ya da çok sancılı bir yönetim gerçekleşeceğini öğrenmiş, içselleştirmiş ve özellikle o vasfın yara almamasına özen gösteren bir kararlılık içine girmiş.
Evet, bunu öğrenmek, öğrenmekten öte içselleştirmek ve daha önemlisi, o vasfın yara almamasına özen göstermek kolay değil. Siyaset içinde kolay değil. Gerilimli bir alan siyaset, onun için de gerilirsiniz. Taraf olursunuz, savunma psikolojisi içine girer ve en iyi savunmanın saldırı olduğu noktasına gelirsiniz.
Colani ne zaman o noktaya gelir ve ondan sonrası Suriye için ne olur bilmiyoruz.
Ben meselâ, Milli Mücadele sürecinde olduğu gibi, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında da toplumsal gerilime imkân vermeyen bir yönetim tarzının gerçekleşmesinin daha sağlıklı olduğunu, bu günlere kadar yansıyan gerilimlerin oralarda bir anlamda “yığınakta” oluşan gerilimlerin ürünü olduğunu düşünenlerdenim.
Ben meselâ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “partili” hüviyetinin onun “toplumsal kapsayıcılığı”nda büyük yara açtığını, bunun anayasadaki “milletin birliğini temsil” hüviyetini de zorladığını düşünenlerdenim. Bana göre bu sayın Erdoğan’ın toplumla ilişkisine de, ülke barışına da zarar veriyor.
Bilmiyorum belki de sayın Cumhurbaşkanı ve çevresindekiler, “Suriye başka Türkiye başka” diye düşünüyorlardır. Suriye için gerekli olan “barışçıl – kuşatıcı- çoğulcu dil”in Türkiye için gerçekçi olmadığını düşünüyorlardır.
Ama sanki barışçıl – kuşatıcı – çoğulcu dil en çok da Türkiye için gerekli. Hani “İç cephenin tahkimi” dediğimiz şey tam da o değil mi?
Colani Suriye’de “İç cepheyi tahkim” için adeta kendi geçmişini resetleyerek yepyeni bir kişiliğe evrilirken, biz neden bunca, yani sayın Cumhurbaşkanı’nın ifadesiyle “2 bin yıllık Devlet aklının rehberliği”ne rağmen iç cephe ateşine odun taşıyoruz?
Kim bilir belki de iktidar – muhalefet, partilerinin siyaset okullarında “Suriye dersleri” diye bir doktora programı açarlar. Colani’nin kurduğu kabinenin neredeyse yarısı siyaset bilimini ve uluslararası ilişkileri Türkiye üniversitelerinde okumuşlar. Demek ki iç siyaset okulları için akademik kadro eksikliği yok.
Colani’nin sınavı, güçlendikçe güç zehirlenmesi yaşamamasında, sistemi kendi otoritesini besleyecek nitelikte tahkim etmemesinde toplanıyor.
ASGARİ ÜCRETTE ASGARİ ARTIŞ
Asgari ücret 22 bin 104 lira olarak belirlendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Ülkemize ve milletimize hayırlı olsun” diye mesaj attı. Bu, yüzde 30’luk bir artış demek.
Geçen yılın başında belirlenen asgari ücret 17 bin 2 lira idi. Yılın sonuna geldik, enflasyon yüzde 46’ya tamamlanacak gibi. Yüzde 46’lık erime asgari ücretin alım gücünde de o kadar erime anlamına geliyor. Şu an belirlenen asgari ücret erimeyi bile karşılamıyor. Yüzde 16’lık bir peşin açık söz konusu. Yani asgari ücretin geçen yılki alım gücü bile yok yeni belirlenende. 2025 cenderesine giriyor asgari ücretliler ve komşu ücretliler…
Taban, “Suriye zaferi” hengâmesinde bu operasyonu yer, diye düşünülmüş olmalı. Asgari ücret mi Suriye mi? Soğan mı vatan mı? İşveren mi işçi mi?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
19.04.2025