Ahmet TAŞGETİREN
Biraz geride kaldı ama pek gündemden düşecek gibi görünmüyor. Siyasetteki “Utanmıyor musunuz – Utanmıyoruz” meselesinden söz ediyorum.
Aslında CHP Grup başkanvekili Gökhan Günaydın, Ak Parti grubuna yönelip, o genci, hani idari yargı sınavına girip birincide 8’inci, ikinci ve üçüncüde 1’inci olup da mülakatta elenen o genci hatırlatarak “Bunu yaparken utanmıyor musunuz?” diye sordu ya…
Karşısında da hani Külliye’deki yargıç atama töreninde yeğenini Cumhurbaşkanı Erdoğan’a takdim eden Özlem Zengin vardı ve o da “Utanmıyoruz ne olacak?” diye tepki verdi ya…
Aslında diyorum, Gökhan Bey, Özlem hanıma gerçekten etki edeceğini düşünerek bu hitapta bulundu, çünkü Özlem hanım hukukçuydu ve bu gibi durumlarda insaniyetini - utanma duygusunu hatırlayabilecek olanlardandı.
Hava öyle gerilmişti ki Özlem hanım da “Utanmıyoruz” deyiverdi.
Şu sıralar iktidar cenahı böyle dar bir psikolojiyi sık sık yaşıyor.
Şimdi gelin Çalışma Bakanı’nın yerinde olun. Aşağı yukarı çalışan nüfusun yüzde 50’ye yakınını (8 milyon artı aileler) oluşturan asgari ücretlilere ve ona komşu ücret alanlara, tüm 2026 yılında uygulanacak ve açlık sınırının altında kalan bir rakamı açıklayacaksınız… Ve bunu açıklarken “Hani biz diyoruz ya, hiç kimseyi enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz, işte yine ezdirmeyen bir rakamı açıklayacağım” diyebileceksiniz…
Yutkunmaz mısınız? Duraksamaz mısınız?
“Üzgünüm, diyebilirdi meselâ, açlık sınırının altında bir rakamı açıkladığım için utanıyorum” diyebilirdi. “Utanmıyor musunuz?” diye soran olmadığı için “Utanmıyoruz” demedi hiç olmazsa… Bir teselli alanı.
Memleket “Çay – simit hesabı” yaparak geliyor. Asgari geçim – ya da yaşama standardı gibi bir şey… Ona yetmiyor bu rakam be kardeşim…
Adı üstünde açlık sınırının altı.
Yoksulluk mu? O bile çok çok ötelerde…
Nerede ise milletvekilleri ve çift maaş alanlar dışında herkes yoksul. Profesörler bile, hatta resmen kabul edildi, devletin çalıştırmak zorunda kaldığı üst kadrolar bile…
Devlet biliyor “Bu adamlar bizim verdiğimiz paraya çalışmazlar, hatta giderler, onları tutmak için ek – seyyanen zamlar yapmak lazım…”
Devlet biliyor ama asgari ücreti açlık sınırının altında tutmak gibi bir iç hesap da var.
“Verirsek harcarlar, çünkü harcamak zorundalar, çünkü değilse açlıktan kıvranacaklar, ama verirsek ve onlar harcayınca enflasyon da artar, ama bizim dezenflasyon işini sürdürmemiz lazım, öyleyse vermeyelim.”
“Vermeyelim” de, ya birisi çıkıp “Utanmıyor musunuz?” diye sorarsa…
Bu “utanma” meselesi bizde iş yapardı.
Hani “Utanmıyorsan dilediğini yap” diye bir eskimez bilincimiz de var ya…
“Ar damarı” demişiz, onun “çatlaması”nı biraz insaniyet azalması gibi görmüşüz. “Arsızlık” olmuş bazı davranışlar. Şimdi, birine yer açmak için birinin, üstelik sınavda birinci olanın hakkına girmek arsızlık mıdır, ar damarının çatlaması mıdır?
Günlerdir memleket asgari ücret - açlık sınırı hesabı yaparken kalkıp açlık sınırının altında bir asgari ücreti açıklamak için, Gökhan Günaydın’ın n çın çın öten sesini duymamak lâzım.
Bu, çok cesur olmakla mı ilgilidir?
Bu, vatandaşın tepkisinden korkmamakla mı ilgilidir?
Bu, seçimi çok ötelere göndermekle mi ilgilidir? “2026’da seçim isteyen avucunu yalar” gibi bir hesabı mı içermektedir? “Biz işimizi biliriz, seçim yılı geldiğinde kasanın ağzını açarız, şimdi kıvrananların ağzına bir parmak bal süreriz, onlar da açlık sınırını unuturlar…” gibi bir hesapla meselâ…
Siyasetin neresinde “Ar” vardır?
Vardır mutlaka.
Aslında asgari ücreti açlık sınırının altında belirleyenler konuyu biraz işverenlerin utanma duygusuna havale etmektedirler. Hani “Kefenin cebi yok” ya… Adam çalıştırdığı insanların akşam sofraya ne koyacağını düşünecek, çocuğuna beslenme koyup koyamayacağını düşünecek, kış geldi okula giderken giyeceği ayakkabısının olup olmadığını düşünecek, kendi sofrası ile çalıştırdığı insanların sofralarını düşünecek…
28 bin 75 lira 50 kuruş…
Kim bilir belki de şu 50 kuruşu 50 lira yapar… Hesabı düzler. Tedavülde karşılığı varsa ,50 kuruşu zarfa koymak da ar meselesi olur…
“Kefenin cebi yok” ne de olsa…
“Hiç olmazsa 30 bin olamaz mıydı…” diyor ya kimilerimiz… 30 bin bile olamadı, nerde kaldı 39 bin hesapları…
17’inci büyük ekonomi… Kişi başına 17 bin dolar düşen ekonomi… Ve çay – simit hesabında bile hesabı tutturamayan milyonlar… Vardır mutlaka milyon doları olanlar ki, 17 bin dolar hesabı çıkıyor ortaya…
Bir de işin “Emekli” kısmı var. Şimdilerde meydanlara çıkan emekliler asgari ücretlilere dönüp “Hadi gene iyisiniz iyi, bir de bizi düşünün, 2026’ya girerken 16 bin 881 liramız ne kadar olacak ve biz ev kiraları ile emekli maaşları arasındaki uçurumu nasıl kapatacağız?” deseler…
Kim bilir belki de çok sahipsiz kalan “mahcubiyet” asgari ücretlinin payına düşer… İnsaniyet nâmına…
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları





































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.12.2025
26.12.2025
25.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
19.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
11.12.2025
4.12.2025