Ahmet TAŞGETİREN
Ekopolitik isimli bir araştırma kurumu var. Hukukçu Ramazan Arıtürk tarafından kuruldu. Bünyede, ülkenin değişik sorunları, ağırlıklı olarak Hukuk alanında derinlikli çalışmalar yapılıyor.
Yargı sisteminin işleyişine dair ses getirecek bir çalışmanın içinde olduklarını biliyorum.
Son olarak, partilerin Süreç Komisyonu’na sundukları raporları değerlendiren bir çalışmayı yayınladı Ekopolitik.
Malum, raporlar Meclis Başkanına sunuldu, şimdi de bu raporlardan ortak bir metin – öneriler dizisi çıkarılmak isteniyor.
Ekopolitik’in çalışması anlaşıldığı kadarıyla bir ekip değerlendirmesi. Analizde önce ayrı ayrı partilerin raporlarında yer alan bakışlar ele alınmış, değerlendirilmiş, sonunda da bir kanaat ifade edilmiş.
Bir uç: Güvenlikçi değerlendirme
Raporda “Birinci uç” diye nitelenen ve “Güvenlikçi değerlendirme” diye tanımlanan görüş, Ak Parti ve MHP’ye ait. Burada ş öyle bir çerçeve çizilmiş:
“Birinci uçta yer alan güvenlikçi paradigma, Kürt meselesini esas itibarıyla terör ve kamu düzeni bağlamında ele almakta; demokratikleşme, hak ve özgürlüklerin genişletilmesi ve hukuki reformları, güvenliğin tesis edilmesine ve silahlı tehdidin tamamen ortadan kaldırılmasına bağlı bir süreç olarak kurgulamaktadır. Bu yaklaşım, devletin varlığını ve anayasal bütünlüğünü koruma refleksi açısından anlaşılır olmakla birlikte, hukuk devleti ilkesinin hak merkezli karakterini zayıflatma ve temel hakları siyasal takdir alanına itme riskini beraberinde getirmektedir. Demokratik hukuk devletinde güvenlik, hak ve özgürlüklerin ön koşulu değil; bilakis onların anayasal güvenceler içinde korunmasının bir sonucu olarak görülmelidir.” (Siyah kısımları ben boldladım.)
Diğer uç: Etnik – kurucu paradigma
Rapor bir de “Diğer uç” belirlemiş. Buraya DEM’in çizgisini yerleştirmiş ve genel anlamıyla “etnik – kurucu paradigma” olarak tanımlamış. Raporda şu ifadeler yer alıyor:
“Diğer uçta yer alan etnik-kurucu paradigma ise, Kürt meselesini tarihsel bir inkâr ve baskı sürecinin sonucu olarak tanımlamakta; bu bağlamda şiddeti, belirli bir dönemde siyasal ve hukuksal dönüşümü tetikleyen meşru bir araç olarak sunmaktadır. Bu yaklaşım, mevcut anayasal düzeni aşmayı ve yeni bir kurucu irade inşasını hedeflemektedir. Ancak şiddeti kurucu bir unsur olarak meşrulaştıran bu perspektif, demokratik hukuk devleti ilkesini ve insan hakları rejiminin temel varsayımlarını temelden sarsmaktadır. Zira modern anayasal düzenlerde meşruiyet, cebir ve zor kullanımından değil, demokratik temsil, hukuki bağlayıcılık ve evrensel insan hakları ilkelerinden türemektedir.”
Ara görüş: Geçiş dönemi adaleti
Raporda CHP’nin ve Yeni Yol Grubunun görüşleri “iki uç arasında yer alan hukuk devleti, anayasal sadakat ve geçiş dönemi adaleti etrafında şekillenen yaklaşımlar” olarak ifade ediliyor. Rapordaki değerlendirme şöyle:
“Bu perspektifler, hem güvenlikçi yaklaşımın hak ve özgürlükleri erteleyen yönünü hem de etnik-kurucu paradigmanın anayasal düzeni aşan iddialarını sınırlamaya çalışmaktadır. AYM ve AİHM içtihadına daha yakın duran bu yaklaşımlar, şiddetin mutlak biçimde reddedilmesini, bireysel cezai sorumluluk ilkesinin korunmasını ve mağdur haklarının merkezde tutulmasını esas almaktadır. Bununla birlikte, bu ara yaklaşımların da, Kürt meselesinin uzun vadeli anayasal ve siyasal boyutlarına ilişkin daha açık ve tutarlı normatif öneriler geliştirmesi gerekmektedir.”
Rapor, geniş değerlendirmelerden sonra, “TBMM’nin sorumluluk alanı”na ilişkin de bir görüş ortaya koyuyor. Şu ifadeleri rapordan aldım:
“Bu tablo karşısında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin anayasal sorumluluğu, herhangi bir siyasal paradigmayı mutlaklaştırmak ya da kısa vadeli politik kazanımlar uğruna anayasal ilkeleri esnetmek değildir. TBMM’nin temel yükümlülüğü, anayasal düzeni, hukuk devleti ilkesini ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları rejimini birlikte gözeten bir çözüm çerçevesi üretmektir. Bu çerçeve; şiddeti ve silahlı mücadeleyi mutlak biçimde reddeden, cezasızlığa ve keyfî af mekanizmalarına izin vermeyen, bireysel sorumluluk ve eşitlik ilkelerini koruyan ve demokratik katılım kanallarını güçlendiren bir yapıya dayanmalıdır.”
Partilerden bağımsız bir kurul tarafından hazırlanan bu tür raporlar önemlidir. Elbette referansları vardır ama (iktidar veya muhalefet) partiler bakımından bir angajman bulunmaması nispeten objektif alanda kalabilmeyi temin eder. Rapor bu yönüyle süreci ülke insanı sorumluluğu ile takip edenlere bir perspektif sunduğu gibi, süreçte rol alan siyasi yapılara da temel referanslar açısından nasıl göründükleri hakkında bilgi vermektedir.
Raporda özellikle DEM çizgisi için kullanılan “şiddeti kurucu bir unsur olarak meşrulaştıran perspektif” tanımlaması süreçte başat rol oynamak isteyen bu yapının hem kendisinin nasıl göründüğü hem de DEM’in başat rolünün dışardan değerlendirilmesi açısından özel önem taşıyor.
Bunun yanında Bahçeli’nin süreçteki başlangıç vuruşuna rağmen MHP’nin son noktada DEM ile farklılaşması, hatta iki uç haline gelmesi de dikkat çekici.
Son olarak partilerin duruşunun rapora yansıdığı şemayı paylaşmak isterim: Ak Parti (Terör sorunu), MHP (Terör sorunu – Kürt sorunu yok), CHP (Hukuk devleti krizi), Yeni Yol Grubu (Güvenlik -artı- Demokratikleşme) En dengeleyici çizgiyi en küçük grubun ortaya koyması da ayrıca dikkat çekici. (Ekopolitik raporuna şu linkten ulaşılabilir: https://x.com/ekopolitiktr/status/2003075828456825316?s=51&t=BvjovevIiChQ3gWd6mPV_g
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları













































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.12.2025
26.12.2025
25.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
19.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
11.12.2025
4.12.2025